Ameliyattan çıkalı 3 gün olmuştu ve dikiş yerlerimdeki ağrım çok olmasa da azalmıştı . Artık kendi başıma aklkıp yürüyebiliyordum . Doktorlar son kez muayene edip artık eve dönebileceğimi söylediler . Çok mutluydum sevincimi ancak yatakta kollarımı kaldırıp ''Ben kazandım!'' diye bağırarak gösteriyordum. Annem va babam ise bana bazen deliymişim gibi bakıp sonra hep beraber kahkahalara boğuluyorlardı .
3 gün biraz zor geçmişti . Tuvalete gitmek için kalkmak ilk gün baya zorluyordu. Sanki dikişlerim patlayacakmış gibi hissediyordum . Laporoskopiyle -delikler yarım santim boyutunda- yapılsa bile hala canım acıyordu . Kusmalarım çok olmuştu hepsi de narkozun etkisindenmiş . Aman ne kadar hoş (!) .
Odadan ayrılırken artık tek başıma ayakta yürüyebilecek haldeydim ama merdiven inerken ve çıkarken hala canım acıyordu . Bu yüzden asansörü kullanmaya karar verdik . Hastenden çıkmak için attığım ilk adımda yüzüme güneş ışığının parıltıları vurmuştu . Hava açık ve bir o kadar güzeldi . Bende gözlerimi kapatıp sıcaklığı hissetmeye çalıştım . Derin bir nefes alarak -sanki ilk kez nefes alıyormuşçasına doya doya- yürümeye devam ettim bu sırada annem yanımda ve koluma girmişti .
Arabaya bindiğimizde ana yola çıktık ve arabanın camından hastaneye son bir kez baktım . Burada geçirdiğim 4 gün bana sanki 4 yıl gibi gelmişti . Uzaklaşmaya devam ederken ve hastane gözden kaybolurken bende kafamı arabanın camına yasladım . Yaklaşık 10 dakika gçemişti ve annemle babam ön koltukta kendi aralarında bilmediğim bi konu hakkında konuşuyorlardı . Bu sırada arabanın camına bir yağmur damlası düştü . Sonra ikinci üçüncü demeden dört ve beşinci damla geldi . Müzik gibiydi yağmur , sanki vuruşları birbirinden farklı olan notalar gibiydi . Aklıma piyanom geldiğinde gülümsedim ve eve gittiğimde ilk iş olarak ona sarılmaya karar verdim .
Piyanoyu kendim öğrenmiştim . Herhangi bir kursa dahi gitmemiştim . Küçükken bana hep içimde bir yetenek olduğunu söylerlerdi bende o yeteneği bulup çıkarmak istemiştim içimden.
Yağmur nedensizce çok şiddetlenmeye başlamıştı ve bir yandan fırtına kopuyordu dışarıda. Ağaçların dalları gövdeden ayrılmak için sanki can çekişiyor gibiydi . Araba titremeye başlamıştı ve biz açık alandaydık . Hastane şehrin biraz dışındaydı . Pencerelerden bakarken görebldiğim tek şey yolun yerdeki griliğiydi ve fırtına git gide hızlanmıştı .
Babamın direksiyonu sıkmaktan ellerinin bembeyaz olduğunu görüyordum . Annem benim endişelendiğimi görünce ''Sakin ol tatlım , birazdan geçer .'' dediğinde içimdeki endişe tanelerinden sadece bir kaçını yok edebilmiştim . Ben bu sırada bekleyerek bi şey yapamacayağımı görünce dua etmeye başladım . Tanrı'ya yalvardım bir an önce bu fırtınanın geçmesi için . Ben tam ''Amen.'' dediğimde arabanın önüne ne olduğunu anlayamadığım küçük siyah bir hayvan fırlamıştı . Babam direksiyonu sola kırdığında ortadaki bariyere çarptık ve benim o an tek hatırladığım annemin çığlığı ve sonrasındaki karanlıktı ..
***
Gözlerimi açtığımda yerde yatıyorken saçlarımın tamamen ıslak olduğunu ve yanımdaki karaltının bizim arabamız olduğunu anlamıştım . Gözlerimin buğulanmasının geçmesini bekledim ve başımı öne doğru çevirdiğimde gördüğüm şey ise turuncumsu - kızılımsı bir köpekti . Havlıyordu durmadan ve yüzlerimiz oldukça yakındı birbirine. Ellerimle kendimi ittirip yerden kalkmaya çalışsamda hiçbir fayda edememiştim . Başımdan akan sıcaklığa elimi sürdüğümde bunun kan olduğunu anlamam uzun sürmemişti . Gözümden bir yaş düştü ve göz yaşlarım devam eden yağmurla birbirine karıştı . Önümdeki köpek ise yüzümü yalayarak beni yerden kalkmam için teşvik ediyordu sanki . O bana yaklaştıkça sırılsıklam tüyleri ile tenim birbirine yapışıyordu .
Karnımdaki o felaket acıyla beraber kalkıp oturmaya çalıştım . Burnumda duman kokusu geliyordu . Kaza yapmıştık ve o duman ise arabanın kaputundan geliyordu . Şu anlık anlayabildiğim tek şey buydu . Önümde duran köpek beni tişörtümden çekiştirmeye çalışıyordu . Kalkmam için , ama elimden hiçbir fayda gelmiyordu . Yanımdan uzaklaştığına dair ayak seslerini duydum ve başımı arabanın olduğu yöne doğru çevirip gittiği yere baktım . Bordo tişörtlü olan annemi çekiştirmeye çalışıyordu . Hıçkırıklarımın arasında acımı belirten inlemelerim artmıştı . Köpek ne kadar çabalasada tek bir canlılık belirtisi alamıyordu . Avucu gözüküyordu burdan ama tek bir parmağı bile kıpırdamamıştı . Arabanın yerle kesiştiği noktadan suyla beraber akan kanı görüdüğümde kalbimin sıkıştığını hissettim . Başımın ağrısının arttığını ve hıçkırıklarımın beni boğduğunu da. Köpek arabanın etrafından uzaklaştı ve yolu koşarak ilerlemeye başladı. Bir yandan da güçlü bir şekilde havlamaya devam ediyordu . Havlama sesinin azaldığını duyduğumda ise beni bekleyen karanlığa tekrar 'Merhaba' dedim ..
***
Uyandığımda halamların evindeydim . Halam yanımda elinde kahvesiyle oturuyordu . Koltuklarında yatarken doğrulmaya çalıştım ama hem başıma hep de karnıma büyük bi ağrı saplandı . ''Ah!'' dediğimde halam bana ''Kendini yorma , nasıl hissediyorsun şu an?'' . İnanın bana ona 'Bok gibi hissediyorum.'' demeyi çok isterdim ama şu an kimseye böyle bir cümle kullanacak halim bile yoktu . '' Kötü .'' demekle yetindim ve devam ederek :''Neden buradayım annemler nerde ?'' dediğimde halamın gözlerinin dolduğunu ve renginin beyaza kaçtığını gördüm . ''Hala ?'' dediğimde gözlerimin içine bakmakla yetindi ve gözünden bir yaş düştü . '' Hala ne saçmalıyorsun sen ?! Niye ağlıyorsun , noldu ?!!'' diye çıkıştığımda elini ağzına götürdü ve hıçkırıklara boğuldu . Şu an ne olduğunu çözememenin verdiği merak ve sinirle bende ağlamaya başlamıştım . Göz yaşlarımın arasından boğazımdan çıkan tek kelimeler şuydu :''Onlar iyiler mi?'' . Halam yanaklarından akan göz yaşlarını bluzunun kollarıyla sildi ve ''Onları kurtaramadılar.'' derken sesi sonlara doğru iyice kısılmıştı .
Birden kalbimin ve midemin tam ortasına bir hançer saplandığını hissettim . Sesler kısıldı etrafımda . Her şey yok oldu . Tek düşünebildiğim o lanet olası kazadan nasıl kurtulamadıklarıydı . Arkamdaki yastığı alıp üstüne yumruklar atarken karnımın acısı beni öldürüyormuşçasına artıyordu . Çığlık atıyor ,ağlıyor,kollarımı tırnaklarımla çiziyordum . ''Anne ! Baba!'' diye feryat ediyordum . Evin içinde benim çığlıklarım yankılanıyordu . Eniştem henüz evde değildi demekki . Belkide bu haberi duyduğuna göre yoldadır . Yumrukladığım yastığı alıp büyük bir vazonun konulduğu sehbanın üstüne attım . Vazo yere düştü ve her bir parçası etrafa yayıldı . Halam da bende kendimize hakim olamıyorduk . Onlar .. Annem ve babam.. GİTMİŞLERDİ . Beni bu dünyada öylece bırakıp GİTMİŞLERDİ . Halama bir yandan bağırıyordum 'Neredeler ?!Hastanedeler mi ? Belki de uyanmışlardır ve bize haber vermemişlerdir ! '' . Halam bu halime acınası bir şekilde baktı . Karnımdaki ve başımdaki yara dışında artık kalbimde de bir yaraya sahiptim. Bu yaranın onlara göre tek farkı ise asla GEÇMEYECEK olmasıydı ..
Yaklaşık 20 dakika sonra halam da bende susmuştuk . Ara ara benim hıçkırıklarım ve onun iç çekişleri duyuluyordu evde . Onun dışında her şey sessizliğine bürünmüştü . Halam bana kısık sesiyle en çok çıkartabildiği kadarıyla ''Sizi bulmamızı sağlayan kişi kapıda seni bekliyor .Gidip bakabilirsin .'' dediğinde şaşırmıştım . Hıçkırıklarım kaybolmuştu bir an ve koltuğun kolundan tutunup kalkmaya çalışırken halam yardım etmişti . Hala dayanılmaz bi acı veriyordu ama yapabileceğim bi şey yoktu şu an . Kapıya tek başıma gidip açtığımda ise paspasın üstünde oturan turuncu-kızılımsı o köpeği tekrar görmüştüm ..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Pati
Teen FictionKızın yatağından güçsüz inlemelerini duyup yuvarlak mavi minderinde dört patisinin de üstüne kalktı ve kızın alçakta olan yatağının yanına geldi . Kuyruğunun sallanırken çıkan sesi kızın bu güçsüz inlemelerinin arasından duyuluyordu . Kızın gözleri...