Hissettiğim tek şey hissizlikti. Plakası anlamsız olan bir otobüsteydim. Son durak neresiydi bilmiyordum. Umursamıyordum. Kaçıncı duraktaydım bilmiyordum. Kaç durak sonra sona geleceğimi bilmiyordum.
Normalde bilmediğim şeylerden korkarken bu bilinmez bana huzur veriyordu. Ben bilinmezimle mutluydum. Elimdeki kanla mutluydum. Çünkü o kan yanıma bi masum eklemişti. Kafamda değildi. Yanımdaydı. Yalnız kalınca usulca kırmızı elbisesiyle yanıma ilişiyordu. Sanki hiç olmamış, doğmamış kız kardeşim veya çocuğum gibiydi. Neyim olduğunu bilmiyordum. Adının Nisa olduğunu söylemişti.
Sırf onunla konuşabilmek için yalnız kalmak istiyordum. Yalnız kalınca da bana Karekter'i dinlememek gerektiğini söylüyordu. Beni sakinleştirmek istiyordu. Bazen onun metaforik meleğim olduğunu düşünüyordum. Melek kadar temiz ve saftı. Hayatını aldığım için bana kızmıyordu. Sanki o hayatta hiç mutlu değil gibiydi. Bana Sen beni kurtardın diyordu. Belki de beni rahatlatmak bu sayede de benim kontrolden çıkmamamı sağlamaya çalışıyordu, bilmiyorum.
Ama ben o kadar iyi bir şeyi haketmemiştim. Olmamalıydı. Daha iyi birinin yanında olmalıydı.
Günler geçerken daha da mutlu oluyordum. Başkalarının günah diyebileceği şeyler yapıyordum. Ama bu bana huzur veriyordu. Ve bu Nisa'yı korkutuyordu. O korkunca ben de korkuyordum.
Sonumun nasıl olacağını kestiremiyordum. Bir ergen gibi öylesine bir kitabın etkisinde kalmıştım. Ve hayatımı ona göre yaşamaya çalışmıştım. Fakat bu denemeler benim üzerime olmuyor, emanet duruyordu. Kitap gibi değildim. O bir masumu öldürdüğünde pişman olmamış, daha da mutlu olmuştu. Ben o kadar kitap değilmişim demek ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH 2
Short StoryUçurumun kenarında beklerlen sigaramdan bir nefes daha aldım ve küçük bisikletli kızı düşündüm. Üzgündüm ama bu yeterli değildi. Okuduğum bir kitap beni nasıl bu kadar etkileyebilmişti ki? Saçmaydı. Çok saçma.