6. Bölüm

281 18 0
                                    

26 Ekim, sabahın köründe kalkıp okula gidiyordum. Kaç aydır arabayla tek gidiyorum, gönül ister ki Zeynep'le beraber gideyim.. Çok özledim eski zamanı.. Zeynebimle olan Zaman'ı çok özledim. Her sabah evin önünden geçerken içim sızlıyor.. Bugün kı 4 saat dersten sonra Ebru'yla koridorda buluşup yemekhane de konuşacaktık. Ders çıkışından sonra yemekhaneye gittik, iki tost ve çayımızla beraber başladık konuşmaya..
"Nolur Ebru, Zeynebi bana geri kazandır. Görüyorsun kaç aydır yıpranıyorum. ARTIK dayanamayacağım. Sevdiğim kızı aylardır konuşmamak ne demek bilirmisin?"
"Bilirim Muhammed. 2 sene tanıştığım erkekle, aileme tanıştırdım, ardından terk edip gitti. Ve en acı olan şey, her gün eve giderken görüyorum. Senin nasibin seninledir Muhammed, endişe etme. Yeter ki, dilinde duân yüreğinde umudu kesme.."
Gözlerim doldu, ağlamaya başladım. Hemde baya ağladım. Dışarıya çıktık, bir ağacın altına geçtik, devam konuştu Ebru;
"Allah der ki; kimi benden çok seversen, onu senden alırım, onsuz yaşayamam deme, onu sensiz yaşatırım.."
"Ne diyeceğimi bilemiyorum Ebru.. Allah için sevdim, hata yaptı bana istemiyerek sarıldı. Uyardım, ardından bir daha konuşamadık Ebru."
"Muhammed, İyiki demişin bunu ve İyiki hatırlatmışın. Zeynep artık tam bir hanımefendi olma yolunda. Hamaratlı, edepli ve ahlaklı ve en önemlisi, İmanlı. Ve unutma ki; seni çok seviyor. Hem önceden daha çok seviyor. Seni hep bize anlatıyor biliyormusun? Artık biz seni bile ezberledik be Muhammed. Ama bunu da kabullenmen lazım, seni sevdiği için herdaim istemiyerek yanlış hareket yapmaktan korkuyor. Yani görüşmeyi ondan ihmal ediyor. Ama yazarsa geri yazarım ve yazışırız diyor yani. Ve bunu unutma ki; sana çok değer veriyor. Sende bunun değerini mutlaka geri ver, yoksa değersizleştiğini anlarsa kötü olur yazıkcağız. Bir yardımına gerek olursa bana söyle, biz yardımcı oluruz."
"Allah razı olsun Ebru, gerçekten.."
"Rica ederim kardeşim, Ecmain."
------------------------------------------------------
Eve gitmek için arabama gidiyordum. Rumeysa çıktı önüme..
"Muhammed"
"Efendım"
"Hakkı'nı helal et"
"Helal olsun demiştim ya"
"Allah razı olsun.." dedi ve birden yere kapıldı. İlk başta ne olduğunu anlamadım, hemen yardım ettim, yana yatırdım, bayılmıştı çünkü. Birden bayıldı, kendini bırakıp yere düştü. Hemen acil yardım istedim, etrafımda olanlar hastaneyi aradılar ve ambulans çağırdılar. Eli çok soğuktu, hissetmiştim. O an sadece sağlığını düşündüğüm için elini tuttum, gözleri bembeyazdı. Ambulans geldiğinde hemen sevk ettiler, arabama bindim, ambulansı takip ettim. Hastaneye varınca, Rumeysanın neyin nesi olduğumu sordular, sınıf arkadaşıyım dedim. Ailesine haber vermemi istediler. Ne kadar istemesemde ailesinle konuşmayı, sağlık durumu olduğu için Fadime teyzeyi aradım;
"Fadime teyze ben Muhammed, selamun aleykum"
"Aleykum selam oğlum"
"Fadime teyze kızın Rumeysa baygınlık geçirdi. Merkez hastenesine getirdiler, yardımda bulundum, haber etmek istedim ve sizede haber edeyim dedim.."
Annesi ilk başta cevap veremedi, şok geçirmişti.. Ardından telefonda vedalaşıp hasteneye geldiler kocasıyla beraber. Rumeysanın babasından dolayı ayrılmak zorunda kalmıştık. Görücü usulüyle evlendirmek istedi kızını. Beni tanımadan olmaz demişti. Ben ona hiç yüz vermeden Annesiyle konuştum, haberdar ettim. Babası ne kadar mahcup olduğunu yüzünden anlaşılıyordu. Selamlaştık sadece, daha fazlasını istemedim zaten. Ardından doktorlar bizi Rumeysanın yanına çağırdılar,
"İlk yardıma katkısı olan Muhammed kardeşimizden dolayi tebrik etmek isterim. Rumeysanın sağlığı şükür düzeliyor. Muhammed kardeşimiz yardımda bulunmasaydı, sağlığı daha kötüye giderdi. Kalp atışları gerektiğinden az atıyordu, tansiyonu düşmüş, nefes alamıyordu Rumeysa. Tekrar teşekkür ederiz Muhammed kardeşim."
"Estağfirullah, sonuçta birbirimizin kardeşleriyiz ve mutlaka ben Rumeysanın yerinde olsaydım, Rumeysada benim yerimde olsaydı, aynısını yapardı. Can sonuçta, yardım etmiceğiz de neyapacağız? Allah acil şifalar versin."
"Muhammed, oğlum bize ne kadar kırgın olsanda, Allah razı olsun yavrum. Geçmişte yapmış olduğumuz hata'yı affeyle. Hatamızın farkındayız. Buna rağmen yinede kızıma yardım ettiğin için, Rabbim senden razı olsun Muhammed."
"Helal olsun Muhiddin amca, hoş olsun, geride kalanlar, geride kaldı artık, önümüze bakıp hayatımızı devam yaşıyacağız. Görevimi yaptığım için, artık bende müsaadenizle eve gideyim. Malum doktor bu hafta burada kalmak zorunda olduğu için Rumeysa, arada bi hal hatır sormaya geliririm. Allah'a emanetsiniz."
"Sende oğlum, Allah senden razı olsun"
"Cümlemizden, selamun aleykum"
"Aleykümselam"
------------------------------------------------------
Eve gittim, ödevlerimi yaptım, malum yarın sınavdı, 2 saat çalıştım, Zafer amca aradı..
"Selamun aleykum Muhammedim"
"Aleykümselam Zafer amca"
"Hayırdır, sesin solun çıkmıyor, gelsene bize, hem Zeynep'le sınava çalışırsınız."
Gönül isterdi ki tabiki gideyim ve Zeynep'le çalışsaydım, ama istemiyordum artık, gidemezdim.
"Allah razı olsun Zafer amca, biraz rahatsızım son zamanlar, tek çalışmaktan yanayim de.."
"Oğlum kaç aylardır beraber çalışmıyorsunuz, birşey mi var aramızda, aranız mı bozuk?"
"Hayır amca aramızda birşey yok. İkimiz de sadece tek çalışmak yandayız son Zaman'lar."
"Bu akşam geliyorsun, yatsı namazını bizde kılarız. Ahmet abin de evde, sohbet ederiz."
"Amca, gerçekten ben.."
"İtiraz istemiyorum geliyorsun."
"Oldu amca akşam görüşürüz."
------------------------------------------------------
Bir yandan sevindim tabiki ama yine içimde bir sıkıntı vardı. Eskiden her gün seve seve gittiğim aileye, artık zor gidiyorum. Çıktım dışarıya, arabamla tur attım, Rhein nehirin yakınlarına gittim. Tek başınaydım, huzur içerisindeydim. Ağlamak istedim, ağladım hemde baya ağladım. Yanımdan geçen Almanlar içinden fısıldıyarak "Kesin aşk acısı çekiyordur", "Bunun neyi var?" söylediklerine şahit oluyordum. Kimisi eşlik etmek istedi, kimisi de yardım etmek istedi. Her şeyi reddettim, tek kalmak istedim.. Arkamdan biri konuşmaya başladı;
"Ada'm dediğin ağlar. Sevdiği insan için ağlar, ya kaybettiği için, ya üzdüğü için, yada özlediği için ağlar. Akan gözyaşları her şeye bedeldir. Gerçek sevgi burdan belli oluyor. Dokunmadan sevebiliyorsa insan, içine saklar sevgiyi , ve bir zaman sonra boşalıp ağlamak ister. İşte, sende beni seviyorsun, hem özlediğin için, hem sevdiğin için, hemde sabrettiğin için. Unutma ki Allah sabredenlerle beraberdir. Sabret, ben herzaman seninleyim. İster bedensel, ister ruhsal, hep yanındayım. Kaderimizde varsa mutlaka Birgün kavuşacağız. Ama o zamana kadar birbirimizi ne kadar sevsekte, yabancı olarak görmeliyiz. Çünkü Rabbimin buyurduğu gibi, Nur Suresinde 3. Ayette;
"Zina eden erkek, zina eden veya müşrik olan bir kadından başkası ile evlenemez; zina eden bir kadınla da ancak zina eden veya müşrik olan erkek evlenebilir. Bu, müminlere haram kılınmıştır"
Ve Rabbimiz zina hakkında ney buyuruyor İsra Suresi 32. Ayette?;
"Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, son derece çirkin bir iştir ve çok kötü bir yoldur."
Sabredeceğiz, Rabbimiz için sabrederiz Kuzum. Sakın unutma, seni hala seviyorum, ve devam da seveceğim."
------------------------------------------------------
Bu sözleri söyleyen Zeynep'ti. Arkama hiç dönmedim, bilerek dönmedim çünkü dönseydim, bu sözleri söyleyimiyecekti. Ağlaya ağlaya dinledim uyku kuşumu. Söyleyecek bir söz bırakmadı. Artık sadece sabredip devam edicektim yoluma. Arkama döndüğüme çoktan gitmişti. Telefonumu çıkardım, Zeyneb'e mesaj attım.
"Ey iman edenler! Sabrederek ve namaz kılarak Allah'tan yardım dileyin. Şüphe yok ki, Allah sabredenlerle beraberdir. Bakara Suresi 153. Ayet"
"Seni Allah için seviyorum, uyku kuşum.."
Hemen cevabı da geldi..
"SubhanAllah, gözlerimden yaşlar akıyor. Sırat köprüsünde bu yaşlar eğer beni Cehennem azabından koruyacaksa, Rabbim ilk olarak senden razı olsun. Sevinç gözyaşlarıydı bu.. Bende seni Allah için seviyorum, Kuzum.."
------------------------------------------------------
Akşam onlara gittim, babası ve abisinle konuştum ve bir konu üzerinde durmak istedim. Oda Zeynep'ti. Yıllar önce beni bir trafik kazasında hayatımı kurtaran Zeynep için bir hediye vermek istiyorum dedim.
"Neymiş bu hediye oğlum?"
"Amca, Zeyneb'e bir Umre hediye etmek istiyorum. Lütfen bunu kabul et."
Abisi ilk başta ne kadar şaşkın baktıysa da, gözleri doldu, kardeşime böyle bir hediye yapmak için hiç aklına gelmemişti çünkü.
"Muhammed, sana bir soru soracağım, doğru cevap vermeni istiyorum tamam mı?"
"Tamam amca"
"Sen Zeynebi seviyormusun?"
Cevap veremedim..
"Tamam anladım Muhammed, kabul ediyorum, Umre hediyeni kabul ediyorum, sevdiğin için kabul ediyorum. Sevdiğini bende biliyordum, Ahmet de biliyor. O yüzden seni çağırdım zaten. Bunu babanla konuştuk geçen, Zeynep'le o yüzden görüşmediğiniz için de biliyorum. Okulunuzu bitirin, sözlendireceğiz, yani seneye yaz tatilinde, tamam mı?"
Şok üstüne şok geçiriyorum, sevinçlikten ağlıyorum, Zafer amcanın elini öptüm defalarca, sarıldım, defalarca. Ahmet abiye gelince;
"Şimdi ilerde sen benim eniştem mi olucaksın😁?"
"İn sha Allah Ahmet abi☺️" dedim..
Hayal etsem, bu kadar güzel olamazdı..

Bitmeyen AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin