NEFRET

39 2 0
                                    

Sessizliğin en uçsuz bucaksız karanlığını iliklerine kadar hissetmek.. Hani bazen hiç bişey konuşmak istemez ve sadece oylece boşluğa bakarsınız ya. Dıştan bakan biri için hiç bişey ifade etmeyen o boşluk, kadının içinde en derin yaraydı aslında. Sessizlikle birlikte kadının saatlerce, günlerce izleyebileceği boşluk birleştiğinde o muazzam etki. Her defasında olduğu gibi kadın yine gelip oturmuştu iskeleye. Belkide en sevdiği yerdi burası. Hem sessiz hemde izleyebileceği o muhteşem ufuk. Güneş batmak üzere... Oluşturduğu kızıllık kadının kalbinde geçmek bilmeyen yarayı sızlatmıştı. Kızılla karışan turuncumsu sarılık istemsizce yanağına bir damla düşmesini ısrar edercesine parlıyordu. Kadın bugün buraya o adam için son defa içini dökmek için gelmişti. Son defa ağlamak, son defa denize, bulutlara, gökyüzüne derdini anlatmak için... And içti kadın, bir daha bu iskeleye gelmeyecekti. Adamı unutacak, hayatına devam edecekti. Bunu ne kadar gerçekleştireceği meçhuldu. Ama adamı unutması gerekiyordu artık. Onun da kadını unuttuğu gibi. Gözlerindeki ıslaklığı hissetti kadın ve kapattı gözlerini. Önüne çıkan karanlığı izledi ilk önce. İçinden o karanlıkta saatlerce, nefes nefese kalana kadar koşmak geliyordu. Ama ne kadar başarır bilinmez. Hayatında yaptığı en yavaş şekilde açtı gözlerini. Güneş batmıştı. Yavaşça oturduğu yerden kalktı kadın. Ayakları ona itaat etmeyerek yürümeye başladı. Oysa ki kadın hep burda kalmak istiyordu fakat bir yandan da artık gitmesi gerektiğini biliyordu. Çoğunlukla insanların fazla olmadığı yerlerden yürümeye başladı kadın. Kulağında çalan şarkıyı dahi durmuyordu düşüncelerinden dolayı. Uzun bir yürüyüşten sonra tanımadığı bir sokağın başına gelmişti. Karşıdan gelen gülüşme sesleriyle irkildi bir anda. Gittikçe yakınlaşan bu gülüş sesleri bir kadın ve bir adama aitti. Nedendir bilinmez gülüşme sesleri yakınlaştıkça kadının kalbi hızlandı. Karanlık sokakta bu el ele gelen çiftin yüzünü görmeye çalışan kadın, sonunda yüzünün her milimini ezberlediği, mimiklerine hayran olduğu, sesinde huzur bulduğu adamı, şimdi bir başkasıyla el ele kahkaha atarken görmüştü. Kahkaha sesi artık yerini boğuk seslere bırakmıştı. Kadın artık nefes alabildiğinden bile şüphe etmeye başladı. Zor da olsa yürümeye devam etti kadın, sanki her adımında kalbi paramparça oluyor ve her parçası canını yakıyordu. Yaklaştıkça gülüş sesi bir adam ve bir kadından gelmiyordu. Adam susmuş, sadece kadın gülüyordu. Adam eğdi başını ve öylece geçip gitti. Kadının ayakları artık ağırlığını taşıyamadı ve olduğu yere öylece çöktü. Karanlık sokakta sadece kadının hıçkırık sesleri vardı. Kadının gözlerinin daldığı boşlukla bütünleşen sessizlik... Kadının muhteşem diye nitelendirdiği his. Ama bu halde o his onu mutlu edemiyordu. Canı yanıyordu kadının. Kalbinin parçaları bedenine batıyor, kulağında çalan şarkının notalarının altında her an eziliyordu. Zamanın durduğu bu anda kadın, saati, dakikayı umursamayıp uzun bir süre öylece kaldı. Artık içinde adama karşı saf bir nefretten başka hiç bir duygu yoktu. Onu unutmalıydı ve unutacaktı da...

ONSUZLUK KIRINTILARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin