Emojilerin hikayesini bilir misiniz?
Her gün, acıyla uyanan bir kadın. Bedeninde ki damarların içinde akan zehir ile gözlerini açarken yeni bir karanlık güne, batan güneşin doğma hayallerini kurar. Ama onun güneşi, oğlunu kaybettiğinde çoktan batmıştır. Donmuş gözyaşları ile, zehirin kapladığı bedeniyle, yaşadığı her gün ölür.
Her saniye beyin nüfusuna yayılan zehir aklını alırken, farklı yüz ifadeleri ile uyanır günlerine. Gün ve gün olanları not alan hemşiresi, oğlunun fotoğraflarını birleştirerek bir video oluşturur.
Fakat kadın çoktan akli dengesini kaybetmiştir. Bazen gülerek, bazen ağlayarak, bazen kahkahalar, bazense giydiği beyaz elbisesiyle uyanır. Ama o gün, o videoyu izlediğinde. Morarmış yüzü, soğumuş elleri, ve bitkisel hayata giren beyini ile, gözlerini son kez kapar yıllar önce öldüğü hayatına...
---
Ah, Gözde! Hemen buraya gelmelisin.
Gözlerim duyduğum ses ile aralanırken çatmış olduğum kaşlarım ile olduğum yerde dikleştim.
Sonsuza denk, birlikte...
Duyduğum ses kulağıma yabancı gelmiyordu. Yataktan uzattığım ayaklarımın üzerinde durduğumda etrafımda bir tur attım. Tanrım, deliriyor muyum?
Lütfen, gitmeyin.
Ellerimi saçlarımın arasına geçirdiğimde aynı sesler kulaklarımın etrafında tur atıyordu. Nilay?
Kopan çığlık sesi ile gözlerimi kapattım ve olduğum yerde çömeldim. Hıçkırıklarımın ardından çıkan çığlık sesi başımı döndürürken bir ses daha döndü beynimde.
Gözde, yardım et!
Yüksek sesle bağırdıktan sonra tiz bir çığlık ile ellerimi yere vurdum ve gözyaşlarımın parkeyle buluşmasına izin verdim. Tiz çığlığı bastırmak istercesine aynı anda bende çığlık atıyordum. Gözlerim kapalı, kulaklarım kapalı her şeyi bastırmak istercesine bağırıyordum adeta.
Gözlerimi aralarken kapımın önündeki gölgeyle gözlerimi sıkıca kapadım. Çığlıklarım sessizliğe dönüşürken ses hala oradan oraya kıvrılıyordu. Beynime işkence eden çığlık sesleri dizginleşirken yorgun gözlerle bakındım etrafımda. Ya çıldırmıştım, ya da birileri benimle çok fena oyun oynuyordu!
"Gözde, neler oluyor?" Deniz koşar adımlar ile kapıyı tamamen açtığında yaşlanmış gözlerim ile ona baktım. "Deliriyorum." deyip yalan bir gülümseme yolladığımda oda hemen önümde çömelmişti.
"Sadece her şey üst üste geldi. Dışarı çıkmak ister misin?" Başımla onayladım. "Sen Yağmurlar ile ilgilen. Biraz yalnız kalmak istiyorum." Üstelemeyince ince hırkamı üzerime giydim ve koşar adımlar ile evden çıktım. Çiselenmeye başlayan yağmur ile adımlarımı hızlandırdım. Salık bıraktığım saçlarım geride savrulurken özgürlüğe koşarcasına hızlandım. Yağmur damlaları ile karışan göz yaşlarım bedenimden firar ediyordu.
Nilay, dışladığımız, sevmediğimiz fakat gülücükleri ile etrafı aydınlatacak kadar enerji dolu bir kız. Gül'ün kardeşi...
Sabah duyduğum, çığlıklar ile uyandıran o ses Nilay'ındı. Adım kadar emindim. Ona olan vicdan azabım her saniye etkisini daha çok gösteriyordu.
Etrafıma bakındığımda yağmurdan kaçan. Kitapları ile yağmurdan korunmak için başına kitap tutan bir çok insan vardı. Ben kaçmıyordum. Artık hiçbir şeyden kaçamayacak kadar yorgun düşmüştüm. Hayatın gerçekleri eğer bunlarsa, bırakın adaleti. Kendinize güvenmenizin dahi bir anlamı yoktur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cinayet #Wattys2016
Mystery / ThrillerAdalet, hayatı boyunca hiç görmediği bu kavramı, bir kaç dakikada yaptığı hata ile öğrenen Gözde. Bu adalet denen kavramın dengelerini, yalanlar ile değiştirir. Beş arkadaş. Gözde, Yağmur, Gül, Deniz ve Bora. Parti ardından sarhoş bir halde arabaya...