"Ee amca? Babam anlattı. Şimdi sen anlat. Yengem ile nasıl tanıştınız?" Kutay elindeki kadehi masaya bırakırken çaprazında oturan Pusat'a yöneltti sorusunu.
"Evet amca! Bu tiple o su gibi kadı- aman yengemi nasıl tavladın?" Ediz babasından almış olduğu gevşeklik ile konuştu.
"Ne varmış lan benim kardeşimin tipinde?! Babası kılıklı amip!" Korkut önündeki meze tabağından tombul acı biberi yeğeninin kafasına attı.
"Abi ayıp oluyor ama!" Kuzey yakınırcasına Korkuta baktı ve kadehinden bir yudum aldı.
"Kes lan." Korkut gözlerini devirip ağızına salatalık turşusu attı. Bir kaç ayda bir toplanıp kurdukları çilingir sofrasında yok yoktu.
Kuzey tam geri cevap vermek için dudaklarını aralamıştı ki, Pusat tarafından sözü kesildi.
"Anlatma hevesimi kaçırıyorsunuz. Susunda anlatayım." Herkesin meraklı bakışları altında Pusat boğazını temizledi ve dudaklarını aralayıp anlatmaya başladı.
***
"Bana bak çocuk severim belanı!" Pusat elindeki dosyaları masaya gelişi güzel fırlatırken karşısında tedirginlikle dikilen çocuğa bağırdı."Ya ağabey yemin ederim suçum günahım yok!" Ekrem suçsuz olduğunu belli etmeye çalışır gibi ellerini bir oraya bir buraya salladı.
"Lan o zaman istikbarat neden yanlış adres diyor?!" Pusat tehtid edercesine çocuğa yaklaştı. Ekrem ise korkuyla bir kaç adım gerilemişti.
"Gitmesene çocuğun üstüne." Özgür, Ekremi arkasına çekerken bir yandan da Pusatı göğüsünden itiyordu.
"Bütün iş mahfoldu! Adamlar ülkeye 40 ton uyuşturucu madde soktu! Kim bilir nereye ulaştıracaklar!"
"Hemen sinirlenme. Korkut ağabey'e de haber verdik nasıl olsa. Eninde sonunda buluruz."
Pusat gözlerini devirip masasına geri oturdu.
"Daha nereye kadar böyle gidecek?"
"Nasıl yani?"
Özgür kendini koltuklardan birine atarken Ekrem de dayak yemekten kurtulmanın verdiği sevinçle boş koltuklardan birine oturdu.
"Ne zaman işleri bir şekil de yürütemesem ağabeyime yardım için koşuyorum. Güya babamın işini adam gibi yürütmek için bölgeleri bölüştük ama pek bir şey yaptığım yok."
"Oğlum bir destur. Daha yeni bölüştünüz bölgeleri. Hem Korkut ağabey zaten olan merkezde kaldı. Bütün alet edevat orada değil mi?" Pusat elleri ile yüzünü sıvazlarken bir yandan da ağabeyine karşı hissettiği suçluluk duygusunu bastırmaya çalışıyordu. İşleri bölüşmeyi o istemişti. Ağabeyi zorlandığı için değildi elbette. Sadece işleri böyle daha iyi ve kolay yürütebileceklerini düşünmüştü.
Ama başladı başlayalı çoğu işi tongaya geliyordu. Ne zaman ucu ucuna gelse bir türlü o iş olmuyordu.
"Bu böyle olmaz Özgür. Ağabeyime daha fazla mahçup olmak istemiyorum. Adama daha iyi yürüteceğiz dedim. Doğru düzgün bir şey yapabildiğim yok. Bilişim departmanı kuralım. Ortalığı araştır. Bende Emniyet Müdürüne söyleyeceğim. Departmanın işlevine sonra karar veririz."
Özgür arkadaşının yüzüne bakarak derin bir nefes aldı. Endişesini ve mahçubiyetini anlıyordu. Korkut babası vefat ettikten sonra 17 yaşındayken devralmıştı işleri ve bu zamana kadar tek bir hata yapmadan ilerletmişti.
Şimdi,Pusat ağabeyine verdiği sözü tutamamaktan büyük endişe duyuyor olmalıydı.
"Tamam kardeşim. Ekrem kalk sende benimle gel."
![](https://img.wattpad.com/cover/80512948-288-k301501.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karahindiba (Dinçer Kardeşler -2-)
Roman pour AdolescentsPusat rüyalarında gördüğü kıza aşıktı. Rüyalarında gördüğü kız ise oradan oraya uçuşan kararsız bir Karahindiba'ydı. Kız oradan oraya savruldu. Bir o yana bir bu yana uçuştu. En sonunda Pusat'ın kalbine kondu. Kız ise Pusat'da tutsak oldu. -Dinçer...