James, Parlemento Binası'na ulaştığında fikirlerini bir kez daha aklından geçirdi. Günlerden Cumartesi idi. Bu durumlardan çıkarabileceği bazı durumlar vardı fakat bunları korktuğu için diline getiremiyordu. Aklından tekrar uçup gidiyordu. Beşinci kata ulaştığında yerlerde ki kanın gitmediği hizmetçi kadının kendisinden iki dakika sonra kapıda belirdiğini görünce onu durdurdu. James, belki de buradan bir şeyler çıkarabilirdi. Biraz ortalığı dolaşınca arka tarafta bir bıçağın hemen yanında bir kağıt parçası gördü. Kağıt parçası, önemsizce ve aceleyle yazılmış gibiydi çünkü içerisine bakınca yazının berbat derecede kötü olduğunu gördü. James bu yazıyı ilk başta "James Wonderwood Merhaba" diye cinayet yerinde ki gördüğü yazıyla karşılaştırmaya karar verdi. Hatırladığı şey ise "M" harfinin aynı eğik çizgi ile yazıldığını, bu yazının aynı kişiye ait olabileceğini düşündü. Ardı arkası kesilmeyen sessiz düşünceyi hizmetçi hanım bozdu. "Bayım, izin verirseniz patronumun dediği işi yapayım, birazdan başka bir işe çağırabilirler." James bu sözü duyunca hafif sarsıldı. Ardından arkasını döndü ve kağıt parçasını cebine koydu. O da ne! Cep saatinin hemen yanında başka bir kağıt daha vardı. Kağıtları karşılaştırdı. Bıçağın yanında bulduğu kağıtta "James beni bir nefes gibi gör." yazılıydı. Cep saatinin yanından çıkardığı notta ise "Bu kağıt burada olduğuna göre, seni öldürmek fazla zor olmamalı Sayın James Wonderwood"...
Hizmetçi kadın, James' in gözlerinde ki işareti görünce işine koyuldu. James Hızlı adımlarla Parlemento Binası' ndan ayrıldı. Evine doğru yola koyuldu ve her zaman ki derin düşüncelerine daldı... Bu cinayetlere teşebbüs eden kişi kendisiyle oyun oynuyor ve hiç bir açık vermiyordu. Nereden darbe alacağını ve nerelere bakacağını da bilemiyordu. Karamsarlık içini sarmıştı. Cep saatini çıkardı ve saniyenin hareket etmediğini gördü. Bir an olduğu yerde durdu ve arkasına döndü. Çok şaşırtıcı bir şekilde bir adam kendisine bakan James' i görünce hemen koşmaya başladı. James elini hızlı tutmalıydı koşan adamı görünce hemen harekete geçti. Bir kaç kişiye çarparak aralarından geçmeye çalıştı. Adam ince yapılı, uzun boylu ve yakalanacak kadar yavaş koşmayan aksine hızlı koşan biriydi. James Onu Parlemento Binası' na çıkarken gördü. Ter alnını tamamen sarmıştı. Parlemento Binası' na adım atan adam döndü ve James' in arkasından gelip gelmediğini kontrol edercesine döndü alaycı bir bakışla kahramanımıza baktı. Cebinden önceden içilmiş bir sigara izmariti çıkardı ve yere attı daha sonra Parlemento Binası' na koşar adımla girdi. James henüz binaya varamamıştı, nefes nefese kalmış ve cep saatinin düştüğünü fark etmişti. Lanet okuyarak ulaştığı binanın kapısına sert bir tekme vurarak açtı. Etrafta duran insanların, katilin James' in elinden kurtulmasını istermiş gibi durup sohbetlerine devam ediyorlardı sanki. James bu kadar insan içerisinden aradığı adamı bulamayacağını görünce dışarıda duran izmaritin yanına gitmeye karar verdi. İzmarite ulaştığında bunun cinayet mahallinde pencerenin önünde duran sigara ile aynı marka olduğunu fark etmişti; Elprosivonte. Bu marka içini kurcaladı bunun üzerine etrafında ona bakan garip bakışlardan kurtulmak için ilk bulduğu ara sokaktan evin yolunu tuttu.
