YAKINLAŞMA!!

157 18 60
                                    

MULTİ: CEM ERÇETİN

Arkadaşlar, aranızdan kitabın tanıtım videosunu hazırlayabilecek olan var mı? Yardımcı olursanız çok sevinirim:)

KEYİFLİ OKUMALAR❤❤

Bazı anlar vardır hani. Gözlerinizi kapatıp, bu dünyadan yok olmayı, sihirli bir elin, sihirli bir silgiyle sizi silerek bu hayattan silinmenizi sağlayıp, bir tebeşir tozu gibi gökyüzünün katmanlarında uçuşmayı istediğiniz anlar... Hiçbir şey yaşamamış, duymamış, görmemiş gibi silinmek... Her bir zerrenizde ufaldığınızı hissedip, toz bulutu gibi havaya karışmak...
Evet, tam olarak istediğim buydu. Bu hayattan silinip, bir toz bulutu olarak gökyüzünde yerimi almak istiyordum. Böylesi çok daha güzel olmaz mıydı? En azından şu an kulaklarımın duyduğu şeyleri hiç duymamış olurdum. Neden kader bana hep acının ağlarını örüyordu? Neden benim kalbime sadece acı biçilmiş bir kaftandı? Değişsin istiyordum artık, yalnız olmaktan, acı çekmekten kurtulmak istiyordum. Artık kendine acıyan bir zavallı olmak istemiyordum.

Çölde bir yağmur damlasına muhtaç bir bedevi gibi açtım aşka. Kana kana içmek istiyordum aşk denizinden. Ama bu arzum ucu paslı bir mızrak misali her defasında saplanıyordu yüreğimin en kuytularına. İsteklerimden, hayallerimden payıma, aşk denizi yerine çorak topraklar kalıyordu. Şuna emindim ki, benim ömür boyu omuzlarımda taşıyacağım, kamburum olacak tek şeydi acı!!

"Nefes, hayatta mısın? Bir hayat belirtisi göster." Gözlerimin önünde sallanan, kırmızı ojeli tırnaklar beni yaşadığım şoktan ve hayal kırıklığından çıkarabilmişti nihayetinde.
Başımı iki yana sallayıp, kendimi silktim.

"Daldım, pardon." derken sesim yağmurlu gecelerde, camlarda oluşan buğu gibiydi.

"Araf diyorum, hoşlanıyorum diyorum, kime diyorum." Sitem dolu bakışlarıyla bana bakan Berrak'a zoraki bir şekilde gülümsedim ve omuzumu silkip, umursamaz bir tınıyla konuştum.

"Aman Berrak, sen gördüğün her yakışıklı erkekten hoşlanıyorsun. O yüzden ne dememi bekliyorsun ki? Sana beyaz atlı prensin Araf, sen de yıllardır hayalini kurup, sonunda beklediğin beyaz atlı prensine kavuşan prenses misin diyeyim? Bu ne kadar ironik olur ama. Sen, yakışıklı ve cool erkeklerden hoşlanan çapkın bir uçarısın."
Söylediklerimle kıkırdayıp, başını birkaç kez aşağı yukarı salladı seri bir şekilde.

"Evet öyleyim. Ama Araf daha farklı. Sert ve gizemli bir duruşu var. Kavurucu bir ateşe ve koca bir çığ oluşturacak ölçüde bir buz kitlesi gibi dondurucu, tezat bakışlara sahip biri. Ve sanırım onu böylesine mükemmel ve etkileyici kılan şey de bu. Tabi ela gözlerinin güzelliğinden ve harikulâde fiziğinden bahsetmiyorum bile."

Berrak'ın onu böylesine soluksuz ve hayallere dalıp giderek anlatmasını şaşkın ve öfkeli bakışlarla izlerken, bir parmağını omuzlarından akan saçının bir buklesine sarıp, şuh bir gülüş attı gecenin sessizliğine bir çığlık gibi.

"Ben, Araf'ı istiyorum, Nefes." Dudaklarını ısırıp böyle konuşması benim damarlarımdaki kanın hızla akmasına sebep olmuştu. Burnumdan solurken, kalbimin göğüs kafesimin içinde atışının yavaşlaması, çektiği acı yüzündendi sanırım. Ne, acı mı? Ah, hayır. Berrak'ın ve Araf'ın ne yaptığı zerre kadar umrumda değildi. Yatağın içine girip, battaniyemi üzerime çektim ve gözlerimi bayarak, hâlâ aptalca sırıtıp, benden bir şey söylememi bekleyen Berrak'ı umursamadan konuştum.

"Çok yorgunum, uyuyacağım. İyi geceler." Yüzündeki gülüş soldu. Bana kızgın bir bakış attıktan sonra omuz silkti ve o da uyumak için yatağa uzandı.

"Uyu bakalım, çakma sarışın." Söylediği şeyle gözlerim öfkeden ateş çıkaracaktı neredeyse.

"Seni aptal, şunu söyleme demiyor muyum, sana!!" Hemen başucumdaki komidinin üzerine gelişigüzel bıraktığım ayıcığı alıp, kafasına fırlattım. Dağılan saçı ve çatılan kaşları, katıla katıla gülmeme sebep olmuştu. Kollarının arasına düşen ayıcığı kaşlarımla işaret ettim.

ÖLÜM MELEĞİ- ARAF SERİSİ1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin