"Özür dilerim. Özür dilerim. Özür dilerim. Yaşayamadığın hayatın için. Gidemediğin okul için. Patronu olamadığın işin için. Lanet girsin. Eğer yukarıdaysan gerçekten özür dilerim, beni duyuyorsan. Ben... Benim kafamda birileri var. En azından vardı. Gittiler. Ama onları şimdikinde tercih ediyorum. Kahretsin. Beni lütfen duyuyor ol. Çünkü beni artık kimse duymuyor.. Bağırdığımda bile. "
Kendi kendime konuşuyordum. Kahretsin önceden en azından içimde olanlarla düşünce yoluyla konuşunca kimse deli olduğumu fark etmiyordu.
Ama şimdi sırf Karekter duymasın diye bağırıyordum.
1 hafta olmuştu. 1 hafta. Benim ise yaptığım tek eylem Kırmızılı Kız'ın cenazesine gitmek olmuştu. Polis araştırmıyordu. Kızın kimliği bile yoktu. Resmi yokluğuna bir de bedensel ve varsa ruhsal yokluğu eklenmişti. Ailesi de önemsemiyordu. Kız 8 kardeşin en küçüğüydü. Belki de hiç istenmemişti, bisikleti büyük kardeşlerinden kalmaydı. Ama elbisesi ben çarpana kadar kirlenmemişti. Belki ailesi ona o gün ilk kez bir şey almıştı ve ben o mutluluğun içine etmiştim.
...
1 ay sonra Kara Uçurum'a tekrar gittim. Belli bir duraktan sonra otobüs durduğu için yürüdüm. Yaklaşık 4 saatimi almıştı. Vardığımda hava karanlıktı. Ben de belki uyurken düşer de ölürüm diye uçuruma 1 metre kadar uzakta uyudum.
Uyanmıştım. Ama neden? Ben buraya düşmek için yatmıştım. Dünya'nın bana bir garezi olduğu kesindi. İntihar edemiyecek kadar korkaktım. Hissetmeden ölmek istiyordum. Çünkü hergün hissettiğim birşeydi ölüm. Bunun için ölürken bilincimin kapalı olması gerekiyordu. Ama bir gün olacaktı. Yakındı. Hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH 2
Short StoryUçurumun kenarında beklerlen sigaramdan bir nefes daha aldım ve küçük bisikletli kızı düşündüm. Üzgündüm ama bu yeterli değildi. Okuduğum bir kitap beni nasıl bu kadar etkileyebilmişti ki? Saçmaydı. Çok saçma.