Çok Pişmanım

114 11 7
                                    

KEYİFLİ OKUMALAR❤

Sizin hiç kaybolmak istediğiniz anlar oldu mu? Dünyadan bir anda soyutlanmak, bir toz bulutu olup havaya karışmak istediğiniz oldu mu? Yaptığınız yanlışların pişmanlığıyla yüreğinizi kemiren vicdanla başa çıkmaya çalışmanın, vicdanınızla bir savaş içinde olmanın acısını tattınız mı?

Bu ölümcül pişmanlığı içimde yaşayarak, her gün biraz daha ölüyordum. Onun yüzüne bakıp, yaptığım hatayı, onun üzerinden bir eşyaymış gibi bahise girdiğimi her söylemek istediğimde lal olan dilim... Boynuma ilmek ilmek dolanan pişmanlık beni her geçen saniye biraz daha boğuyordu. Yaptığım yanlışın pişmanlığı, bu yanlışı dile getiremeyecek kadar aciz ve korkak oluşumun pişmanlığı... Dönüp baktığımda ben baştan aşağıya pişmanlık kokuyordum. Çok yanlış bir harekette bulunmuştum ve sonra bir korkak gibi Araf'a bunu anlatamamıştım. Bunun pişmanlığı yaptığım hatadan daha ağırdı.

Keşke söyleyebilseydim. Ben sandığın kadar masum, dürüst değilim diyebilseydim. Belki o zaman her şey daha farklı olurdu. Belki o zaman şu anda olduğu gibi Araf'ın alev saçan bakışlarını değil de; biraz kızmış ama bir yanı affediyorum diye ışıldayan bakışlarını görürdüm. Ama ben bütün pişmanlığımı içimde yaşamıştım. Şu an yaptığım hatayla yüzleşme vaktiydi.

Elimden düşen bardağın çıkardığı sesle gözler bana dönmüştü. Ama benim odağım sadece bir çift gözdü. Ela gözler... Onlarda şu an sadece öfke vardı, ateş kusuyordu o gözler. Güçlükle yutkundum, kalbim korkuyla tekliyordu. Nefes almaya dahi korkuyordum. Gözlerimde titreşen yaşları hissediyordum ve onları geri göndermek için gözlerimi birkaç kez kırpıştırdım. Araf, yerinden kalktı, ağır adımlarını bana yönelttiğinde nefesimi tuttum.

Bana doğru her bir adımında içim gidiyordu. Korkunun yanında kendini dizginleyemez bir heyecan da vardı. Dudaklarım titriyordu. İçimde oluşan volkan bütün bedenimi sarıp, benliğimi cayır cayır yakıyordu.

Gözlerini bir an olsun ayırmadı gözlerimden. Tam önümde durduğunda hızla inip kalkan göğsü çekti dikkatimi. Korkuyla titrek bir nefes daha çektim ciğerlerime. Yüzüne alaylı bir sırıtış yerleşti ve arkasına dönerek başıyla Melih'i işaret etti.

"Bak Sevgili arkadaşın bana ne söyledi?" Bu canımı yakıyordu. Melih, bana bunu nasıl yapmıştı! Yüzünü yeniden bana çevirdi. Çehresi daha da sertleşirken, titredim.

"Arkadaşının bana ne dediğinden haberin var mı?" Ellerim istemsizce tişörtümün eteklerini buldu, güç alırcasına tutundum onlara. Gözlerini kısmış benden cevap bekleyen Araf'in gözlerine baktım. Öfkeliydi, hem de çok. Ama sanki hala tereddütteydi. İnanmayan bir yanı vardı ve bu canımı daha da yaktı. Araf bana güvenmişti. Canım yanarken dudaklarımın titremesini durdurmak için dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Bu doğru mu?" Kısık sesi sadece bana ulaştı. Gözleri gözlerimden bir an ayrılmadı. Benden cevap beklerken ben sadece nefesimi tutmuş bu anın bir kabus olmuş olmasını diliyordum.

"Nefes?" İsmimi öylesine yumuşak bir tonda söyledi ki, gözlerim anında gözlerini buldu. İki kaşı birden havalandı, sorarcasına yüzüme baktı. Bir adım daha yaklaşıp aramızdaki mesafeyi tamamen kapattı. Kokusu burnuma dolduğunda istemsizce bir yaş yanağımdan düştü. Birazdan her şey bitecekti. Ve ben bir daha onun kokusunu duyamayacıktım. Parmağı nazikçe çenemi kavradığında gözlerinin içine baktım. Başparmağı usulca yanağımı okşarken; gözlerimden bir saniye ayrılmıyordu elaları.

"Sen, şu an ne dersen ben ona inanacağım." Kaşlarını havalandırıp merakla vereceğim cevabı bekledi. Gözleri bana inanmak için umutla parlıyor, bir saniye bile ayrılmıyordu gözlerimden.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 31, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ÖLÜM MELEĞİ- ARAF SERİSİ1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin