Medyadaki fotoğrafın ne anlamı var diyorsanız hemen okumaya başlayın derim. 😊
Selin eve vardığında henüz güneş batmamıştı ve uzun süredir dışarıda bisiklet sürüyordu. Bugünkü olaydan dolayı hala şaşkındı. Yani yaklaşık iki hafta önce yardım ettiği bu çocuğu daha önce hiç düşünmemişti. O an orda yardıma ihtiyacı vardı kop ve oda yardım etmişti. Bir süre sonra bu düşüncelerden sıyrılıp artık üstünü değiştirmesi gerektiğine karar verdi. Yarın çok önemli bir fizik sınavı vardı. Hızlıca banyoya gitti duş aldı. Daha sonra birşeyler atıştırdı ve ders çalışmak için odasına geçti. Bütün gece çalışmasını gerektirecek bir konusu kalmamıştı zaten. Her gün okuldan sonra genel tekrar yaparak bilgilerini taze tutmaya çalışıyordu.
Sabah yine her zaman ki saatte uyandı ve hazırlandı. Kahvaltısını ettikten sonra evden çıktı. Okula servisle geliyordu. Bu yüzden kapının önünde beklemeye başladı. Aslında annesiyle çoğu kez bu konuda zıt düşüyorlardı. O okula servisle gitmek istemediğini onun yerine bisikletini kullanmak istediğini söylemesine rağmen annesi ısrarla korktuğunu ve servisle gitmesini söylüyordu. Oda onu kırmak istemediğinden arada sırada kaçamaklar yapmak suretiyle servisle gitmeyi dert etmiyordu. Bugün okul servisi biraz geç kalmıştı. Okula vardıklarında zil çalmıştı. Hızla sınıfa çıktı ve sırasına oturdu. Sınavı ikinci ders olacaktı. Çalışırken aldığı kısa notları çıkarıp son birkez gözden geçirdi ama Celal Hoca sanki ikinci ders sınav yapmayacakmış gibi hunharca ders anlatmaya devam ediyordu. İkinci ders sınav için sıralar falan ayrılmış ve sınav oturma düzenine geçilmişti. Selin’nin sınavı gayet iyi geçmişti. Günün geri kalanı da gayet yorucu ve yoğun geçince artık son ders öğrenciler zilin çalmasını dört gözle bekliyordu. Zilin çalmasıyla herkesin koşar adımlarla sınıfı terk etmesi bir oldu. Selin de çantasını aldı ve aşağıya indi. Tam kapıya yönelmiş servise gidecekti ki kapının dışında dikilmiş Akın’ı gördü. Bunun burada ne işi vardı?
“Bir dakika bu okulda sadece sen okumuyorsun Selin. Belki de başka birini görmeye geldi.” diye söylendi kendi kendine ve gayet hızlı adımlarla servise doğru ilerlemeye başladı ama bir dakika. Şu çocuk kendisine doğru geliyordu. Yok, yok öyle değildi yani olmamalıydı. Hayır kesinlikle ona doğru geliyordu. Selin aldırmadın servise bindi ve her zamanki yerine oturdu. Ama tam o sırada Akın servise bindi ve yanına oturdu.
-Ne yapıyorsun? Bu bir okul servisi.
-Biliyorum ama sanırım beni fark etmedin. Kapıda seni bekliyordum.
-Beni mi?
-Evet seni. Eğer senin içinde sorun olmayacaksa biraz konuşmamız mümkün mü?
-Ne hakkında?
-Sana teşekkür etmek istiyorum.
-Cidden sorun değil. Benim yerimde kim olsa aynı şeyi yapardı. Bu kadar büyütülecek bir şey yok.
Tam bu sırada Selin servisin içindeki herkesin onlara baktığını fark etti.
-Bak daha rahat edeceksen bunu başka bir yerde konuşalım.
-Tamam tamam. Şimdi lütfen biraz kayar mısın?
Akın Selin’in bu isteğini gülerek yerine getirdi.
Servis aracı şehrin içinde dolaşarak öğrencileri tek tek evlerine bırakıyordu. Merkezi bir yerden geçerken Selin şoföre seslenerek
-Serkan Abi ben bugün burada ineceğim.
-Annenin haberi var mı Selin?
-Evet ben haber verdim merak etme.
Bu konuşmanın hemen ardından servis kenarda bir yerde durdu. Selin ve Akın servisten indiler ve yürümeye başladılar.
-Ee ne söyleyecektin?
-Hadi gel şurada oturalım.Akın bunu söyledikten sonra biraz ilerideki kafeye doğru yürümeye başladı. Selin de onu takip ederek kafeye doğru ilerledi. Burası oldukça şık ve lüks bir yere benziyordu. Yani Selin böyle yerleri çok samimiyetsiz bulduğu için genelde daha sade ve ona göre daha sıcak bir ortamı olan kafeleri tercih ederdi. Böyle şık yerlerde kendini rahat hissedemiyordu ki zaten bu onun yapısına aykırı bir şeydi. Çünkü oldukça sade ve doğal yaşamayı seviyordu. Akın köşedeki masaya geçince oda sandelyesini çekti ve oturdu. Bir süre sessizliğin ardından;
-Evet ne konuşmak istiyordun?
-Şey ben… Immm sana kuru kuru teşekkür etmek istemedim. Yani geçen yaptığın pansuman gerçekten sezon ortasında uzun süre ara vermeme neden olabildi.
-Yani daha önce de söylediğim gibi kim olsa aynı şeyi yapardı.
Tam bu konuşmalar devam ederken garson masaya geldi
-Hoşgeldiniz Akın Bey. Uzun zaman olduğu sizi buralarda görmeyeli.
-Hoşbulduk Selim Abi. Antrenmanlar biraz sıkı şu sıralar. Artık sezon açıldı sık sık gelirim artık merak etme.
-Hadi bakalım. Ne alırsınız?
-Abi bana her zamankinden.
-Tabii. Siz ne alırdınız hanımefendi?
Selin garsonun daha önce vermiş olduğu menüye şöyle bir göz gezdirdi ve
-Ben bir muzlu smoothie alabilir miyim? Ama içinde krem şanti olmasın.
Garson ve Akın birbirlerine bakıp gülmeye başladılar.
-Tabi efendim. Hemen getiriyorum siparişleriniziSelin garson ve Akın’ın gülüşmelerine anlam verememişti. Yani verdiği sipariş gayet normaldi ne vardı bunda?
-Okulumu nasıl buldun? Sana bununla ilgili bir şey söylediğimi hatırlamıyorum.
-Takımdan bir çocuk seninle konuşurken görmüş. Oda sizin okulda tanışıp tanışmadığımızı sordu. Bende ondan öğrendim.
Tam bu sırada garson elinde iki smoothie ile döndü. Ama bir dakika. İki muzlu smoothie.
-Az önce güldüğümüz şey buydu yani Selim Abi’ye her zamankinden derken bunu kastetmiştim.
-Akın yıllardır buraya gelir ve sadece muzlu smoothie alır. Üstelik krem şantisiz.
Selin cidden birilerinin ona şaka yaptığını düşünmeye başlamıştı.
-Eee sen bahset biraz kendinden. Mesela voleybol oynuyormuşsun ama ara vermişsin diye duydum.
Akın bunu söylerken Selin smoothie den bir yudum almıştı ama boğazında kaldı ve öksürmeye başladı.
-İyi misin? Su ister misin?
-Sen…sen bunu nerden biliyorsun?
-Ben bir arkadaşımdan duydum.
-GBT’ me de baktırsaydın bari. Neyse ödeşmiş olduk. Teşekkürünü de ettiğine göre artık bir daha seni görmeyeceğimi umuyorum.
-Ben yanlış bir şey söyledim sanırım. Seni kırmak istememiştim.Akın bunları söylerken selin hızla çantasını aldı ve kafeden çıktı. Akın hesabı masaya bırakıp ayağa kalktı. Dışarıya çıktığında etrafa şöyle bakındı ama Selin’i göremedi. Sağına soluna baktı ama ortalarda yoktu. Akın da eve gitmek için yürümeye başladı.
Yeni bölümden herkese merhaba. Henüz çok yeni bir hikayeyiz. Zamanla çok daha geniş bir aile olacağımıza inanıyorum. Herkese iyi okumalar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FUTVOL
Teen Fictionİki spor aşığının yolu bir sahada kesişirse... Birisi hayatını sadece voleybol üzerine kurmuş asi, sert, inançlı ve yaşadığı talihsiz sakatlıkla boğuşan voleybolcu kız... Diğeri ise yaparken mutlu olduğu tek şey olan futbola tutkun yakışıklı, seve...