BÖLÜM ÜÇ

18 1 0
                                    

Aradan birkaç gün geçti. Nikolai merak içerisinde Dundalk veya ondan gelecek bir haber bekliyordu. Oturma odasında otururken eline bir kitap aldı. Kitabın sayfalarını bir bir okurken kapı çaldı. Heyecanla ayağa kalktı, kapıyı açtığında karşısındaki kişi Justice'di. Nikolai ondan yıllardır hoşlanıyor ve seviyordu. Fakat ne yazık ki yıllardır bunu içinde saklamıştı. Justice bir şey demeden biraz baktı. Bu sırada Justice elini salladı.
"Hey, buradayım." gülümsedi.
Nikolai kafasını iki yöne salladı ve güldü. "Ah, üzgünüm. İçeri gelsene?"
"Olur tabii."
Oturma odasındaki koltuklara oturduktan sonra biraz kısa bir sohbet geçti. Nikolai gülüyordu, mutluydu. Ta ki Justice o soruyu sorana kadar.
"Elina nerede?"
Nikolai bir duraksadı, alakasız biryere kitlendikten sonra ağzından zorla şu kelimeler döküldü.
"O öldü."
Bunu duyunca Justice neye uğradığını şaşırdı. Şaşkınlıkla "Ne?!" diye bağırdı. Çok ani olmuştu bu haberi öğrenmesi. Ağlamaya başladı ayağa kalktı. Odanın içinde bir o tarafa, bir bu tarafa yürümeye başladı.
"Nasıl Nikolai, nasıl?! Elina, Elina..."
Nikolai ayağa kalktı, yürümekte olan Justice'yi tutup onu sarmaladı. Çenesini kafasının üzerine koyduğunda gözlerinden birkaç damla yaş aktı. Fakat kendini sıkıyordu, birisi ağlıyorsa yanında güçlü durman gerekir. Justice'nin elinden tutup onu bahçeye çıkardı. Evin arkasındaki mezara gittiler. Justice diz çöktü. Elini toprağın üzerinde gezdirdi.

BİRKAÇ GÜN SONRA

Nikolai bahçede otururken evin içinden bir ışık çıktığını gördü. Akşam saatleriydi, merakla evin içine girerken bunun Dundalk olmasını umuyordu. Merak ve şüpheli adımlar ile içeri girdi.
"Merhaba Nikolai, umarım korkutmamışımdır."
"Ee hayır, hayır Dundalk korkutmadın. Neden bu kadar geciktin?"
"Üzgünüm Nikolai, yukarının işi bitmiyor." gülümsedi.
Nikolai anlamsız gözlerle ona bakıyordu. Bu cümleden birşey anlamadı fakat pekte umrunda değildi.
"Neyse, şimdi napacağız?"
"Eğitimine başlıyoruz Nikolai." gülümsüyordu hala. Beyaz bir ışık huzmesi çıktı. O kadar parlaktı ki, Nikolai'nin bakmaya gözleri yetmiyordu. Işık gittiğinde farklı bir yerde bulmuştu Nikolai kendisini.
"Hey, burasıda neresi? Az önce ne oldu?"
"Sakin ol Nikolai, az önce ışınlandın. Burası senin eğitimini göreceğin yer. "
Nikolai belli etmesede midesi biraz bulaşmıştı.
"Peki, ne zaman başlıyoruz?"
"Sabırsızlık kötü birşey Nikolai. Herşeyin bir zamanı var."
Bu sözler üzerine Nikolai sinirlendi. Fakat birşey demedi.
"Nerede yatacağım?"
"Ah, özrümü kabul et."
Dundalk eli ile kapılardan birini işaret etti. Nikolai kapıyı açtı, içeride bir yatak, bir dolap'tan başka birşey yoktu. Birşey demeden kapıyı kapattı. Kafasında milyon tane düşünce ile yatağa girdi.

Bu kulübe'den ışık çıkıyordu. Umudun ışığıydı bu, fedakarlığın, kahramanlığın, kahramanın ışığı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 04, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Cephedeki ŞafakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin