Gitmeyecekmiş gibi umut verirler. Sonra da bıraktıkları izlerle yaralayıp giderler. Uğultular kulağımda sürekli, sanki yanımdaymışsın gibi ya da eski günleri özler gibi.
Bekliyor insan. Gelmeyeceğini bile bile bekliyor. Yoruluyor bir yerden sonra. Bunu anlatmaya da sayfalar yetmiyor, kelimeler kifayetsiz kalıyor.
İnsan sevdiğini ne kadar unutabilir? Sevdiğinden ne kadar uzaklaşabilir? Bedenen dünyanın öte başına da gitse ruhen sevdiğinin hep yanındadır. Buna da "unutamamak" denir.
Çocuklara söylenen yalan gibidir seviyorum diyenin gitmesi. Hep de böyle kalacaktır; sevenler hep gider, kalanlar hep üşür. Giden ruhu götürür, kalan yalnızlıktan üşür, sevgisizlikten üşür, hep üşür tir-tir titrer. Yinede üşüdüğünü kimselere belli etmez. Bir şeylerin düzeleceğine dair kendine söz verir. Unutabildiği kadar, ruhunun geri döndüğü kadar başarabilir.
Kendi ruhumuzla en son ne zaman muhabbet ettik? Ne zaman kendimize nasıl olduğumuzu sorduk? Ruhumuzun, kendini okşayanın peşinden gitmesi en doğal hakkıydı. Kendini nerde değerli hissederse oraya gidecekti. Değerinin bittiğini ne zaman fark ederse o zaman dönecekti kendi benliğine.
O zamana dek üşüyücektik...İnstagram ➡ onurcaglrr
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜL GÜZELİ
PoetryHerkesin içinde sakladığı, kimselere anlatamadığı ya da anlatmak istemediği duyguları vardır. Bir şekilde anlatarak bunlardan kurtulması gerekir. Başkası için değil kendisi için buna mecburdur. ..... Keyifli okumalar. (Yorumlar önemli)