İkinci Şans -2-

217 19 0
                                    

Gözlerimi açtığım da beyaz ışıkla burun burunaydım galiba ölürken görülen beyaz ışık buydu sonra görüş alanıma Hakan girdi tek dediğim "bebeklerim" olmuştu.

"Merak etme üçünüzde çok iyisiniz fakat soğuk algınlığı için birkaç şey yazıldı aynı zamanda ben ne yapacağımı bilemedim seni son arayan kişiyi aradım bir anlık telaşla dışarda bekliyor çağırmamı ister misin?"

Dudaklarım konuşmamaya mühürlüydü sanki başımı hafif salladım onaylamak için Deniz içeri girdiğinde yüzü gözü aglamaktan kızarmıştı söylenecek hiç bir şey yoktu ben iinsanları üzüyordum sadece üzüyordum.

"Bunu bana nasıl yapabilirsin Berna, kendini düşünmüyorsun bebeklerini beni hiç düşünmedin mi? Yarın gidiyoruz anladın mı beni.."

O gelmiş miydi? Benim hastanede olduğumdan haberi var mıydı acaba? Olsaydı gelir miydi ki.
Bilemedim.

Serumum bitmiş taburcu olmam için bir sebep kalmamıştı Hakanla vedalaşma sırasıydı şimdi? Sarıldı 1.80 boyuna aldırış etmeden sarıldım sımsıkı sarıldı "Gitmem gerekiyor" ve bir erkeğin daha ağlamasına şahit oluyordum ve ağlamak ona yakışmıyordu çünkü o bildim bileli bay gülen surattı "Ağlama hem tamamen kopmuş değiliz ararsın,ararım görüntülü konuşuruz olmadı gelirsin" sözler boğazıma takıla takıla çıkmıştı ilk kez birine veda ediyordum ve ikincisi beni kapı da bekliyordu Tülin, koşarak sarıldı bana işte o da ağlıyordu "Beni ikizlerden mahrum bırakma teyzelerini bilmeleri hakları" onun sıcacık kollarından sıyrılıp Tülinin bana hazırladığı çantayı elime sıkıştırması "Senin ve bebeklerin için birkaç şey her ay belli miktarsa hesabına yatacak paranda olacak itiraz yok ve ağlamakta yok sulu göz"

Sulu göz o derdi bana son hatırladığım hatırası ile ayrıldık hastaneden..

2 AY SONRA

Hastanenin üzerinden iki ay geçmiş bu süre zarfında Eskişehire alışmaya çalışıyordum hamileliğimin beşinci ayına yaklaşmıştım Deniz üniversiteden yeni gelmiş ve kendini bir hızla duşa atmıştı ben ise elim de çilek bulunan kaseyi bitirmek ile mesguldüm ki kapı çalmıştı hafifçe doğrulup kapıya yöneldim gelen postacıydı Deniz Yıldırım adına bir zarf vardı teslim alan kişi ben olduğumdan imzayı atıp içeri girdim "Kimmiş" diye sesleniyordu bana Deniz, "Postacı geldi senin adına bir zarf çıktığında açarsın" diye yanıtladım ama biliyordum ki açmamı isteyecekti "Zahmet olmazsa açıp okur musun? Benim işim biraz uzun" zarfı açtığım da bunun bir davetiye olduğu belliydi kapağını açtığımda o isimle karşılaşmam bir oldu.

"Tuna Yıldırım & Eliz Soydan"
Sizi de aramızda görmekten mutluluk duyarız

Defalarca kez okudum defalarca kez beynimin bana oynadığı başka bir oyundur diye tekrar tekrar okudum Denizin bana seslenmesi ile kendime geldim şaşkın gözlerle bana bakıyordu elimde ki davetiyeyi alıp okudu benim şaşkınlığıma o da katıldı eli masanın üstüne bıraktığı telefonuna gitti.

"Sakın Deniz sakın, Rabbim mutlu etsin ve sende kardeşi olarak o düğüne gideceksin"

"Nasıl bu kadar sakinsin Berna, abim o kızla evleniyor seni seni bu halde bırakıp hiç bir şey olmamış gibi.."

Doğru beni bu halde bırakmıştı ama bunu sığındığım kişiden duymak hele ki onun kardesinden duymak canımı yakmıştı hiç bir şey demeden odama çekilip kapıyı kilitledim ardım da "Özür dilerim öyle demek istemedim beni biliyorsun ben dosdoğru söylüyorum" diyen Denizi bırakmıştım evet ağlıyordum aylar sonra o apartmandan çıktığımdan beri ilk kez ağlıyordum ağlatmak onların geninde vardı burdan bu bana yabancı olan yerden gitmeliydim, Hakanı aradığımda direk açması mutluluk vericiydi

İkinci Şans Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin