4

32 4 0
                                    

Anıl'ın gözü evimin balkonuna kaydığında bende ne olduğuna bakmak için döndüm.Bizim kızlar gözlerini bize dikmiş imalı imalı bakıyorlardı.Gözlerimi büyüterek bakışlarına cevap verdiğimde ikisi de içeri girdi.
    Bende Anıl'a bakmamaya özen göstererek kapıya yürüdüm.Merdivenleri birer birer çıkarken yine bizim kızların engeline uğradım.
    "Ne?" deyip dik dik baktım.

     Kahvaltı boyunca sürekli Anıl ile ilgili imalarda bulundular. Ben ise bu imalara göz devirmekle yetindim.
                                                                          Koca 1haftayı geride bırakmıştık.
Bu  bir hafta boyunca sadece 2 kere yaz okuluna gitmiş.Kalan tüm vakitleri eğlenmeye harcamıştık.
Zaten yaz okulu sadece bir ay sürecekti.Kalan bir buçuk ay bizimdi.Sonraki 15 gün ise benim için zehir olacaktı.Annemin evinde ölü bir şekilde yaşıyor olacaktım.
       Bugün Gamze'nin arkadaşları bizi   sakin bir yere götüreceklerini söylemişlerdi.Kapıya indiğimde beni bekleyen Gamze ve Elif'e gülümsedim.Elif haftanın 3 günü bile olsa yaz okuluna gitmekten şikayetçiydi.Çoğu zaman derslere girmiyordu.Bugün ders olmadığı için bir tık daha neşeliydi.Gamze'nin arkadaşı -aynı zamanda platoniği- Batuhan bize gideceğimiz yerin konumunu attı.Vardığımızda 6-7 kişilik bir grubun uçurum gibi olan tepede kendilerince eğlendiğini gördük.Biz arabadan iner inmez Batu bizi karşıladı ve arkadaşları ile tanıştırdı.Grubun en arka kısmında bize doğru bakan Anıl'ı farkettim.Onun burada ne işi vardı? Ayaküstü yapılan ufak sohbetin ardından eğlenmek için uçuruma benzeyen yükseklikten atlamak gibi saçma bir fikir öne sürüldü ve uygulamaya konuldu.Bende onları izlemek için tepenin kenarındaki gruba yaklaştım.İlk atlayan Batu oldu ve onun peşinden Gamze atladı.Gamze'nin cesareti beni hayrete düşürdü.Ardından Elif'in de atlaması ile ikinci bir şok yaşadım.      Sırayla herkes atlamışken Anıl ve ben kaldık.Anıl atlamaya hazırlanıyordu.Tişörtünü çıkarıp toprağa fırlattı.O sırada bizim kızlar beni ikna etmeye çalışıyorlardı.Oradan atmalamak gibi bir delilik yapmaya hiç niyetim yoktu.Anıl tam atlayacakken elimi tutup beni de kendiyle çekti.Yüksekçe bir çığlık attım. Herşey saniyeler içerisinde olup biterken ben hafiflediğimi hissettim.Tamamıyla suyun içine girdiğimde bir el beni hızlıca kavradı ve yüzeye çıkardı.Yaklaşık 20 saniye boyunca kendime gelmeye ve gözlerimi açmaya çalıştım.Elin sahibinin Anıl olduğunu gördüğümde göğsünü itikledim. ''Delirdin mi sen?'' diye bağırırken bir yandan da hızlı nefesler alıp veriyordum."Ölebilirdik.Ya kafamız taşa çarpsaydı?Beni öldürmek mi istiyorsun? Yaptığın şeyin ne kadar tehlikeli olduğunu bilmiyor musun ?Aklımı yiti-"
    Cümlemi tamamlayamadan Anıl iki parmağıyla ağzımı kapattı.Tuz tadı dudaklarımı yakıyordu.Ben ikinci bir şok yaşarken eğilip kulağıma fısıldadı "Ama ölmedik.Şimdi biraz sakin ol."
Arkadan abarttığıma dair tepkiler gelirken Batu yanımıza geldi."Alaska, Anıl seni tehlikeye atacak bir şey yapmaz.O işini bilir.O yüzden biraz sakin olsan..." dedi.Sonra Anıl'ın omzuna bir yumruk atıp eğlencesine geri döndü.
       Kalabalıktan uzak olan bir köşeye yerleşip üzerimdeki kıyafetlerin kurumasını bekledim.Bizim kızlarda gruba eşlik edip alkol içiyorlardı.Alkol kullanmıyordum.Hiç içmedim ve içmeyi de düşünmüyorum.Bana zarar verecek şeylerden kaçınırım hep.Ama şuan öyle bir hale gelmişiz ki alkol ya da sigara içmeyen adamlarla dalga geçiyoruz.Bu çok saçma.Kitaplarda hep görürüz has erkek sigara içerken abarta abarta anlatımları...En büyük saçmalık bu işte.Kim sevdiği adamın onu yavaş yavaş zehirleyecek bir şeyi içmesini isterki?
     Anıl yanıma oturunca düşüncelerimden sıyrıldım.
  "Sen neden katılmıyorsun?"diye sordu.Omuz silktim.
   "Bilmem. Canım istemiyor."dedim.
   "Sen neden geldin?"
   "Hmm...Bir düşüneyim..." "Burada yakın bir arkadaşım yok.Pek yakın olmayan bir arkadaşımın zoruyla buraya geldim ve o da şuan kendinde değil."dedi kalabalıkta dans eden çocuğu göstererek.Gülümsedim.
  "Batu ile arkadaş değil misin?"
  "Pek sayılmaz.Yani arada bir buluşuruz." diye cevapladı.Sonra derinden bir nefes alıp bıraktı.
  "Bugün yaptığım şey...Yani ben eğlenirsin diye düşünmüştüm."dedi ve saçını karıştırdı.Açıkçası eğlenmiştim.Ama bunu söylemeye niyetim yoktu.Birazcık vicdan azabı çekmesi eğlenceli olabilirdi.
     "Beni korkuttu.Yapmaman gerekirdi." dedim gülümsememi bastırarak.
   "Bu aralar yapmamam gereken şeyleri yapmayı adet edindim zaten." diye mırıldandı.
  " Neymiş o yapmaman gereken şeyler?" diye sorduğumda
   "Sen az önce dediğimi duydum mu?"dedi şaşırarak.Evet anlamında başımı salladım.
    "Ne kulak varmış be?"
    "Efendim?"diye abartılı bir tepki verdim.
    " Az önceki fısıltımı duydun ama bunu duymadın öyle mi?"dedi tepkime inanmayarak.İkimizde güldük.Yine ufak bir sessizlikte sonra konuşan o oldu.
     "Affetmen için sana bir dondurma ısmarlayabilirim.Hemde kahveli.Hı?"
    Bir dakika!?Bir dakika!?Kahveli dondurma sevdiğimi aklında mı tutmuştu?!
      Üstelemedim.'Olur' dedim ve omuz silktim.İçimde bir taraflarda sevinç çığlıkları yankılanıyordu.Ne'li dondurma sevdiğime dikkat etmişti demek.Ya da bir haftadır sürekli aynı dondurmayı yediğimden artık ezberlemişti.Aklıma bu düşünce gelince çığlıklar yerini hayal kırıklığına bıraktı.

    

Kahveli DondurmamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin