Şimdi bir sorum var Kimin ağzından anlatmalıyım bölümleri? :D Cevap verirseniz sevinirim.
İyi okumalar! :)
''Her şey yolunda.'' Niall içine hiç bir şey koymadığı halde bu kadar ağır olmasından şikayet ettiği çantasını sıkıca kavradı, merdivenleri dikkatlice çıkmaya özen gösteriyordu, yanından ikişer üçer atlayan çocukları gördükçe mavi gömleğinin üstüne giydiği polar kazağının yakaları ensesini yakıyordu. Niall parmaklarını yakasında gezdirip rahatlamaya çalışsa da bugün olduğundan daha telaşlıydı. Evden çıkarken kendine söylediği yalanı tekrar edip duruyordu ''Her şey yolunda.'' Aslında hiç bir şey yolunda değildi, işte kendinden ve diğer herkesten sakladığı gerçek buydu. Geçen seneye göre yazın Krizleri artmış, panik atakları artık onu her yerde kovalar olmuştu. Gitmediği doktor veya Psikolog kalmamasına rağmen hala çözüm bulunamayan bir virüs gibi dolaşıyordu. Okulun üçüncü senesinde sınıfta krize girip bir kaç masa kırmayı planlamıyordu, belkide edebiyat hocası olan Bay Miguel'in gözlüklerini...
Ter dökerek çıktığı merdivenler uzun bir koridorda son bulduğunda merdivenlerin başından beri tuttuğu nefesi bir solukta verdi. Cebine sıkıştırdığı kağıtı açıp hangi dolabın numarasının onun olduğunu hatırlamaya çalışıyordu. K25O7. Gözlerini yere indirip kalabalık koridorda kimsenin onu fark etmemesini umarak hızlı adımlarla ilerliyordu hırkasının beyaz kapşonunu suratına kadar indirdiğinde içersinin ne kadar sıcak olduğunun şimdi farkına varıyordu. Sabah ettiği ağır pastırmalı kahvaltı sonucu ağzının koktuğunu düşünüp kot pantolonunun cebine eline attı, yedek nane şekerini aramaya koyuldu. Paketi çıkarmasıyla şekerlerin elinden yere saçılması bir olmuştu çünkü önüne bakmak için çok meşgul olduğundan birine çarpmıştı.
Gözleri yerdeki nane şekerlerine bakarken, öfkeli bir şekilde ensesinde nefes alan kişiye bakmaya yeltenmiyordu. ''Aptal.'' omzuna çarparak onu geçen kişinin aynı sınıfta oldukları halde hiç konuşmadıkları Harry olduğunu fark etmesi çok güç olmamıştı. Kaba biri olduğunu tüm okul biliyordu, ona bulaşmak istemeyeceğin türden biriydi belkide. Şimdi ona doğrultulan gözleri üstünde rahatsızca hissedebiliyordu Niall, çabuk hareketlerle dolabını bulup kilidini açtı. İçine çantasında ki gereksiz bulduğu kitapları atıp, ilk dersi olan Coğrafya sınıfına girdi.
Harry, içeri giren cılız garip giyinimli çocuğu fark edince, sınıftaki diğer çocuklar gibi kıkırdamaya başladı. Gözlerini biraz daha onun üzerinde gezdirdiğinde ismini hatırlıyabilmişti; Niall!
Niall, yer bulma beklentisiyle sınıfı uzun bir süre süzdü. Harry, biraz çekinsede bir ineğe yanında ihtiyacı vardı sonuç olarak o yüzden yanına gelmesi için işaret yaptı. Niall omzundaki çantayı yere bırakarak Harry'nin yanına oturdu.
Ders bitiminde Niall kitaplarını çantasına yerleştirip, sınıftan ayrılmayı planlıyordu ki duyduğu sesle olduğu yere çakılmıştı.
''Hey, İnek?'' Harry, adımlarınızı hızlandırarak ona yetişti.
''Niall.'' Niall homurdanır bir şekilde ismini vurguladı.
''Adı her ne isen, eğer bir daha bana çarpacak olursan bir dahaki derse yetişemezsin.''
Harry'nin tehditkar tonu hiç bitmeyecek gibi kulaklarında çınlamaya başlamıştı. Lavobolardan birine girip ilaçlarını çıkardı, belkide zamanını çoktan geçirmişti. Saatini kontrol ettiğinde sadece yarım saat geç kaldığını gördü, hapları hep birlikte ağzına attıktan sonra hazmetmesi için bir kaç dakika beklemesi gerekti. Niall ilk otobüse atlayıp çokta uzak olmayan evine -yürüyerek gidilebilir- doğru yola çıktı.
Harry, aslında kötü biri değil, en azından ailesine göre. Sadece insanlarla konuşmanın kibar bir yolu olmadığına inananlardan. Harry arkadaşlarıyla bir kaç blok ötedeki evine doğru yürüdükten sonra kilidi kapıya yerleştirdi ve arkadaşları gözden kaybolana kadar onlara el salladı.
Kimsenin etrafta olmadığını fark ettiğinde anahtarı kilitten hızlıca çıkarıp koşmaya başladı, bir yandan da saatine bakıyordu. Eğer bu sefer de geç kalırsa Bayan Brunnette onu öldüreceğini söylemişti. Çok geçmeden apartmana benzeyen binanın içine girip, 2 kat çıktıktan sonra Psikolog bölümüne gelebilmişti.
''Geç kaldın. Yine.'' Bayan Brunette gözlüklerini aşağı indirip Harry'nin nefes nefese kalmış halini süzüyordu. 'Yine' kelimesini her defasında daha şiddetli vurguluyordu. Harry uzun zamandır içli dışlı olduğu koltuğuna yayılarak gözlerini kapadı. ''Sadece 5 dakikacık Maria Affet.''
Bayan Brunette masanın üzerindeki kağıtları toplayarak, Harry'nin baş ucunda duran sandalyesine yerleşti. ''Evet, Şimdi bana her şeyi tekrardan anlatmanı istiyorum.''
''Yine.'' dedi Harry onu taklit ederek. Ne kadar şakaya vurmaya çalışsa da sorunları yüzünden ağır bir psikolog terapisi görüyordu. Her defasında bunları dile getirmek ise onun için oldukça zordu. Arkadaşları, ya da okuldaki herhangi biri onun buraya geldiğini bilemezdi, yoksa onunla dalga geçeceklerinin farkındaydı. 'Deli!' diye peşinde koşacaklarını hayal etmiyor değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maybe, One Day Love Will Remember? (Narry Storan)
أدب الهواةParlayan hayatların, yok olan kimliklerin içinde kendini bulmaya çalışan iki genç. Belki hiç tanışmayacaklardı, belki de tanışmamalıydılar. Sonsuzluğun için de kaybolmuş ruhlara ne olur bilir misiniz? Sonsuzluğun kendisi olurlar, çünkü o kadar fazla...