~ Bölüm 1 ~

68 6 0
                                    

    Yüzüme vuran güneş ışığıyla güne bir kez daha lanet ettim. Bu gün okulun ilk günüydü ve ben yaz tatilinde geç kalkmaya alışmıştım gerçi bıraksanız 10 sene uyurumda neyse telefonumu elime aldım ve saate baktım 06:30. Niye alarmdan önce kalkmak zorundaydım ki şimdi tekrar uyumaya çalışsam uyuyamazdım sabahları uyandıktan sonrada uyuyamama gibide salakça bir takıntım var neyse diyip yumuşacık yatağımdan ayrıldım ve banyoya doğru adımladım soğuk bir duş alsam bu sersemliğim geçer diye umut ediyorum.

Yaklaşık yarım saat duştan sonra sudan ayrılabildim. Nedense sabahları duşa girdiğimde suyun altından çıkmak istemiyordum  heyneyse saatime baktım 07:10 50 dakika sonra zil çalacaktı okul evimize yakın olduğu için ve okul bizim olduğu için acele etmeme gerekte yoktu zaten bugün ilk gün. Saçlarımı taradım ve  üniformalarımı giydim, çok güzellerdi ikizim hazal ve ben tasarlamıştık. Babamın işleri yoğun olduğu için bu görevi biz üstlenmiştik her zamanki gibi. Saçlarımı yukarıdan at kuyruğu yaptım ayakkabılarımı giyip çantamı aldım ve odamdan çıktım.

Aşağıya indiğimde herkes masaya toplanmıştı. Babamla annemin yanağından öptüm ve hazal'ın yanındaki yerime oturdum, portakal suyumdan bir yudum aldımki o anda telefonuma bir mesaj geldi,

Gönderen : KARDEŞİM
Geldim ben güzellik hadi.

Gönderilen : KARDEŞİM
Tamam yakışıklım <3

Kahvaltımı hızlı hızlı yaptım hazalıda zorla kahvaltı masasından ayırdıktan sonra çıkartabildim kapıdan. Bu kızı kahvaltı masasından ayırmak kadar zor bir şey yoktu hayatımda. Arabaya doğru ilerlerken sigara içen burakla karşılaştık "Ağaç olmam için bekletiyordunuz herhalde kök salmaya başlamıştım meyvelerimi vericektim" diye isyan ederken sigarasını dudaklarının arasına aldı ve içine çekti dumanını dışarıya verirken hazalla ikimiz gözlerimizi devirdik hazal'ın bana aniden bakmasıyla ne yapmaya çalıştığını anlamıştım hemen ikimizde koşmaya başladık burak gülerken ön tarafa ilk önce giden her zamanki gibi ben olmuştum hazal "Üf ama yeter artık şansım bana götüyle gülüyo yemin ederim" diye isyan ederken ben kahkaha atıyordum. Hazal arkaya ben öne bindikten sonra burak sigarasını yere attı üstüne bastıp söndürdükten sonra arabaya bindi ve aniden gaza basmasıyla koltuğa yapışmamız bir oldu hazal "malmısın abi ya yavaş olsana insan var burda insan insan" derken göz devirdim ve ehliyet kemerimi taktım radyodanda istediğim müziği bulunca gülerek son ses verip şarkıya eşlik ettim.

Yaklaşık 15 dakika sonra okul yoluna girmiştik. Önümüzden doruğun arabası son ses gelirken gülümsedim neredeyse 2.5 aydır görüşemiyorduk ve çok özlemiştim normalde yanımdan hiç ayrılmazdı her yazda birlikte olurduk bu sene annesinin hastalığı yüzünden yazını yurt dışında geçirmek zorunda kalmıştı ve okullar kapandıktan 15 gün sonra Türkiye'den gitmişti muhtemelen kayla ve öyküyüde evden o aldı her zaman öyle olurdu çünkü burak benimle hazal'ı evden alırdı doruk ise kayla ile öyküyü evden alırdı iki arabayla arka arkaya son ses müzikle giriş yaptıktan sonra ikisininde aynı anda yanaşması bir oldu. Arabadan indiğimizde herkes bize bakıyordu 9. Sınıflar muhtemelen kim olduğumuzu bilmedikleri için garipsemişlerdi neyse bir kaç güne alışırlardı zaten. Koşarak doruğun yanına gittim ve sımsıkı sarıldım kokusunu bile özlemişim pislik çocuğun doruk "Yavaş kızım boynumu koparttın yaramamış sana bu tatil kilo almışsın" demesiyle karnına bir tane dirsek yemesi bir oldu "Yoromomoş sono bo totol kolo almoşson çok biliyosun sen kilo verdim ben bi kere salak şey" derken okul kapısına doğru yürümeye başladım, bizimkiler kahkaha atıyordu doruk "Şaka ettim kızım ya gel şuraya manken gibisin hala" dediğinde görmesede göz devirdim ve içeriye doğru gitmeye devam ettim. Arkamdan biri öküz gibi koşturarak sarılmasıyla kapıya yapışmam bir oldu tabii kimin olduğunu tahmin etmek çokta zor değil "Öküzmüsün lan sığır" dediğimde "aaaa deme öyle fıstıkım özlemedin mi yoksa beniii" dedi "Özlemedim" dediğimde kedi gözleriyle bana bakmaya başladı böyle olunca acınası durumda olduğunu biliyordu pislik kim olsa affederdi bal rengi gözleriyle çok tatlı oluyordu bide dudağını büzdü mü koşup sarılasınız gelirdi. Doruğa bakmamaya çalıştım kafamı nereye çevirdiysem gözlerimin önüne geçti sonunda pes ettim ve gözlerimi ona sabitledim hala tatlıyıdı pislik şey "Sana Nazım Hikmet kitaplarından alırım" dediğinde gözlerim parladı aslında kendimde alabilirdim ama başkasının hediye etmesini daha çok seviyordum heleki eski kitaplardansa neden bilmiyorum ama eski kitaplara karşı ayrı bir düşkünlüğüm vardı ve doruk bunu koz olarak kullanıyordu, koşup boynuna sarıldım o kadar günden sonra çok özlemiştim zaten o da bunu yapmamı bekliyormuş gibi kollarını bana sardı hemen. Beni dorukta burakta çok iyi tanıyorlardı nerde ne yapacağımı çok iyi bilirlerdi doruk aramıza sonradan katılsada buraktan tüm huylarımı öğrenmişti gerçi üç senedirde arkadaştık zaten, "Kızım sen ben yokken kilo değilde kas yapmışsın bence ölüyodum lan" dediğinde kıkırdadım "Sinir etme bundan sonra istersen" dediğimde "Aaa sinir kim ben kiiiim ne alemsin kız hayaaaal" dediğinde böyle konuşmasını dahi özlediğimi fark ettim omzuna vurdum ve bahçeye bizimkilerin yanına doğru yürümeye başladık. Bizimkiler her zamanki gibi banka oturmuştu tam bizde oturmuştuk ki beyaz Range Rover son ses müzikle okul bahçesine girdi ve yanaştı. Kimlerin geldiğini tahmin etmesi pek zorda değildi kuzenlerim can ve barıştı. Can bizden bir yaş büyüktü yani bu sene son senesiydi. Araban ilk önce barış ardındanda siyah gözlükleriyle can indi bu çocuk gerçekten karizmaydı ne giyse yakışıyordu hele ki o kaslı vücudu mükemmeldi teyzemi bir ara bi kere daha tebrik etmeliydim. İkiside yanımıza doğru gelirlerken her zamanki gibi kızların gözleri onların üstündeydi göz devirip önüme bakmaya devam ettim birazdan can ve barış'ın yapacağı şeyi çok iyi biliyordum. İkiside geldiler ve ilk benim daha sonra hazal'ın yanaklarından öptüler her zaman bunu yaparlardı can havalı şekilde gözlüklerini çıkartırken "Günaydın" dedi bizde günaydın dedik çapkınca yeni gelen kızlara bakıyordu her zamanki gibi barış gelip yanıma oturdu "Naber küçük" dediğinde dönüp güldüm başta ne yapacağımı anlamasada omzuna bi tane yumruk geçirdim doruk ve burak anırırlarken kızlar kahkaha atıyodu barışta bu sırada "Kızım sen bizden habersiz yazın spor salonuna falan mı gittin bu ne lan omzum göçtü yeminle" dediğinde bende kıkırdamaya başladım.

Ders zili çalmıştı şimdi her zamanki gibi hazal ile birlikte ilk önce öğrencileri toplayıp sonrada kürsüde yeni yıl ile ilgili klasik şeyler söyleyip İstiklal Marşı söyliyecektik, sonrada herkes serbestti bizim okulda okulun ilk günü diye bir şey yoktu yani vardı ama diğer okullar gibi hocalarla kaynaşma falan filan olmuyordu okulun ilk günü müdür ve yardımcısı okulda olurdu o kadar ders falan işlenmezdi hocalarda ilk gün gelmezlerdi buna hazalla ben karar vermiştik değişik olsun diye.

Hazal ile kürsüye çıkıp konuşmamızı yapıp İstiklal Marşını söylemiştik şimdide herkes serbestti.

Okulda iki saat falan durup öykünün ısrar etmesiyle pizza yemeye gelmiştik, şimdide siparişlerimizi bekliyorduk.

Pizzamı bitirip tuvalete gitmek için kalktım masadan tam köşeden dönecekken bi çocuk çarptı neredeyse yere düşecekken kolumdan birinin tutmasıyla düşmemi engelledi. Yemyeşil çakır gözleriyle bana bakan çocuğa baktım yanındada kahverengi gözlü bi çocuk vardı ikiside çok benziyorlardı ama saç stilleri farklıydı ve bana çarpan yeşil gözlü çocuk baya kaslıydı diğeride kaslıydı ama çakır gözlü çocuğun yanında sönük kalıyordu. Sinirle "Aval aval bakmaya devam edecekmisin özür dileyecekmisin?" Dediğinde bende sinirlenmiştim artiste bak ya bide emir veriyor ukala şey "Burada özür dilemesi gerek biri varsa o da sensin önüne bakmadan yürüyen ben değilim bay ego yığını" gözlerinden öfke fışkırıyordu adeta biraz tırssamda boyun eğmeyecektim "Hadi ya öyle mi" "Aynennn öyle bekliyorum" dediğimde gülmeye başlamıştı gülerken müthiş oluyordu gamzesi öp beni diyordu adeta "Herneyse ufaklık seninle uğraşacak vaktim yok hadi poyraz gidiyoruz abicim" dediğinde salakça düşüncelerimden sıyrıldım çakır gözlü çocuk önden yürümeye başlamıştı bile "Ufaklıkmış sensin ufaklık be küstah şey" dediğimde bir kahkaha daha patlattı Allah'ım şuan bu çocuğu öldürebilirim diye içimden düşünürken adının poyraz olduğunu öğrendiğim kahverengi gözlü çocukta bana bakıp çakır gözlü çocuğun arkasından gitmeye başlamıştı. Ayak bileğim biraz acıyordu azıcık topallayarak tuvalete gitmeyi başarmıştım ellerimi yıkayıp saçımı düzelttim ve tuvaletten çıktım.

Bizimkilerin yanına gittiğimde hepside sonunda diye homurdanmışlardı. Aman napayım isteyerek geç kalmadık ya diye düşünürken doruk "Kanka bir an tuvalete düştün sandım yardıma geliyordum" dediğinde sahte gülüş yapıp dediğini tekrarladım.


Sonunda eve gelebilmiştik bizim kızlar sağ olsun öyle yorgundum ki anlatamam bir an önce yumuşak yatağımla buluşup bir dahada ayrılmak istemiyordum ama maalesef sabah okul vardı, herneyse şimdi bunları düşünmek istemiyorum.

Üstümü değiştirip sarı civcivli pijamalarımı giydim ve yatağımın içine girdim, nedense aklıma bugünkü çakır gözlü çocuk takılmıştı gülüşü ve gamzeleri kusursuzdu ama bir o kadarda ego yığını biriydi neyse ne canım banane diyip kendimi uykunun kollarına teslim ettim.


Bölüm 2 sizlerleeeee umarım beğenirsiniz 🐣💓

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 22, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Düşman AşkıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin