BÖLÜM BİR

41 5 0
                                    

Elina sabah her zamanki gibi erkenden kalkmış, çimenler ve çiçeklerle kaplı bahçedeki masada kahvaltıyı hazır etmişti. Nikolai'nin tipik genç odası olan dağınık odasına geldi. Tahtadan olan sert kapıyı gıcırdı sesleri eşliğinde yavaşça açtı. Nikolai ilginç pozisyonlara girmiş hala uyuyordu. Parke zeminde terlik sesleri eşliğinde yürüyüp yatağına oturdu. Siyah yumuşak saçlarını okşayıp yanağından öptü. Bunun üzerine Nikolai uyanmaya başladı. "Hadi uyan Nikolai kahvaltı hazır." dedi Elina. Nikolai kollarını iki yana açtı. "Kokular gelmeye başladı." dedi gülerek ve doğruldu. Elina kahvaltı için aşağı inmiş, Nikolai'de elini yüzünü yıkayıp aşağı inmişti. Keyifli bir kahvaltı oluyordu, ta ki o ana dek. Aresto'nun askerleri bulundukları sokağa saldırı düzenledi. Tek tek evlere girip itaat etmeyenleri öldürüyorlardı. Silah ve çığlık sesleri ile bölünen kahvaltı'da bahçe kapısından dört asker içeri girdi. Silahlarını Nikolai ve Elina'ya doğrulttular. "Kral Aresto'ya itaat ediyor musunuz?!" dedi bir asker. Elina öne çıktı ve ağlamaklı sesi ile konuştu. "Lütfen bizi rahat bırakın." Silahların tümü Elina'ya çevrilmişti. Nikolai, Elina'nın önüne geçti. "Durun yapmayın n'olur." dedi korkmuştu. Elina'yı da kaybederse kimsesiz kalacaktı. Askeri biri Nikolai'nin kolundan tuttu ve kenara attı. Rütbeli asker beylik tabancasını çıkardı ve Elina'nın alnına dayadı. Yüzünde pis bir gülümseme vardı. Namluyu çektiğinde Nikolai için sanki dünya durmuş gibiydi. Yerden kalkıp Elina'nın yanına koştu. Diz çöktü ve Elina'nın kafasını dizlerine koydu. Gözyaşları bardaktan boşalırcasına akıyordu. "Hayır!! Haaayıır!" kafasını gökyüzüne kaldırdı. Bir kez daha "Hayır!" diye bağırdı. O sırada gökte şimşekler çakmaya başladı. Nikolai'nin gözleri mavi oldu ve gözlerinden ışık çıkmaya başladı. Ayağa kalktı ve askerlere döndü. Ne olduğunu anlamayan askerler önce gökyüzüne sonra Nikolai'ye korkuyla bakıyorlardı. Burnundan soluyan Nikolai kızgın bir suret ile askerlere bakıyordu. Elini göğe kaldırdı. Elindeki şimşekleri askerlerin üzerine çaktı. Askerler kül olmuştu. Bir süre daha bu şekilde kalan Nikolai. Arkasını döndü ve yere çöktü. Bu boktan ama mutlu hayatında tutunacak tek dalı olan Elina'yı da kaybetmişti. Bunu gören diğer askerler hemen bahçeye daldı. Nikolai onları da öldürdükten sonra tişörtünü çıkarttı. Elina'nın yaralı bölgesini sardı. Eve girip kazma kürek aldı ve bahçede güzel bir yeri kazmaya başladı. Kazarken gözyaşları toprağı suluyordu. Yeteri kadar kaldıktan sonra Elina'yı beyaz bir çarşaf ile sardı. Zarifçe onu kazdığı yere koyarken kendi kendine söyleniyordu. "Napıcam ben şimdi? Sende gittin napıcam?" Gözyaşları ve titrek sesi ile birkaç soru dökülmüştü. Mezardan bir hamle ile çıktı ve Elina'nın cansız bedenini birkaç dakika izledi. Ayrılık vakti gelmişti. Elina'nın üzerini kürek hamleleri ile toprakla doldurdu. Mezarı belirtmesi için etrafına taş döşedi ve bahçedeki çiçeklerin bazılarını koparıp mezarın önüne bıraktı. Dönüp dönüp mezara bakarken eve girdi. Yaptıkları onu şaşırmıştı fakat şu an düşündüğü tek şey Elina'ydı.

Cephedeki ŞafakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin