Savaş bugün kendini dünkünden daha iyi hissediyordu. Ne de olsa hastalığın etkisinden kurtulamamıştı. Sersem sersem mutfağa indi mutfakta Ayşen hanım vardı ilk defa savaş Ayşen hanımdan kahvaltısını istemeden kendisi hazırladı. Ne olacak işte erkek yemeği koca koca salatalıkları domatesleri doğramış yemeye çalışıyordu. Ayşen hanım savaşa bakınca dayanamayıp "savaş bey oğlum şimdi o salatalıklar sizin boğazına duracak verin onları küçülteyetim" dedi savaş da gülerek "yok sağol Ayşen abla ben alışığım'' dedi.hayatta yeni uyanmıştı hayat uyandığında yüz ifadesi korkmuş gibi bembeyaz olmuştu tabi akşam yaşadıklarından sonra normaldi.
Hayat yataktan kalkıp üzerini değiştirip aşağı indi annesi kardeşini kreşe bırakmaya gitmişti evde kemal vardı. Kemal mutfakta kahvaltısını yapıyordu hayatı görünce göz kırpıp Gülümsedi hayatta görmezden gelip kendine bi bardak çay doldurup masaya oturdu. Hayat kemalin yanında olmaktan çok tedirgindi. acele acele ekmekleri ağına katıp yutmaya çalışırken kemalin "yavaş ye boğazına duracak" demesiyle duraklayıp dövecek gibi kemalin yüzüne baktı kemal de onun bu bakışlarına karşılık "sen nasıl bi kızsın ya her halin güzel" diyip tam ellerini hayatın saçlarına yaklaştırarak ken hayat elindeki bardağı masaya hızla koyarak mutfaktan çıktı. Hayat artık kemalin yaptığı bu pis hareketlerden bıkmıştı. Odasına çıkıp çantasını alıp koşarak merdivenlerden indi hemen evden çıktı. Hayat otobüs durağına varasıya kadar aklından bin bir türlü şey geçirdi. Otobüs durağına vardığında eski lise arkadaşı candanla karşılaşır ilk başta ikisi de birler ini tanıyamaz
Hayat telefonunu çıkarmak için çantasını açtı o sırada telefonu tutayım derken çantası yere düştü için de ne varsa hepsi döküldü hayat eğilip onları toplarken candan da eğilip ona yardım ediyordu ki hayatın kimliğini gördü kimlikte hayat kozan yazdığını fark etti. Hemen tuhaf bir şekilde kafasını döndürüp hayata baktı. Hayat ne olduğunu anlamadan doğruldu. Candan da hayatın yüzüne bakmaya devam ediyordu hayat candanın bu bakışlarına karşılık hayırdır dercesine kafasını salladı. Candan hiçbir şey söylemeden hayat diye bağırıp boynuna atladı öyle bi atladı ki hayat düşecekcesine sersemledi. Hayat candanın bu hareketinden rahatsız olmuştu "hanım efendi n'oluyor siz kimsiniz?" dedi candan da biraz ellerini aralayıp "hayat beni tanımadınmı ben candan lise arkadaşın" dedi hayatın şokluğu yüzüne vurmuştu nerdeyse ağzını bi karış açmıştı. Hayat kısa süre de şokunu atlatıp candanın boynuna sarıldı ikisi de uzun süre birbirlerinin boyunlarını bırakmadılar.
Birbirlerinden ayrılıp sohbete koyuldular o arada otobüs gelmişti hayat candanın yanağına kocaman bir öpücük kondurup otobüse bindi. Hayat ilk koltuğa oturdu çok mutluydu adeta ağzı kulağına varmıştı.*** 20 dakika sonra ***
Hayat hastaneye varmıştı önlüğünü giymek için odasına çıktı. Savaşta hastanenin parkına vardı arabasını müsait bir yere durdurdu bu yaptığı doğrumuydu yalnışnıydı bilmiyordu tedirgin tedirgin hastanenin kapısından içeri girdi tam danışmanın yanına varmıştı ki telefonu çaldı bir iki adım geri gidip telefonunu cebinden çıkardı arayan şebnemdi şimdi telefonu açsa en fazla 1 saat şebnemle konulacağını bildiğinden hiç tereddüt bile etmeden telini kapattı. Şebnem ise bakakalmıştı ilk defa savaş telefonunu açmamıştı. Neyse hayat üzerine önlüğünü giymişti 127 nolu odada ki hastasının yanına gitmişti. Hastası geçen gün gözünden ameliyat olmuştu hayat da gözün sargısını çıkartıp pasumanını yapıp odadan çıktı. Savaş hayatın odasının nerde olduğunu öğrenmişti merdivenleri çıkmaya başladı 3 kata gelinceye soluklanmak için doğrulup etrafına bakındı bir iki dakika bakındıktan sonra son basamakları da çıkıp danışmanın tarif ettiği odayı buldu kapıyı bir iki kere tıklattıktan sonra içeri girdi içeri de hiç kimse yoktu aslında wardıda hayat yoktu savaş içeri deki bayana "hayat yok mu?" diye sordu bayan da ''az önce dışarı çıkmıştı birazdan gelir isterseniz buyrun oturun" dedi savaşta zaten hastaydı halsizdi bayanın dediğini geri çevirmedi kapının karşısındaki koltuğa oturdu. içerdeki bayan çok şaşkındı acaba bu kadar yakışıklı bir bey hayatı ne yapacaktı. savaş içeride 5,6 dakika oturduktan sonra hayat hızla kapıyı açıp birden içeri atladı başını kaldırıp bir de karşısına bakmazmı savaş koltukta oturuyordu. hayat birden irkilip bir iki adım geri çekildi. hayat savaşın neden buraya geldiğini merak ederken içerideki bayan;''hayat bu bey efendi seninle görüşmek istiyormuş'' dedi hayatta başını sallayarak soğuk bi tavırla''ne var neden geldin'' dedi savaş hayatın bu yüz ifadesine aldırış etmden gülerek ''teşekkür etmek için geldim'' dedi aslında savaşın dediği hayatın hoşuna gitmişti fakat çaktırmamaya çalışıyordu karşısın da savaş gülmeye dewam edin hayat kaşlarını çatıp kapıyı açarak ''gel o zaman ne teşekkürü edeceksen et'' diyip dışları çıktı. savaşta gülerek dizine vurup arkasından dışarı çıktı. hayat dışarı çıktıktan sonra arkasını duvara yaslayıp ''hıh şimdi söyle ne söylüyeceksen'' dedi savaşta sağ elini duvara yasladı hayat savaşla duvar arasında kalmıştı hayatın kalbi nerdeyese dışarı fırlayacaktı o derece heyecanlanmıştı hem de sinirlenmişti çünkü hayat iş haytıyla günlük yaşantılarını karıştırmazdı ve az önce savaşın yaptığı harekette ona göre yalnış bir hareketti. hayat kaşlarını çatarak savaşın elini tutup aşağı çekip ''naptığını sanıyorsun sen'' dedi savaş hayatın bu davranısınada yüz asmadı çünkü hayatın böyle yapacağını biliyordu yine gülerek ''tamam ya çatma hemen kaşlarını ben şey için geldim'' diyip kısık sesle bi kahkaha attı hayatta onun bu hareketine karşılık hafif bi gülümseme attı savaş;''dün ben üşütmüştüm ya sen de beni hemşire olarak görevini yapıp buğün kendime gelmemi sağladın ya ben de bugün sana teşekkür etmek için geldim'' dedi hayatta savaşın bu söylediklerinden etkilenmişti gülümseyerek ''yok ne teşekkürü canım ben sadece senin annenin yapması gerekenleri yaptım'' dedi savaşta dalga geçercesine gülüp ''canım mı'' dedi hayat o gülen yüzünü birden asıp savaşın koluna vurdu ''ya hemen gevşeme hem ben onu lafın gelişine söyledim'' dedi. savaş şüpheli bakışlarla ''tamam o zaman bi kahveyi hak ettim'' dedi hayatta savaşın ne dediğini anlamamaksızın ''ne kahvesi'' sorusunu yöneltti ya işte çapkın erkek kendini övercesine ''ee bu kadar yakışıklı bir erkek ayağına kadar geldi bi çay ısmarlamıyacak mısın?'' dedi hayatta onun bu kendini öven hareketine karşılık kaşlarını kaldırarak ''allah allah başka'' dedi savaş da göz kırparak ''hadi ama bekliyorum'' dedi hayat başını sallayıp gülümseyerek ''peki ama bunu senin yakışıklılığın için değil buraya kadar benim için geldiğin için ısmarlayacağım'' deyip merdivenlere doğruldu ikisi de çok mutluydu ama sırf birbirlerine karşı inatlarından çaktırmıyorlardı. kantine varmışlardı hayat kantin görevlisinden iki kahve söyleyip boş masanın birine oturdular ikisi de kahve gelesiye kadar hiç konuşmadılar kahve geldi sohbet başladı. savaş; ''neden bu mesleği sectin'' hayat;''çünkü insanların yaralarını sarmayı acılarını hafifletmeyi seviyorum'' dedi savaş;''ağır iş değilmi hiç mi usanmıyosun'' dedi meraklı gözlerle hayatta yüzünü ekşiterek ''hangi ekmek kolay kazanılıyor ki ya da sen neden herkesi kendin gibi kolaydan ekmek kazanıyor sanıyorsun'' dedi savaş sinirlenişti ama zoraki gülmeye çalışıp hafif gülümseyerek ''her lafının arasın da bana laf sokmak zorundamısın'' dedi. hayatta bu sefer gülümseme yerine dişlerini göstererek ''neyse hadi kahvemiz soğudu'' diyerek ortamın gerilmesini engelledi. bunlar konuşurken şebnem aradı normalde hayat şebnemin hiç bi telefonunu geri çevirmezdi fakat şimdi açsa sohbet bozulacaktı o da sırf sohbet bozulmasın diye telefonunu meşgule attı. şebnem bugün çok sinirliydi çünkü sabah savaşı aradı telefonu kapattı şimdi hayatı aradı o da telefonu meşgule attı yani bugün şebnem sevgilisnden ayrılıpta depresyona giren bi kızdan farkı kalmamıştı. ikiside kahvelerini bitirince savaş ayağa kalkıp hyata elini uzattı hayatta elini verdi ikiside tokalaştıktan sonra savaş''hemşire hanım bu jentirmen kahve ısmarlamanızdan dolayı teşekkür ediyorum'' dedi gülerek hayat gülerek ''lafı bile olmaz savqaş bey ne zaman isterseniz buyrun kapımız herkese her zaman açık'' dedi savaş telefonunu masanın üzerinden alıp kantinden uzaklaştı hayat sandalyeye tekrardan oturup kahvenin yanında getirdikleri çikolataları yiyip işinin başına döndü.
*** 1 saat sonra ***
savaş bugün de şirkete gitmemişti eve gidip üzerine rahat bir şeyler giyip aşağı indi bugün kardeşi de okula gitmemişti odasında son ses müziği açmış şarkı söylüyordu savaş hiç böylesi hareketlerden hoşlanmazdı dışarı annesin yanına gidip kaşlarını çatıp kızarcasına ''anne git o kızına bir şeyle söyle müziği kapatsın yoksa elimden bi kaza çıkacak'' dedi semiha hanımda oğlunun huyunu bildiğinden hemen ayağa kalkıp ''oğlum sen geç otur ben onu uyarırım'' dedi savaşta annesinin yerine geçip oturdu biraz güneşlendikten sonra üzerine halsizlik geldi kalkıp odasına çıkıp yatağına uzandı
*** akşam ***
akşam olmuştu hayatın bugfün mesaisi vardi hayat annesine bugün mesaisi olduğunu söylemek için aradı ;''aloo anneciğim napıyosun'' dedi ama dediğinede pişman oldu çünkü telefonu kemal açtı kemal karsıdan kıs kıs gülüp ''hayat ben kemal abin'' dedi hayat kemalin sesini duyunca hemen bağırdı ''anneme ver telefonu'' dedi kemal karşıdan gülmeye dewam edince hayat telefonu kemalin yüzüne kapattı. hayatı mesai arkadaşı hayatın sesini duyunca yanına gitti ''hayatcığım noldu iyimisin'' dedi hayat kemal pisliğinin yaptıklarını kimseye demediği için kıza ''iyiyim yok bir şey'' dedi bayan;''sen öyle bağırınca ben de korktum bir şey oldu sandım'' dedi hayat yok derrcesine başını sallayıp koltuğa uzandı bir iki dakika sonra hemşirenin biri kapıyı tıkılatıp içeri girdi hayata dönüp ''hayat seni kazım hoca çağırıyor'' dedi hayatta hemen doğrulup ''tamam peki nerde'' dedi hemşirede el hareketi, yaparak ''odasında'' dedi hayatta uyuzlanarak koltuktan kalkıp hocanın odasına gitti. hayat hocasının odasına girdiğinde hocası masasında bir şey araştırıyor gibiydi hayatta meraklı gözlerle ''buyrun hocam beni çağırmışsınız'' dedi hoca da başını kaldırıp ''hayatcığım hani ben sana anlatmıştım ya bazı nedenlerden dolayı tahin istemiştim'' sözünü bitirmeden hayat '' evet hocam'' dedi hoca;''ha işte tahinim kayseriye çıkmış benim yerime de yeni bir doktor gelecekmiş yani anlacağın artık bana değil yeni gelen doktora hocam diyeceksin'' dedi hayat suratını asarak ''ama hocam ben size alışmıştım hatta sizi öz babam yerine koymuştum bu kadar kısa sürede mi ayrılacağız?'' dedi hoca da gülümseyerek hayatın yanına gidip ''hayatcığım inan ben de seni kendi çocuklarımdan ayırmadım seni çok sevdim ben de sana alıştım ama bazen hayatta değişiklikler olması lazım yoksa bu hayat hep aynı şeyleriş yaşamakla geçmez'' dedi hayatta ''aslın da haklısınız hocam ama keşke biraz daha dursaydınız'' dedi hocada başını sallayarak ''keşke'' deyip hayata sarıldı ikili vedalaştıktan sonra hayat çıkmak için kapıya yaklaştı o sırada hoca''hayat allah inşallah benim karşıma senin gibi bir öğrenci çıkarır'' dedi hayatta arkasını dönüp dolu gözlerle ''inşallah yeni gelecek hocamda sizin gibi beni sevecek bana sizin gibi öğretici biri çıkar'' diyip dışarı çıktı hayat hazır dışarı çıkmışken hastalrını kontrol etmek için asansöre bindi hayat asansöre bindiğinde gözlerinden bi kaç tane gözyaşı döküldü hayat çok üzgündü çünkü hocasını çok seviyordu onu gerçekten vefat etmiş olan babasının yerine koymuştu .neyse aşağı kata gelmişti asansörden inip 1023 nolu odaya girdi.
savaş yatağından kalkmıştı. halsiz halsiz aşağı indi aşağı indiğinde bahçıvancının oğlu ordaydı savaş bahçıvancının oğlunu severdi iyi anlaşırdılar gidip yanına oturdu küçükken yaptıkları g ibi televizytonu açıp oyun oynamaya başladılar. saat 9 gibi ayşen hanım hayatı aradı hayat yine kemal abisi çıkar diye sert bir şekilde telefonu açtı ''aloo'' dedi annesi de yumuşak bi ses tonuyla ''kızım eve gelmedin de merak etti'' dedi hayatta sesini yumuşatıp ''ha anneceğim ben iyiyim buğün mesaim var gelmiyecem'' dedi ayşen hanım;'' oldu kzım kendine iyi bak'' diyip telfonu kapattı. hayat kantinin yanından geçerken erzurumlu hüseyin abibin kendisini çağırdığını gördü hayatta ellerini ceblerine kapatım yanına gitti. hayat;''afiyet olsun hüseyin abi'' dedi hüseyin bey'' sağol hayat bacım gel beraber olsun'' dedi hayatta yok dercesine başını sallayıp ''yok hüseyin abi ben tokum sen ye'' dedi hüseyin de hiçbir şey demeden hangur hungur dürümünü yedi.
insanları iyi tanıyın;
her insana fena diyip kötülemeyin
her insanı da iyi diyip övmeyin...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mesafeli Aşk
Teen Fictiononlar farklı kültürlere ait farklı yörelere ait iki farklı insanlardı. hikayemde bir çok olaylar yaşanacak bir çok engeller çıkacak ve bir çık tesadüfler karşılaşmalar çarpışmalar olacak lakin bunların hepsi bi aşk belirtisi olacak.ilk başta ikiside...