Sirius derin bir nefes aldı. Onu, ondan iyi tanıdığından adı kadar emindi.
Ne var ki, bir anda heyecanlanmıştı. Zihnindeki milyon tane düşünceyi, becerip de bir cümle haline bile getirememişti.
Yine de, belki de ilk defa böyle bir şans elde etmişken, bu şansı kaybetmeye niyeti yoktu.
"Sen, diğer herkesten farklısın." Diye söze başladı.
Amberly ise, neredeyse nefesini tutmuş dinliyordu onu.
İçten içe, kendisini tanıdığına şahit olmak istiyordu. Onu, kesin bir güvenle ve şüphesiz sevmek istiyordu.
Sevdiği ve sevildiği kişinin kendisini tanımasını istiyordu.
"Sen aynı zamanda çok güçlü iken, diğer taraftan çok ufak ayrıntıların farkında olduğun için, içten içe kırılgansın da. İnsanlardan çabuk soğumazsın ve aranız bozulmasın diye yeri geldiğinde gururunu bile hiçe sayarsın ama bir kere soğudun mu, sesini bile duymak istemezsin."
Amberly, bunların kelimesi kelimesine doğru olduğunu biliyordu ve asla şikayetçi değildi.
"Sen, onca kötü şeyin içinde bir umut gibi açan çiçeksin. O kadar kötülüğün içindeki iyiliksin. Hayvanları çok seversin. Çocuklarla aran iyidir. Dünyadaki her güzelliği seversin. Kötü olanlara ise hep bir şans verirsin. Herkesin bir şansa ihtiyacı olduğunu düşünürsün."
Durdu ve Amberly'ye baktı.
Amberly duygulanmıştı. Gülümsedi. Sirius ise devam etti.
"Merhametlisin bir kere. Sürekli iyimser düşünürsün ama gerçeklerin de farkındasın. Zekisin, çalışkan ve azimlisin de. Başarılısın ve kafana koyduğunu yapıyorsun. İnatçısın da biraz." Dedi.
Bunları söylerken keyifle gülümsemişti.
"Çiçekleri ve doğaya da aşıksın. İyi bir dost ve sırdaşsın. Saçlarını fazla uzatmayı sevmezsin. Kıyafetlerin, hep diğer kızlardan farklı olmuştur. Daha neşeli, daha garip ve bilirsin, kimseyi umursamayan. Sen busun işte. Özgürsün. Bazı kişileri umursamamakta çok iyisin."
Devam etti.
"Hayallerin de en az senin kadar garip."
Amberly kaşlarını çattı.
"Bu kötü bir şey mi?"
"Dalga geçiyorsun. Sen, ünlü olmak, Sihir Başkanı olmak ya da zengin olmak gibi dünyevi şeyler düşlemezsin. Gelecekte sevdiklerinde birlikte, mutlu ve huzurlu olmayı dilersin." Dedi hayranlık dolu bakışlarla.
Amberly biraz mahcup olmuştu. Kıpkırmızı olmak mı? Asla. Asla utangaç olmamıştı. Yine de, bu kadar iltifata karşın, biraz mahcup olmuştu.
"Safkansın. Başarılısın. Yine de, kibirli değilsin. Güzelsin ama kendini beğenmiş değilsin." Dedi Sirius.
"Abartma sen de." Dedi Amberly bakışlarını kaçırarak.
Sirius şaşkınlıktan donmuş kalmıştı.
"Ne demek abartma? Abartma değil bu. Gördüğüm en güzel kızsın." Dedi içtenlikle. "Her iki yönden de."
Amberly onun gözlerine baktı.
Tam Sirius devam edecekken onu susturdu.
"Bu kadar yeter. Beni, benden iyi tanıyorsun. Kabul, sen kazandın. " dedi birden bire.
Sirius'un gözleri koskocaman oldu.
"Yani-?" Diye soracakken Amberly onu lafını kesti.
"O kadar kolay değil!" Dedi.
Sirius sinirlenmişti. "Ne?" Diye sordu. "Ne dedin sen?" Yine de sesi hâlâ kibardı.
"Bu haksızlık. Tüm gün boyunca resmen sana işkence ettim. Bu adil değil! Bırak, ben de sana seni anlatayım. Hâlâ fikrin değişmezse, o zaman ikimiz için bir şeyler değişmiş olur." Dedi gülümseyerek.
Başka şansı olmadığını anlayan Sirius bir of çekti.
"Bu ne kadar uzun sürer?" Diye sordu çaresizlikle.
"Anlatacağım kişi sensin, Sirius. Bu yıllarımı alabilir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Correct Answers |Blacerald
Short Story-beni tanımıyorsun sirius -seni senden iyi tanıyorum amber ❁ -zeynep