Sapanca

1.3K 80 5
                                    

2 gün sonra

G: Günaydın Ali'cim

Selin hızlıca arkasına döner, bütün yakışıklılığıyla Ali kapıda duruyordur. Onu ne kadar özlediğini fark eder.

A: Günaydın, kahvaltı davetiniz için çok teşekkürler

M: Ne demek Ali'cim tabi ki.. 

Ali bu sırada Selin'in yanına oturur. Selin sinirle Ali'nin kulağına eğilip,

S: Buraya geldiğine inanamıyorum!

A: Bana başka çare bırakmadın sevgilim

S: Sevgilin değilim ben senin!

Bu sırada Murat aralarındaki konuşmayı fark edip araya girer,

M: Babanlar nasıl Ali'cim?

A: İyiler Murat amca, size çok selamları var. 

G: Annenleri de özledik, bir akşam yemek yiyelim hep beraber. Hem artık siz de sık görüşüyorsunuz Selin'le..

S: Yok! Yok anne öyle bişey

M: Nasıl yani?

S: Yani tabi ki görüşüyoruz da öyle sık görüşmüyoruz babacım

Ali konuyu değiştirmek için Murat'a işlerini sorar. Kahvaltı sohbetle geçer, Selin Ali'ye ne kadar kızgın olsa da bu ortamı özlediğini fark eder.

Kahvaltıdan sonra Ali Selin'le salonda yalnız kaldığı bir an elinden tutup odasına çıkarır. 

S: Sen kafayı yedin sanırım, aşağıda herkes 

A: Kapıyı da kapatıyorum kimse duyamaz bizi

S: Ne var?!

Ali Selin'e ifadesiz bir yüzle yaklaşır, Selin geri çekilmeye çalışırken duvara yaslanır.

A: Seni deli gibi özledim

S: Ama ben özlemedim!

A: Yalan..

S: Ali lütfen! 

Ali bir adım geri çekilir,

A: Burada değil ama bugün konuşacağız. Üstünü giyin, aşağıda bekliyorum seni. 

S: Aa adama bak ya! Gelmiyorum!

A: Selin beni delirtme! Giyin gel dedim!

Ali bir hışımla odadan çıkar ve aşağıya iner. Selin önce çok niyetli değilse de Ali'nin bir delilik yapmasından korkar ve giyinip aşağıya iner. 

Beraber Ali'nin arabasına binerler.

S: Ali bak manyaksın bizimkilerin yanında saçmalarsın diye geldim, altından bi anlam çıkarma!

A: Merak etme çıkarmam!

Bu cevabı beklemeyen Selin tuhaf gözlerle Ali'yi süzdü. Artık olan olmuştu ve gidiyorlardı. En iyisi beklemek diye düşündü ve yolu izlemeye başladı.

***

Selin arabanın sarsılmasıyla uyanır, taşlı bir yoldan geçtikleri için arabanın normalden fazla sarsıldığını anlar. Çevresine baktığında yeşillik içinde bir yolda olduklarını görür, tam ağzını açıp konuşacakken ahşap bir ev çıkar karşılarına. Selin evi incelerken Ali arabayı park eder. Beraber arabadan indiklerinde Selin hala hayran hayran eve bakıyordur.

A: Noldu Selin Yılmaz?

S: Burası çok güzel.. Kiraladın mı?

A: Hayır, anneannemle dedemindi bu ev

S: Nasıl? Ben sizinkilerin aristokrat tipler olduğunu düşünmüştüm, böyle bir evleri mi varmış?

A: Aristokratlık babaannemlerden geliyor, anneannemler orta halli insanlardı

S: Bu evde mi yaşıyorlardı? Neredeyiz bu arada?

A: Gel hepsini anlatıcam bir an önce eve girip evi ısıtmamız lazım.

İçeri girdikten sonra Selin evi gezerken Ali de sobayı yakar. Verandanın kapısını açar ve oturmak için verandadaki masa ve koltukları hazırlar. 

Selin verandaya geçtiğinde Ali de elinde iki fincan çay ile gelir.

A: Buranın havasına çay daha iyi olur diye düşündüm

S: İyi yapmışsın.. 

Ali Selin'in karşısındaki koltuğa oturur,

A: Bak bu Sapanca Gölü

S: Tahmin etmiştim.. Ee buranın hikayesi ne?

A: Nerden bildin bi hikayesi olduğunu?

S: Evde her şeye ayrı ayrı özenilmiş, her yerde aile resimleri var belli ki manevi değeri yüksek bir yer

A: Akıllı hatun.. Evet hikayesi var. Zamanında anneannemin babası genç yaşta vefat edince annesi kendisi gibi zorluk çekmesin diye anneannemi zengin biriyle evlendirmek istemiş. Dedemin de ailesinden kalan bir tek bu arsa varmış, didinmiş çabalamış bu evi kendi elleriyle yapmış, sonra da gidip istemiş anneannemi. Annesi yine vermeyince anneannemle kaçmışlar. Ev ormanlık içinde olduğu için kimse bulamamış yıllarca o arada bizimkiler nikahı kıyıp çoktan çocuk sahibi olmuşlar. Sonra burada yaşamak zor diye şehre taşınmışlar ama araları kötü olduğunda dedem hep anneannemi buraya getirmiş, hatırlasın istemiş ne zorluklara göğüs gererek evlendiklerini..

S: Çok güzelmiş..

A: Dedem benim gibi inatçı ve zor bir adamdı, "bir gün sen de anneanneni sevdiğim gibi bir kızı seversen bu ev bunları hatırlatman için sana lazım olacak" demişti. 

S: Torununu tanıyormuş desene..

A: Selin sen benim buraya getirdiğim ilk kızsın. Önemlisin, değerlisin

S: Pelin? O kim? Onun değeri ne kadar Ali?

A: Zaten seni buraya o yüzden getirdim. Evet Pelin benim eski sevgililerimden biri-

S: Sanırım onun da bir hikayesi var..

A: Var. Ve sana anlatmaktan mutluluk duyacağım. Artık bunu bir anı olarak hatırladığım için.

S: Dinliyorum.

A: Pelin'le İpek'in kaybından sonra tanıştık. Hayatıma çok hızlı girdi ve büyüledi beni, hem İpek konusunda destek oluyordu hem de çok iyi vakit geçiriyorduk. Pelin hayalleri olan, hayat dolu bir kızdı. Hep model olmak istedi, burada bir ajansın işlerine ara sıra gidiyordu ama asıl hedefi yurt dışına açılmaktı, sonra o gün geldi çattı. Fransa'daki bir ajanstan teklif aldı. Gitmek istiyordu ve beni bırakıp gitmek zerre kadar umrunda değildi. Giderken birbirimize bir söz verdik, o da ben de birbirimizi bekleyecektik ve başkası olmayacaktı. Çok aşıktık ve aptaldık veya sadece ben aşık ve aptaldım. İmkanım olmasına rağmen gitmedim Fransa'ya, o da buraya gelmedi. Tuhaf bir şekilde kesin dönüşü bekliyor gibiydik.

S: Şimdi de kesin dönüş yaptı..

A: Evet.

S: Ve ben aranıza girmiş oldum

A: Selin saçmalama güzelim. Çocuktuk ve saçmaladık. 

S: Ama o öyle görmemiş bak, yıllar sonra "sevgilim" diye çıktı karşına. Ve kafanı karıştırdı.

A: Ben seni seviyorum ve bunu ne Pelin'in gelişi ne de başka bişey değiştiremez!



Canlarım! Yorumlarınıza cevap veremiyorum beni affedin!.. Sizleri çok çok seviyorum :)

Bu arada İpek rolünde Dilan Çiçek var 


Sen Kimsin?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin