İLK HİKAYEMDE YORUMLARINIZ VE ELEŞTİRİLERİNİZLE BANA YARDIMCI OLURSANIZ ÇOK MUTLU OLURUM.
Yeni birgüne umutla kalktı genç kız. Her zaman inandığı şeyi yaparak bugün güzel birgün diye başladı güne. Kendine güzel bir kahvaltı hazırladı hem Derya da yoktu ortalıklarda. Doğru ya sevgilisiyle kalmıştı dün gece.
Derya 3 yıldır aynı okulda okuduğu en sevdiği arkadaşıydı. Birazcık açıkgöz biriydi ama çok eğlenceliydi doğrusu. Koca İstanbul'da çok fazla güvenebileceği kimse yoktu. Zor zamanlarında birbirlerine destek olurlardı. Daha doğrusu Deniz hep Derya’yı frenlemeye çalışırdı da neyse .
Kısa bir sürede hazırlandı. Doğrusu çok da uğraşmaya gerek yoktu. Görüntüsüne önem verirdi ama çok fazla özen göstermenin gereksiz olduğunu düşünürdü. Zaten pek de ihtiyacı yoktu aslında. O kendiliğinden güzel ve belinin altında biten uzun kahverengi saçları , aynı tonda yay gibi güzel kaşları ve yeşilin güzel tonu olan yosun rengiyle bütünleşmiş gözleri bir erkeği kalbimden vuracak güce sahipti. Biçimli ağızların yanındaki gamzeler her gülüşmeyişte göz kırpar dururdu.
Kısa bir an kendine aynadan bakıp memnuniyetsizce bir ifadeyle kendini süzdü. Doğrusu saçları siyah olsa hem de en koyusundan fena olmazdı. Ne kızıldı saçları ne de kahve. Neyse aslında pek de önemi yoktu nasıl olsa. Kitaplarını alıp çıkıverdi evden. Her zamanki minibüs bekleme merasiminden sonra tıka basa dolu , havasızlık içinde okuluna vardı.
Bugün doğrusu yazdığı şu yazıları hocalara göstermeliydi. Nicedir biriktirdiği yazılar vardı. Usta elden geçse fena olmazdı. Ne de olsa artık böyle şeylerle uğraşmak hedefiydi. Birden panikledi “Aman Allahım unutmuş olmayayım ne olur ? “ diyerek aceleyle çantasına bakmaya başladı aynı zamanda yürümekten de vazgeçmedi. Tam o anda neye uğradığını şaşırıp yere kapaklandı.
Hışımla fırladı ayağa ama karşısında dağ gibi birini beklemeyi bulmuyordu doğrusu. Şaşkınlıkla konuşamaya dursun karşısındaki adam "Yürürken önüne baksan da senin gibi gereksiz birine çarpmaktan beni de kurtarsan. Şimdi çekil önümden." deyip arkasına bakmadan gitti. Deniz şok olmuştu. Hayatında böyle bir kabalık ve odunluk görmemişti. Ne varmış yani önüne bakmadıysa o ara kağıtları bulmaya çalışıyordu. Hem kendisi bununla uğraşırken karşısındaki de mi kördü. Yön algısı falan yok muydu illa çizgisinde mi yürümesi gerekiyordu. Ne sinir bir şey ya yere kapaklandım resmen üste çıktı bir de. Hem insan kağıtları falan toplar nereden gelmiş ki Allah bilir . Odunun hası işte. Güzel günümü mahvetmeye gönüllüydü herhalde. Neyse Deniz sakin ol alışman gerek bu tarz gereksizliklere. Kağıtlarını toplayıp derse yetişmeye çalıştı.
Yine derse gelmemişti Derya. Allahım kimbilir ne yapıyor. Sevgili bulmuş olabilir canım ama aşk başka ders başka ama değil mi ? Yine ön sırada hocanın gözlerinin içine baka baka dinledim durdum dersi. Hem Allah aşkına bir kadın bu kadar hakim olabilir mi alanına ? İnsan böyle şeyler görünce daha bir hevesleniyor. Doğrusu eğitim de böyle olmalı sonrasında bana çarpan odun gibi duyarsız vatandaşlar olur çıkarız. Nereden geldiyse aklıma ama koyu lacivert gözleriyle öldüresiye bakması da çok saçma alt tarafı çarpıştık. Hani olur filmlerde falan. Tamam jönlere benzemiyor değil ama en azından onlar gülümseyip yardım ediyorlar. Böylesini de ilk defa gördüm dağdan inmiş yabani ne olacak!
Ders çıkışına gelmişti Derya nasıl olduysa okula uğrayabilmiş hanımefendi. Soru sormama fırsat vermeden kolumdan tutup çekti. "Derya nerelerdesin sen? Ne bu böyle dersleri asmalar falan. Okulu bırakmayı mı düşünüyorsun bakalım?" Ama nerede Derya'nın kulağından girdi çıktı ve beni sürüklemeye devam etti. Merkezi kafeteryaya doğru ilerlerken konuşma zahmetinde bulundu hanımefendi. Güya oturunca anlatacakmış. Çaylarımızı alıp cam kenarındaki masaya oturduk. "Neredesin kızım sen ?" derken "Ya Deniz dur Allahını seversen anlatacağım. Gökhan bırakmak istemedi. Çok ısrar etti hem haberin de var. Film falan izledik baya eğlendik doğrusu. Saat geç olmuş farkına varmadık anca kalkabildim kuzum. Sinirlenme bana hem söz aksatmayacağım derslerimi. Hem sen ne yaptın bakalım ?" Sabahki olayı anlattım uzunca." Öküzlüğü görüyor musun Derya? Kendini bir şey sanıyor , neyini beğeniyorsa artık odun diye alıp evde yakılır hani. Tipsizlik abidesi. Hem .. " gözlerimle bir dakikadir baktığım yer Derya'nın da ilgisini çekmiş anlaşılan "Kime bakıyorsun ?" diye sorunca, işte benim öküz orada dememle Derya'nın gözleri açıldı. "Sen onun kim olduğunu biliyor musun? " Of Derya nereden bileyim bu adam o adam. Duruşuna bak sanki o yaratmış dünyanı , merkezde kendisi var sanıyor , hatasını başkasına yüklemekte de usta . "Kızım o zengin iş adamı Mehmet Üstünoğlu 'nun varisi Murat Üstünoğlu iyi misin? Kendini merkezde sanmayacak da ne sanacak .
Ne olmuş yani zenginse bu onun öküzlük yapmasını gerektirmiyor. Öyle zenginliği , cakası falan bana sökmez. Özür dilemekten aciz insanın cebi dolu olsa ne yazar. Eminim beş kuruş etmeyen, baba parası yiyen cinsten. Hem burada ne geziyorsa. Yiyecek çok baba parası vardır nasılsa. Neyse boşverelim onu konuşmak istemiyorum bu konuda ? Siz akşam sadece oturdunuz mu bakalım. Yaramazlık falan yapmadınız değil mi ?
"Şey aslında... " Ne demek Derya bu yoksa başka şeyler mi yaptınız ? Hey kızarman da ne demek oluyor Derya sana inanmıyorum ?...