Kaderin Hediyesi

Rastlantı

Adam çok etkilenmişti kadından.

Kadın, adama yasladığı omzundan başını kaldırdı.
Birden ne yaptığının farkına vardı. Hiç tanımadığı bir adama şiir okumuştu. Şiir okumak onun için duygularını ifade etmek, söyleyemediklerini söylemekti.

Adamın yanından kalktı ve koşarak yanından uzaklaştı.
Adam bağırdı arkasından;

"Nereye gidiyorsun? " Kadın arkasına bakmadan uzaklaştı. Neden aniden gitmişti ki? Bilemedi..

***

Pazartesi günü gelmişti. Aykut'un gitmesi gereken bir okulu vardı. Son kez aynaya baktı. Kendine bakınca gülümsedi. Gülümseyince sağ tarafındaki gamzesi belirdi. Bir an aklına yine o kadın geldi. Onun da sol tarafında gamze vardı. Adeta bir elmanın yarısı gibi..

Ne diyorum ben dedi kendi kendine. Adını bile bilmediği kadını düşünmek yoksa ona...

Hayır.. Hayır.

Olamazdı. O hâlâ Beril'i severken.... Ne demişti? Beril'i severken mi?
Şuan daha iyi anladı Beril onun için hiçbir şeydi.

"Bence artık sen de herkes gibisin.." diye söylenerek evden çıktı.

***

Aykut lisede müzik öğretmeni. Ders programına baktı ilk ders 9. Sınıflara dersi vardı. Öğretmenler odasından çıkarak alt kata indi. Gördüğü birkaç meslektaşına başıyla selam verdi.

Derse gireceği sınıf kapısının önüne geldi. Bir öğrencisinin

"İyi dersler hocam " dediğini duydu. Öğrencisine gülümseyerek cevap verdi.

Daha sonra kapıyı açtı. Arka sıralarda bir öğrenciyle konuşan kadını gördü. Şaşkınlıktan küçük dilini yutacaktı. O'nun ne işi vardı sınıfta.

Bozuntuya vermeden öğretmen masasına doğru ilerledi. Kadın kimin geldiğine baktı. Baktığı yerde bakışlarını sabitledi. Adamın gözlerinde. Bu kaçtığı adamdı. Hiçbir şey demeden kaçmıştı. Ama onun ne işi vardı tayin olduğu okulda. Yoksa o da öğretmen miydi?

Kadın da bozuntuya vermeden adamın yanına gitti.

"Siz kimsiniz?"

Adam dersine gelmişti ve siz kimsiniz diye ona soruyordu. Böyle saçmalık mı olur?

"Dersime geldim. Asıl siz kimsiniz?"

Ikisi de birbirini hiç tanımıyormuş gibi davranıyordu. Öğrenciler olmasaydı adam diyeceğini bilirdi ama neyse..

Kadın şaşırdı. Sonra anladı. Adam sanırım ders programının değiştiğini bilmiyordu.

" Yeni edebiyat öğretmeni okula yeni tayin oldum. Ders programı değişmiş sanırım haberiniz yok."

Adam sebepsizce mutlu oldu birdenbire. Aynı okulda demek..

"Özür dilerim bana bir bilgi verilmedi. "

"Estağfurullah "

"Iyi dersler "diyerek sınıftan çıktı.

Kendini sırıtırken buldu adam. İki gün önce aldatıldım. Neredeyse sevineceğim şuan. Nasıl olabilir ama? Hayır saçmalıyorum olamaz. Dedi kendi kendine.

Daha ders programını alması gerekiyordu. Ders programını aldı. Ilk iki ders dersi yoktu. 1. Dersin de yarısı bitmişti. Kantine giderek acı bir kahve aldı. Masalardan birine oturarak onu düşündü.

Artık güvenemezdi kimseye. Hele ki adını bile bilmediği bir kadına. Eğer bir şey olacaksa kendiliğinden olurdu. Beril onun için bitmişti. Ama ondan kalan boşluğa kimseyi koymayacaktı. Zamanla alışırdı. Neden kafası bu kadar karışmıştı ki? Anlam veremiyordu adam..

Kararı kesindi. Hiçkimseye güvenmeyecek, aşık olmayacak..

Hemen okuldan çıktı. Eve gitti ve üzerini değiştirdi. Okuldan ne yaptı etti izin aldı. Bir süre okula gitmeyecekti. Kafasını toplayacak ve kimseye güvenmeyecek.

***

Bara geldi, gelir gelmez ağır içki kokusunu duydu. Eski günlerdeki gibi yapacaktı.
Hemen en ağır içkiden aldı.
Sarhoş olmaya başlamıştı.

Bağırmaya başladı. Gürültünün arasında sesi duyulmuyordu zaten.

"Nasıl yaptın ha? Nasıl yaptın lan Beril?" Bir süre bağırdı. Sonra sesi kısıldı.

Peki yeni kadına ne demeliydi?

Gözlerinden yaş gelmeye başladı.

Artık kendinde değildi. 2 tane kadın geldi. Eteği neredeyse yok denecek kadar kısa. Ikisi de aynı kıyafeti giymiş. Çift mi görüyordu?

Kadının niyetini anladı. Hayır yapamazdı. Yalpalaya yalpalaya çıktı bardan.

Her taraf bulanık, her şey iki tane..

Yürüyecek hali yoktu. Yine de yürümeye çalıştı.

Yine o şarkıyı söyledi. Bağıra bağıra. (Multi)

Karanlığın ucunda bir kuytu gördü. Zamanla kuytu kendine doğru yaklaştı. Yanına geldi mi onu bile anlayamadı.
Elini uzattı. Bir yüze denk geldi. Elini yüzünde gezdirdi. Saçlarına baktı. Upuzun saçları vardı. Kadın olduğunu anladı.
Kadın geri çekilerek

"Iyi misiniz?" Dedi.

"Ben Mi? Been... ben iyi... değilim. Sen.. nasıl değilsin?"
Adam sarhoş olduğunda hep saçmalardı.

Kadın sarhoş olduğunu anladı.

"Yardım ediyim isterseniz?"

Adam şimdi anladı. Kadının sesi.. O kadın. Her yerde karşına karşısına çıkmak zorunda mıydı?

"Banagg mı yarrdım edeceksin?"

Dedi ve yine şarkının sözlerini söyleyerek yalpalaya yalpalaya yürüdü.

Bağıra bağıra söyledi.

Yürüyoruuuuum.

Bomboş  sokak.

Ve gözümde  bir damla yaş..

Karışık bir şekilde söyledi. Tam yere kapaklanacaktı. Biri tuttu elinden.  Yine o kadın. Kadına bağırdı.

"Git artık git. İhtiyacım yok sana anladın mı?" Yine zor söylemişti.

"Daha ayakta duramıyorsun"

"Bu se-nı  il-gi-len-dir-mez." Her hecenin üstüne basa basa söyledi.

Kadının gözleri doldu. Ama ayrılmadı yanından. Bırakmadı elini. Sarhoş olmasaydı. Bir dakika bile durmazdı ama. Kendinde değildi. Karşısında onun olduğunu farketmedi belki de. Kendi arabasına götürdü omuzlayarak. Şoför koltuğuna geçti sonra.

"Adresini verir misin?" Adamın suratına bakmak istemiyordu. Ses gelmedi. Adama baktı. Çoktan sızmıştı. Evi buraya yakındı. Evine götürdü adamı.

Salona kadar zor taşıdı. Koltuğun üzerine yatırdı. Ayaklarını düzeltti. Ayakkabılarını da çıkarmayı ihmal etmedi. Üzerine bir çarşaf örttü. Ve kendi odasına gitti.

*** 

Sabah erkenden uyandı kadın. Adama baktı uyanmamıştı. Suratını görmek istemiyordu. Bir not bıraktı. Başının ucundaki sehpaya koydu.

"Ben yeni tayin olan öğretmen. Dün gece arabamda sızdınız kaldınız ben de evime getirdim. Ayılınca gidersiniz artık. Bana ihtiyacınız yok." Bunları kinayeli bir şekilde yazmıştı. Adam hatırlamazdı tabi. Ama olsundu.