Öncelikle hikayeme hepiniz hoşgeldiniz. Çok uzun süredir taslağını oluşturmuş olduğum bu hikayeyi burada yayınlamaya başlamak için Eylül ayını seçtim. Çünkü her Eylül Bir Başlangıçtır... Bu hikayeyi benim gibi voleybola gönül vermiş insanlara adıyorum. Umarım sizde kendinizden bir parça bulabilirsiniz bu hikayede...
Bahar iyiden iyiye kendini göstermeye başlamıştı. Nisan ayının son günüydü. Cumartesi gününe denk geliyordu. Selin sabah kalktığında güneşli ve açık havayla karşılaşınca çok sevinmişti. Bugün her cumartesi günü olduğu gibi bisikletle gezmeye çıkacaktı. Öğleden sonra her zaman ki gibi sırt çantasını da alıp dışarıya çıktı. Sırt çantasını yanına alması annesinde hep "neden" sorusu sorma isteği uyandırsa da pek birşey demezdi. Çünkü kızının nasıl titiz ve geleceği düşünen bir insan olduğunu bilirdi. Selin 180 boyunda akıllı ve iyi bir voleybol oyuncusuydu. Geçirdiği ağır omuz sakatlığı onun voleybola bir süre ara vermesine neden olmuştu. Sakatlanmasından sonra o yılmadan çalışıyor, bu sakatlığı yenip ondan kurtulmak istiyordu. Çok uzun süre geçmişti sakatlığının üzerinden. Doktoru yaptığı tahlillerin, testlerin hep çok iyi olduğunu, artık bir sorun kalmadığını söyleyip duruyordu. Buna rağmen birşeyler eksik ne yarımdı sanki.
Selin yola çıktığında etrafın çok sakin olduğunu fark etti. Bu iyiye işaretti. Sakin ve huzurlu bir gün geçirebilirdi. Arka yollardan gitmeye karar verdi. Yarım saat kadar gezdikten sonra ara yolların birine saptı ve bir süre sonra kendisini okulunun orada buldu. Normalde okulu evine çok da yakın sayılmazdı. Artık nasıl olduysa buradaydı. Okulun iki yüz metre kadar ilerisinde bir futbol sahası vardı. Hemen kenarında ise insanların spor yaparken kullanabilecekleri spor aletleri bulunuyordu.
Daha önce buraya defalarca gelmesine rağmen hiç spor aletlerini kullanmayı denememişti. Omzuna iyi geleceğini düşünerek içeriye girdi. Bir süre burada vakit geçirdi. "Ne kadar da sakin" diye düşünürken sahadan içeriye kalabalık bir grup girdi. Bunlar her hallerinden -formalarının arkasındaki yazılardan-anlaşıldığı üzere futbol altyapı takımıydı. Hemen sahaya girip ısınmaya başladılar. Selin de bu kadar kalabalık olduğunu görünce gitmeye karar verdi. Bisikletini almış kapıya yöneliyordu ki bir bağırma sesi duydu. Arkasını döndüğünde az önce sahayı istila eden gruptan birinin bacağı kanlar içinde yerde uzandığını gördü. Antrenörleri ve arkadaşları etrafına toplanmışlardı. Selin'in anladığı kadarıyla çocuk düşmüş ayağını yaralamıştı ve yanlarında ona yardım edebilecekleri ilk yardım malzemeleri yoktu. Hemen bisikletini kenara bıraktı ve sahanın içine gitti. Etrafındakiler ona uzaydan gelmiş gibi "ne yapıyor bu kız" bakışları atarken o aldırmadan sırt çantasını açtı. Ayakkabısının bağcığını hızla çıkardı ve kanamayı kesmek için çocuğun bacağından sıkı bir şekilde bağladı. Çantasından sprey tentürdiyot, pamuk ve sargı bezi çıkardı. Futbolcunun dizi feci sıyrılmıştı. Hemen yaraya tentürdiyot sıkarak pamukla temizledi ve sargı beziyle sardı. Daha sonra çantasından bir ağrı kesici çıkardı ve çocuğa uzattı. Futbolcu genç Selin'in yüzüne baktı ve:
-Ben bilmediğim ilacı içmem.Selin çocuğun bu lafları üzerine başını kaldırıp şapkasının ucundan çocuğa şöyle bir baktı. Oval bir yüzü büyük kahverengi gözleri ve çıkık elmacık kemikleri vardı. Tipine bakılırsan o kadar da büyük sayılacak bir yaşı yoktu. Beyza tenliydi yada şuan yüzüne vuran güneş öyle sanmasına neden olmuşta olabilirdi tabii. Selin çocuğu süzmeyi bıraktı ve:
-İçip içmemek sana kalmış ama eğer bu ağrı kesiciyi içmezsen pansumanın etkisi geçince ağrın artacaktır.
İşte o zaman yakışıklı genç karşısında bu konuda çok da bilgisiz olmayan birinin olduğunu anladı. İlacı aldı ve arkadaşlarından birinin uzattığı suyla birlikte içti. Biraz sonra gerçekten daha iyi hissetmeye başlamıştı. Bu sırada Selin de çantasını almış ayağa kalktı. Arkasını dönmüş gidiyordu ki genç çocuk arkasından bağırdı:
-Dur bekle. Adını söylemedin. Adın ne?
-Bir daha karşılaşmayacağımız için buna ihtiyacın olduğunu sanmıyorum.
Daha sonra bisikletine bindi ve hızla uzaklaşmaya başladı. Çocuk arkasından sadece bakmakla yetindi. Tam o sırada gözü bacağındaki ayakkabı bağcığına takıldı. Bu bağcık kızın kanamayı durdurmak için ayakkabısından çıkarıp bacağına bağladığı bağcıktı. Ona yardım eden kişiye ait elinde sadece bir bağcık vardı. Yüzünü bile tam olarak hatırlamıyordu. Şapka taktığı için yüzünü tam görememişti. O gün yaralandığı için antrenörü taksiye binip eve gidip dinlenmesini söyledi. Eve geldi ve sıcak bir duş aldı ve pansumanını yeniledi. Ama aklı hala ona yardım eden kişideydi. Bütün gece bugün yaşanan olayları düşündü. Bütün gece yatakta dönüp durdu. Sabah ilk iş olarak sahaya gitti ve etrafa akındı. Bekçi yerinde değildi. Belki ona sorabilirdi ama ne diyecekti Allah aşkına? Bir banka oturup etrafı izlemeye başladı. O sırada yoldan bisikletli birinin geçtiğini gördü. Doğru ya dünkü kızında bisikleti vardı. Sarı ve kırmızı renkleri vardı bisikletinin. Tek hatırladığı buydu. Uzun bir süre daha bankta oturmaya devam etti. Havanın kararmaya başladığını fark ettiğinde oturduğu yerden kalktı ve yürüyerek sahadan uzaklaşmaya başladı. Aradan iki hafta geçmesine rağmen ne ona yardım eden kızı bir daha görmüş nede onun hakkında herhangi bir şey öğrenebilmişti. Gerçekten uzaydan falan geldiğini düşünmeye başlayacaktı. Düşünsene biri sana yardım ediyor ve sonra ortadan kayboluyor. Tam bu düşüncelerle boğuşurken çalan telefonla normal hayata dönmeyi başardı. Kimin aradığını görmek için telefonun ekranın baktı. Arayan Murat'tı.
-Alo Murat Abi.
-Selam Akın. Ali Abi aradı. Bugünkü antrenman saat 3'e alınmış.
-Hadi ya.şu antrenman saatlerini değiştirmelerinden nefret ediyorum ya. Neyse sağolasın.şimdi çıkıyorum o zaman.
-Tamam. Görüşürüz orda.
-Görüşürüz.
Akın telefonu kapattı ve saate baktı. Saat 14.10 du. Hemen çıkmazsa geç kalacaktı. Hızlıca kıyafetlerini hazırladı ve spor çantasına doldurdu. Sahaya geldiğinde arkadaşları da yeni gelmişti. Onlarla selamlaştı. Teknik direktör gelmeden soyunma odasına gidip hazırlanmaları gerekiyordu. Soyunma odasına geçtiler. Akın üstünü değiştirdi, tozluklarını taktı ve çorabını da üstüne giydi. Geçen tozluklarını giymediği için başına gelen kazayı unutmuş değildi. Muratla sohbet ederek soyunma odasından çıktılar. Bütün takım sahaya geçti ve ısınmak için koşmaya başladılar. Antrenörleri geç kalacaktı biraz bu yüzden takım kaptanını arayıp onların ısınmaya başlamasını kendisinin de yolda olduğunu söylemişti. Takım yavaş bir tempoyla koşmaya başlamıştı ki sahaya Selin bisikletiyle giriş yaptı. Akın uzaktan bisikletle birinin geldiğini görmüştü ama güneşten dolayı kim olduğu tam anlaşılmıyordu. Biraz daha yaklaştığında onun geçen gün ona pansuman yapan kız olduğunu fark etti ve içini anlam veremediği bir mutluluk kapladı. Fakat Selin sahaya girdiğinde "Ne kadar da kalabalıkmış" diye bugün burada çalışmaktan vazgeçmişti. Tam geri dönmüş çıkıyordu ki arkasından birinin ona doğru koştuğunu fark etti.
-Hey bisikletli kız bekle.
Bunun üzerine Selin arkasına döndü. Bu geçenlerde dizini yaralayan çocuk değil miydi?
-Bana mı seslendin?
-Senden başka bisikletli bir kız var mı etrafta?
-Evet dinliyorum.
-bir dakika bekleyebilir misin? Hemen geliyorum.
Genç çocuk bunu söyledikten sonra hızla soyunma odalarının olduğu bölüme doğru koşmaya başladı. Henüz birkaç dakika olmuştu ki elinde bir bağcıkla geri döndü.
-Sanırım bu senin.
Selin çocuğun elindeki bağcığa baktı ve kafasını "evet" anlamında salladı. Ardından ayakkabı bağcığını çocuğun elinden aldı ve çantasına koydu. Tam gitmeye hazırlanıyordu ki çocuk kolundan yakaladı ve
-Dur. Hala adını söylemedin bana.
-Çok da önemli bir bilgi olduğunu sanmıyorum.
-Geçen sefer bir daha karşılaşmayacağımız için gerek olmadığını söylemiştin ama bak yine karşılaştık.Aralarında geçen bu konuşmalara sırasında Akın kıza daha yakında bakma şansını yakalamıştı. Tam karşısında duruyordu ve normal bir kıza göre oldukça uzun boyluydu. Büyük, hafif çekik ve kahverengi gözleri vardı. Dudakları anlam veremediği şekilde soluktu. Galiba uzun süredir ara vermeden bisiklet kullanmıştı. Artık kıza bakmaya ara vermesi gerektiğine karar verdi ve sesiz ortamı bozmak için;
-Peki o zaman ilk ben söyleyeyim. Merhaba ben Akın.
Selin biraz duraksadı ve pes ederek;
-Bende Selin.
Bu kısa konuşmanın ardından Selin arkasını döndü ve hızla uzaklaşmaya başladı. Akın artık ona yardım eden kızın adını biliyordu. Selin....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FUTVOL
Teen Fictionİki spor aşığının yolu bir sahada kesişirse... Birisi hayatını sadece voleybol üzerine kurmuş asi, sert, inançlı ve yaşadığı talihsiz sakatlıkla boğuşan voleybolcu kız... Diğeri ise yaparken mutlu olduğu tek şey olan futbola tutkun yakışıklı, seve...