II. BÖLÜM

973 2 0
                                    

Sabah kalktım, elimi yüzümü yıkadım. Normal bir günden farklı değildi. Yine üç kuruş için on iki saat çalışacaktım. Aslında fabrika gibi ağır işlerin olduğu bir yer değildi. Ama bilen bilir. Mağzada çalışmak birsürü gereksiz insanla muhatap olmayı getiriyor insana.

Kahvaltı yapmak için buz dolabına yöneldim. Ama hiçbirşey yoktu. Oysa Peline dün alışverişe çıkmasını söyledim. Pelin'in bu sorumsuzluğu gerçekten insanı sıkıyor. En kısa sürede konuşmalıyım onunla. Ama karnımı doyurmak daha mantıklı şu an.
***
İşe geldim yine o salak iş arkadaşımla gereksiz bir samimiyetler içerisine girdik. Bana çok güzel birşeymiş gibi on kişiyi aynı anda idare ettiğinden bahsedip duruyor. Gereksizlikte son soktayı koyuyor her konuşmasında. Ondan bahsettikçe bile sinir oluyorum.
***
Bugün bir müşteri geldi. Yemin Ediyorum görseniz Miss Turkey 1. si sanırsınız. Yani öyle bir yakışıklışık. İnanamadım. Biraz gezindi ve yanıma gelip istediği tişörtün bedenini sordu. Ona istediği o tişörtün bedenini ararken gözleri sürekli üzerimdeydi. Heyecandan ne yapacağını şaşırmıştım elim ayağıma dolaştı. Ve bir an kendimi depoda zor buldum. Kalbim küt küt küt hiç durmadan atıyordu. Bana tarif ettiği tişörtün bedeninin olduğunu biliyordum ama ben biraz sakinleşince yanına gidip bedeninin yarın geleceğini söylemeyi tercih ettim. Bana bakıp güldü ve " Tabiki de çok teşekkür ederim yarın gelip tekrar soracağım " dedi. Heyecandan ölücektim. Hemen lavaboya koştum. Yüzüm kıpkırmızı olmuştu, kalbim yerinden çıkacaktı ve sanki aklımı yitirmiş gibi salak salak sırıtıyordum. Dışarı çıkınca tüm çalışanların gözü üzerimdeydi. Herkese tek tek baktım ve gülümsedim. Sonra herkes işinin başına döndü.
***
Diğer gün gelmişti. Heyecandan ölecektim sabah erkenden kalktım ve Pelin'in yapmadığı işleri eleştirip kendi kendime homurdanmak yerine kahvaltı bile yapmadan ayakkabılarımı giyip dışarı fırladım. İş yerine adeta uçmuştum. Geldiğimde kimse yoktu hatta mağzayı bile açmamışlardı. Bu aceleciliğimin sonucu olarak iki saat mağzanın önünde oturarak ödedim. Sonra patron geldi ve beni taktir eder bir biçimde "Aferin" dedi teşekkür ettim ve mağzaya girdik. Arkadaşlarımın daha gelmesine yarım saat vardı. Ben de onun bedeninde olan tişörtü buldum ve kenara ayırdım. Ama onu yine de görmem gerekicekti. Ona nasıl onunla buluşmak istediğimi söylerdim. Üstelik beni seven bir sevgilim vardı. Ona bunu nasıl yapardım.

Aklıma bir plan gelmişti. Sevgilimi düşünmeden yaptığım bu planda sonuçlarına razı olmayı göze aldım. Ama işim kasdaydı. Umarım o sinir kaptığım kız bana 5 dk yardım edebilirdi. Ona durumu açıkça anlatmadım tabiki de. Arkadaşımın onu gördüğünü ve çok hoşlandığını söyledim. Pislik kız tüm arkadaşlarımı tanıyordu. Bana kimin olduğunu sordu. Söylememekte ısrar etsemde bana yardım etmeyeceği ile tehtit etti. Ben de Pelin' i kullandım. Umarım Pelin beni affedebilir. Peline bunu anlatmayı düşünmüyordum çünkü, bana çok kızıcaktı. O yüzden kimsenin anlatmayacağını düşündüm. Zaten o şapşal kız pelinle arkadaş bile değil nerde görüp anlatacak ki ?

Kız kabul etti. O yakışıklı geldiğinde ona haber verecektim. O da yakışıklımın telefon numarasını isteyecekti. Mesaj gönderme işleri v.s v.s işte. Aldıktan sonra bana verecekti heyecandan kalbim küt küt atıyordu. Her gelen müşteriye bakıyordum. Ama bir türlü yoktu. Sonunda akşam oldu ve mağzayı kapamak için toplanıyorduk. O sırada "Pardon" diye bir ses duydum. Onun sesine benzetmiştim. Kesin O'ydu dışarı koştum. Ve heyacanımın doruk noktasına gelmesiyle inmesi bir oldu. O değildi. Çok büyük bir hayal kırıklığına uğradım.

Eve gittim bütün gece uyuyamadım. Sürekli onu düşünmüştüm. Sonra odanın içindeki eşyaları görmeye başlamamla sabah olduğunu anladım. İşe yine erken gitmiştim ama bu sefer heyecanlı değildim aksine kocaman somurtan bir suratla yine dünkü gibi oturdum ve kapının önünde beklemeye başladım. Patron geldi ve kahkaha attı." Böyle devam edersen anahtarı sana vereceğim" dedi. Bende sahte bir gülüş attım ve içeri girdik. Sandalyelerin birine oturdum ve elim yüzünde somurtarak bakınıyordum bir ara gözüm etrafa kaydı. Ve ne göreyim benim Yakışıklım o sinir olduğum kızla konuşuyor. Kızın bakışları her zamanki Sürtük bakışlarından daha da fazlaydı. Hemen koştum. "Beyefendi bakarmısınız" dedim bana baktı ve " Aa evet işte o " dedi kim bilir benimle ilgili ne konuştular. Ona " İstediğiniz tişört içeride getireyim isterseniz" dedim. Bana gülümsedi ve " Tabiki, memnun olurum, çok sağolun " dedi. Tişörtü almaya giderken kızı bir sinirle kolundan çekmişim kız ve çocuk bana bakakaldı. Sonra kızın gömleğininin kolunu düzelttim ve onu insan gibi içeri çağırdım. Ona " Bak bu çocuk işte, onun telefonunu al" dedim. Kız bana sinsi sinsi baktı ve " Çok yakışıklı çocukmuş " dedi ben de " On tane sevgilin var neyine yetmiyolar" dedim. Kız bana " Bu onların hepsine taş çıkartır " dedi. Bir kızgınlıkla kızın yakasını tutmuşum. Ve çok şükür ne yaptığımı anladım ve ağzımdan kaçırmadan " Onu ilk gören Pelin' di bunu yapamazsın " dedim. Elim hala yakasındaydı. Kız bana sinirle baktı ve " Tamam " dedi.

DEVAM EDECEK...

SEVGİLİ EniştemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin