Onu ilk gören Pelin' di bunu yapamazsın " dedim. Elim hala yakasındaydı. Kız bana sinirle baktı ve " Tamam " dedi.
Benim Yakışıklım ( Bu arada adını bilmediğim için yakışıklım diyorum )
Tişörtü denemek için kabine girdi. Ben de köşede onu izliyordum. On dakika kadar içeride kaldı.
Ve nihayet çıkabildi. Çok yakışmıştı dışarıdaki aynadan kendine bakarken ben de onu izliyordum. 1.90 boylarındaydı. Büyük gözleri, bembeyaz dişleri, tam, omzumda uyumuşken ve onu seyrederken bir yandan da ellerimle sevmelik sakalları vardı. ( ne uzun ne kısa ) ... Daha anlatıcam ama görmeden böyle anlatmak olmaz.Ona dalıp gitmişken bir tane müşterinin benim kolunu dürtmesiyle. Hayal dünyamdan çıkıp kendime döndüm. Bir an etrafa bakınıp olayları çözmeye çalıştım. Sonra yaklaşık 1.50 boylarındaki teyzenin bana "Kızım sen çalışan değilmisin baksana bi" demesiyle tekrar irkildim. Kadın torununa hediyelik alıcakmış. Bana " Ah ve gızım bunun dokuz yaşı yohmu be " dedi ben de " tabikide teyze beş dakika bekleyin " dedim kadına tişörtü getirmeye gidip dönmemle Yakışıklım ortadan kaybolmuştu. Hemen o kızın yanına koştum. Kız bana, yakışıklımın tişörtü aldığını ama müşteriyle onun ilgilenmediğini söyledi. Sinirden kızı öldürücektim. Bir an ona " Ne demek sen ilgilenmedin!!! " diye bağırdım. Çalışanlar ve tüm müşteriler bana döndü. Utancıma hemen lavoboya koştum. Ortalık sakinleşinceye kadar orada durmaya karar verdim. Beş dakika sonra içeri o girdi. Ona neden ilgilenmediğini sordum bana o sırada orda olmadığını söyledi. Ne demek orda değildi! Görmüştü onu. Sinirlendim ama bişey demedim. Konuyu uzatıp değersiz bir insanla kavga etmek istemedim.
Çok kötüydüm. İş yerinden bir hafta izin aldım. Sessizdim. Sürekli onu düşüp duruuordum,. Çikolata ve aburcubur yemekten kilo almıştım. Sürekli üzerimde bir depresyon hırkası vardı. Pelin bana her yardım etmek için yanıma geldiğinde, yüzüne duygusuz bakıyordum. Pelin bu görünüşümden ve haraketlerimden rahatsız oluyordu. Bu halimin sebebini sorup duruyordu. Ne diyebilirimdim ki," Bir adam" demekten başka ?
***
Bir hafta bitmişti bile. Telefonuma iş yerinden çağrılar gelip duruyordu. Gitmeyecektim. Telefonumu sessize alıp kaldığım yerden devam ediyordum. Sonra Pelin girdi odaya. Grupta sürekli beni sorup duruyolarmış. Her zamanki kafemizde buluşacaklarmış ve beni görmek istemişler. ( Buluşma gece olacak ) Pelin'e gelmemekte ısrar ettim ama o da beni dinlememekte ısrar etti. Bu ısrarların sonucunda kendimi bir kuaför salonda oturuyormuş gibi buldum. Pelin ellerini bir aşağıya bir yukarıya kaldırıp indirirken saçlarımı sanki prenses saçına çeviriyordu. Makyajdan ve giydiğim o elbiseden sonra sanki o kişi ben değildim. Ve bir kafe için bu giydiğim elbise fazla değilmiydi. Ona baktım bir kadına göre o kadar hızlı hazırlanmıştı ki, ona inanamadım. O da adeta bir peri gibi güzeldi. Artık kesinleşmişti kafeye gitmiyorduk. Arabaya bindik. Şaşırmıştım gerçekten kafenin yolundan gidiyorduk. Geldiğimizde tahmin ettiğim bir görüntüyle karşı karşıyaydım. Bizim grup, abartılı giysiler giymişti ve bizi bekliyordu. Neden böyle bişey yaptıklarını anlayamadım. Arabaya bindik. Bir partiye gelmiştik birsürü insan vardı. Çoğunu tanımıyordum. Ve sonradan öğrendim. Selin'in dğumgünü partisi varmış. Herkes deliler gibi eyleniyordu. Bende masada oturmuş yakışıklımı düşünüyordum. Onu bidaha nerde nasıl görürdüm ki ? Pelin bile bıkmıştı benden. Yedi sekiz kez beni kaldırma çabalarından sonra. Pes etti sonunda. Ben de masaya kollarımı koydum ve yüzümü kapadım. İçimin geçtiğini hissettiğim anda birisi bana "Afedersiniz yanınız boşmu" dedi. Yüzümü kaldırdığım anda, Ege ( Sevgilim ) yüzüme gülümsüyordu. Ben de ona güldüm bana "İçecek bişeyler istermisin ?" diye sordu. Hayır anlamında kafamı salladım. Ona bir an önce ayrılmak istediğimi söylemek istiyordum ama nasıl.GECENİN DEVAMI GELECEK...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVGİLİ Eniştem
RomantizmHani Türk'lerin bir lafı var "Gönül bu, ota da konar, boka da" diye bunu söyleyenin alnından öpmeli.