16. Bölüm

121 12 25
                                    

Multimedia: Yağız ve Alya
Tuğçe ve Emir

Yağız'dan ayrılıp eve giderken bile içim içime sığmıyordu. Kıpır kıpırdım şuanda. Etrafa gülücükler saçıyordum. Kapının önüne geldiğimde Çantamdan anahtarımı çıkarıp kapıyı açtım. İçeri girdiğim anda karşımda ellerini beline koymuş ,hesap soracak bir modda duran Tuğçe'yle karşılaştım.

"Neredeydin sen?"

Sesi kızgındı ama ben bunu böyle bir durumda takar mıydım? Tabiki de hayır. Elimdeki anahtarı çantama koyup Tuğçe'ye baktım.

"Ne bu halin Alya? Geldiğinden beri ağzın kapanmadı gülmekten?"

Evet şuan öyle göründüğümün farkındayım. Böyle bir durumda etrafa gülücük saçmazsam ne zaman saçacağım ki?

"Seviyorum Tuğçe seviyorum"

diyerek gidip Tuğçe'nin iki yanağına da öpücük kondurdum. Dans ediyordum mutluluktan. Tuğçe'nin biraz önceki çatılan kaşları düzelmişti. Halime gülmeye başlamıştı. 'Deli kız' diyerek söyleniyordu bana. Evet deli bir kızdım ama Yağız'a deliydim. Onun için deliriyorum.
Dans ederek oturma odasına geçtim. Tuğçe'de peşimden geldi. Tekli koltuğa oturdu. Ben oturmayıp kendi çapımda sevinmeme devam ediyordum.

"Biz Yağızla...."

durdum Tuğçe'ye söylemek için ama sırf merakından çatlasın diye parça parça heyecan yapa yapa söyleyecektim.

"Eeee siz Yağızla?"

Amacıma da şimdiden ulaşıyordum. Tuğçe daha ilk hamlede heyecandan yerinde duramıyordu. Onun bu haline güldüm. Onu daha da merak ettirmek için söylemeyip derin derin nefes alıyordum.

"Alya! Çatlatmasana insanı! Söyle çabuk!"

Eline aldığı yastığı kafama tam isabet ettirmişti. Yediğim yastıkla bir iki adım sendeleyerek kahkaha atmaya başladım. Bende bir yastık alıp Tuğçe'nin tam kafasına fırlattım.

"Biz Yağızla sevgiliyiz!"

diyerek bağırdım yastığı fırlattıktan sonra. Tuğçe'de eline aldığı yastığı bana attıktan sonra bir çığlık atıp üstüme gelip atladı.

"Ne! Ne dedin sen!"

Şuan ben altta Tuğçe üstümde yere düşmüştük ve kulaklarım cidden büyük bir derecede hasar
almıştı. İkimizde kahkahalarla gülüyorduk. Tuğçe hazır üstümdeyken fırsattan istifade edip beni gıdaklamaya başlamıştı. Çocuk gibiydik. Tuğçe gibi bir arkadaşınız varsa, bu hayatta sizden şanslısı yoktu. Yeri geliyor bir çocuk yeri geliyor bir olgun insan oluyordum onunla.

Nefes nefese kalmıştım gıdıklanmanın ardından. Tuğçe'de üstümden kalkmıştı. Yorularak kendini koltuğa atıp yayılmıştı. Bense yerde kalkıp üstümü başımı düzeltmiştim. Saçlarım hep bozulmuştu. Bende kendimi koltuğa attım.

"Anlat bakim neler oldu?"

*******
Tuğçe'ye herşeyi anlattıktan sonra aklıma gelen şeyi Tuğçe'ye söyledim.

"Tuğçe? Bu akşam yemeğe Yağız ve Emir'i çağıracağız"

Dediğim şeyle Tuğçe başını yasladığı yerden hızla kaldırıp yumduğu gözlerini açarak

"Olmaz!"

diye itiraz etti. Bu tepkisine şaşırmıştım. Neden böyle yaptığına bir anlam veremiyordum.

Kalbim Sana EmanetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin