2

49 8 3
                                    


         Gün boyu kendimize okul aramıştık

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

         Gün boyu kendimize okul aramıştık. Nihayetinde bir tane bulup kaydolduk. Evime çok uzak değildi ve bu da işimi kolaylaştırıyordu. Güneş batarken evimin kapısına varmıştık. Kadir Amca'nın işi neredeyse bitmişti. Bugün, sahile bakan yerlerdeki masaları yerleştirmemişti ve masalar üst üste dizili vaziyette duruyordu. Kadir Amca ortalarda yoktu. Oğlu ise orada oturmuş elindeki kutu kolayı yudumluyordu. Ayaklanıp bize doğru geldiğini fark ettiğimizde durduk.                                  
"N'aber Anıl? İşler bitmiş, bakıyorum.''deyip el sallayan Gamze'yi Anıl başıyla onayladı.                      

"İyi. Şey...'' duraksadı. "Bugün için kusura bakma. Her sene olduğu gibi bu sene de depresifim." dedi ve içten bir şekilde gülümsedi.                                                                                                                ''Ne kusuru be, sorun değil. Alıştık her yıl bu haline.'' deyip çocuğun omzuna vurdu Gamze. Ben şaşkınlıkla bakarken çocuk da eş zamanlı olarak bana bakıp güldü. Gülümseyişi güzeldi. İnsanın kalp atışlarını hızlandıracak kadar güzel. Hayır yani o kadar da değil tabii.

Kimi kandırıyorsun, Alaska?

Kendimi bile kandıramıyordum.

Gamze'nin beni yanıtlamasını bekliyordum. Anlamış olacak ki hızla yanıtladı.

  ''Anıl benim Arkadaşım. Ortak bir arkadaş sayesinde tanıştık.'' diye beni yanıtladı.

Çocuk elini sıkmam için bana uzatırken sersem halimden kurtulup bende elimi uzattım ve ''Alaska'' demekle yetindim. Soğuk parmaklarının ateş gibi yakan ellerime dokunuşu, içimin ürpermesine neden olmuştu. Bir yandan ferahlamamı sağlıyordu serin teni. İnce parmaklarının üzerinde dolaşan gözlerimi büyük gözlerine çevirdiğimde bir an nefes almakta zorlandığımı fark ettim. Gülümsüyordu. Ne güzel gülümsüyordu o öyle! Dudaklarını araladığında ellerimizi ayırdım. ''Sonra görüşürüz.'' deyip yanımızdan uzaklaştı.

      Eve girer girmez kendimizi terasa attık.''Kahve?'' diye kısaca sorduğum soruyu Gamze başıyla onayladı.

Ama önce üzerimdekilerden kurtulmalıydım. Odama yönelip valizden çıkardığım bol bir pijama ve eski bir göbek hizasında tişörtü giydim. Daha sonra mutfağa girip en sevdiğim şey olan kahveyi makineye yerleştirip oluşunu izledim. Kahveyi çok seviyordum. Çünkü huzur kelimesini yaşamamı sağlayan tek şeydi. Kahve içtiğim anda keyiflenebilirdim. Bir tek kahveye değil onun aromasını veren her şeye aşıktım. Kahveli şeker, kahveli çikolata, kahveli dondurma, kahve, kahve, kahve...

  Terasta yerlerimizi aldıktan sonra derin bir sohbete daldık. Konunun nasıl ilerlediğini anlamadan bir anda Anıl'a geldiğini fark ettim. Dondurmacı çocuk hakkında epey meraklanmıştım.Onun hakkında geçen bir laftan sonra Gamze'nin sözünü kesip ''Anıl ile nasıl tanıştınız?'' diye sordum. Gözlerini kısarak sanki düşünür gibi bir müddet bekledi.

''Şey...Anıl ile sanırsam 3 yıl önce filan tanıştık.Dedim ya ortak bir arkadaş sayesinde tanıştım.''

''Çok mu samimisiniz?''

''Yok ya o kadar samimi değiliz. İşte böyle gördüğümüz yerde konuşuruz.''

''Peki nasıl birisi?''Diye sorularımı sıralamaya devam ettiğimde imalı bakışlarıyla karşılaştım.

''Şşşt... Sen hayırdır ya? Niye bu kadar merak ettin bu çocuğu?'' derken beni dürtükleyip güldü.

Gözlerimi devirme isteğimi bastırırken konuştum.

''Ne merakı ya? Laf olsun diye işte. Tamam be, bir şey sormuyorum.'' derken omuz silktim. Uzun sürmeyen bir sessizlikten sonra "Onu çok tanımıyorum. Fazla ortamlara girmez. Kendi arkadaşları var, bir grup. Onlarla takılır genelde. Çok eğlendiklerini söylüyorlar. Aslında utangaç bir tipmiş yani sadece samimi olduğu kişilerle öyle. Hakkında söylenilen kadar biliyorum.'' diyen Gamze'ye baktım.

''Ne söyleniyormuş hakkında?'' diye sorarak dibe çöktüğümün farkındaydım. Gamze yine o imalı bakışı attı ve kıkırdadı.

''Kızma ama sen fena kaptırmışın kendini.'' deyip dürtükledi. Eline vurdum.

''Saçmaladın ama. Daha 1 gün oldu göreli.'' dedim.Hayır yani ne olmuş merak ettiysem.

''Ama söyleyeyim o öyle önüne gelen her kızla çıkan bir tip değil. Yani kızlar için delirmiyor. Zaten takıldığı çoğu arkadaşı erkek.'' dedi.

''Neden? Kötü çocuk ya da Ağır ağabey filan mı?''

''Yok be utangaç işte.Kahkahalarını bile  genelde kankalarına saklıyor. Ayrıca, kötü çocuklar, kızlarla takılır." deyip güldü. Oysa yanımızda bugün gülmüştü birkaç kere.

''Birkaç kız arkadaşını duymuştum. Uzun sürmemiş. Lolita ve tiki kızlarla da arası pek olmazmış.''

''Eh be kızım! Sen de iyiki pek bir şey bilmiyorum dedin. T.C'sini de söyle bari.''dedim.

Gülüp omuz silkti.

***

Gamze'yi uğurladıktan sonra rutin işlerimi halledip televizyonun başına geçtim. Telefonun çalışını duyunca ayaklanıp banyoya gittim. Duş aldığım için orada unutmuştum. Annem yazısını görünce açtım.

''Efendim anne?''

''Kızım! Nasılsın yavrum? Yerleştin mi?Güzel mi evin? Okula kayd-''

''Anne! Yavaş ol. Yetişemiyorum.''

''N'apayım kızım? Endişeleniyorum annen olarak.''dedi. Annen kelimesini vurguayarak söylemişti.

''Tamam. Tamam. Yerleştim. İyiyim. Ev gayet güzel. Okula da kaydoldum.''

''İyi, iyi.Bekle baban telefonu istiyor.''

''Anneee...O adam benim babam değil. Baban deyip durma.'' diye fısıldadım. Fakat geç kalmıştım. Telefon çoktan o herifin elindeydi. Dediğimi duymuş olacak ki vurgulayarak

''Kızım''diye seslendi pislik Ünal. Elimi yumruk yapıp sıktım. Gözlerim dolmaya başlamıştı bile. Bana yaptığı onca sözlü tacizden sonra hala iyi duruyordum.

''Efendim Ünal abi?'' Bam! Bakalım, abi dediğimi duyunca suratın ne renk olacak, Ünal Kozan?!

''Özledik bile seni. Bir gün anneni de alıp ziyaretine gelmeyi planlıyorum.'' dedi.

Aman sakın geç kalma. Huzurum da kaçmak için seni bekliyordu. Şerefsiz burada da huzurumu kaçıracaktı!

''Berke ile konuşmak istiyorum. Telefonu ona verir misin?'' dedim. Berke, Ünal'ın oğlu, benim ise üvey kardeşimdi. Ama Ünal'dan ne kadar nefret ediyorsam onu o kadar çok seviyordum.

''Peki kızım.Seni seviyorum.'' dedi. Sapık, pislik! Onun 'seni seviyorum' kelimesinin altında birçok şey gizliydi. Kaçışımın en büyük sebebiydi Ünal Kozan. Bu zamana kadar neden mi onu anneme söylemedim? Çünkü annem onu seviyordu. Onu hayal kırıklığına uğratmak istemiyordum. Bunu söylemek benim için zordu. Sadece onu sevmediğimi biliyordu. Fiziksel bir tacizi yoktu. Henüz.

Kahveli DondurmamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin