-2-

482 29 1
                                    

Atan kişiyi bulmak için etrafıma baktığımda okul futbol takımının kırmızı montunu ya da hırkası

Giyen sarı saçlı çocuğun bana bakıp şeytanca gülümsediğini gördüm. Tam o sırada zil çaldı.

Kitaplarımı toplayıp o çocuğun yanına gittim. Tam ağızımı açıp konuşucaktım ki Luke'un sesiyle

kapıya döndüm. "Hey Jenny bir gelebilir misin?" Sinirle sınıftan çıkıp Luke'un yanına gittim.

"Ne var!?" diye kızgın bir şekilde söylendiğimde tek kaşını kaldırıp bana baktı. "Ne oldu?"

"O aptal, dersin ortasında bana bu kağıdı fırlattı." Elimle sıktığım kağıdı ona uzattığımda kağıdı

açıp okumaya başladı. Hafif kaşları çatılmıştı. "İlk günden düşman edinmek pek hoşuma

gitmeyecek ama bana 'sürtük' dedi. İnanabiliyor musun? Onu bütün okulun önünde küçük

düşüreceğim. Hey bu arada onu tanıyor musun?" "Evet, sanırım futbol takımının kaptanı. Ama

bence ona buluşma geçen sene bir kızın başından aşağıya bir kova boya döktü. ".vay canına. Onun

numaraları varsa benimde var. "Ee sonra kıza ne oldu?" . "Okuldan ayrıldı. Yani kaçtı desek daha

doğru olur."

"Vay canına tam bir baş belası. Ve ayrıca siz beni daha tanımıyorsunuz bunun altında kalamam."

çoktan bahçeye çıkıp çocukların yanına doğru gidiyorduk. Bir yandan da konuşuyorduk. "Evet

seni fazla tanımıyoruz, sende bizi. O zaman neden bizim evimizde kalıyorsun.? Hem de benim

odamda?" sorduğu soruyda ciddi olup olmadığını öğrenmek için yüzüne baktım.

Gerçekten ciddiydi. Başımı önüme çevirip yürümeye devam ettim. Bu dediğine gerçekten çok

kırıldım. Neden bunu sordu anlamadım. Hemde durup dururken.

Çocuklar bahçedeki masaya oturmuş bir şeyler içerken bizde yanlarına oturduk. Elimdeki kağıtla

oynayıp duruyordum. 1-2 saatlik öğle tenefüsü vardı. Çocuklar sohbet ederken yerimden kalkıp

onlara bir işim olduğunu söyleyip okuldan dışarı çıktım. Taksiye binip eve gittim. Eve vardığımda

taksiye kapıda beklemesini söyledim.

Hemen eve girip yukarı çıktım. Çantamı alıp içine kıyafetlerimi doldurdum. Aşağı inip evlerinin

anahtarınıda masaya bırakıp evden çıktım.

Otele vardığımda son dersime 20 dk vardı. Bir oda tutup çantamı yatağın üstüne bıraktım. Oda

kartımı alıp okula gittim. Evimin anahtarı gelir gelmez eşyalarımı yerleştireceğim ve kendime bir

araba alacağıam.

Taksiye parasını ödedikten sonra okula geldim. Neyseki okula yakın bir otel buldum. Dolabıma

gidip resim defterimi ve boyalarımı alıp sınıfı aramaya başladım. Sarışın bir kız yanımdan

geçerken onu durdurup "Resim sınıfı nerede biliyor musun?"

"Ah evet benimde dersim resim eşyalarımı almak için dolabıma gidecektim istersen sende gel

sonra beraber gideriz." Çok tatlı bir kıza benziyordu. Aynı benim gibi mavi gözleri var. "Imm tabi.

Bu arada ben Jenny." deyip elimi uzattım. "Ben de Erica." Birbirimize gülümseyip sınıfa kadar

konuştuk.

"Sonunda bir arkadaşım oldu genelde yanlız takılırdım." dedi gülümseyerek. "Ben de bugün

kaydoldum. Arkadaş olduğumuza sevindim."

----------------------------------------------------------------

~Luke'un ağızından~

Jenny yanımızdan ayrıldıktan sonra Ashton "onun neyi var?" diye sordu. Suçlu gibi gözlerimi

onlardan kaçırıp etrafa bakındım. "Bir şey söylemek ister misin Luke?" diye iğneleyici bir soru

sordu Calum. Ah tanrım beni çok iyi tanıyor. Lanet olsun!!! "Jenny'ye birkaç şey söylemiş

olabilirim." Yine gözlerimi kaçırdım bu seferde Ashton başladı. "Ne dedin?" Onlara o çocuğun

attığı kağıttan ve aramızda ki konuşmayı anlattım. Hepsi birden "Oha!!" dedi. Bu hallerine

güldüm ama hemen bana kızıp susturdular.

"Aferin Luke. Şimdi bizimlede konuşmayacak ve otele gidecek. Teşekkürler." dedi Micheal

---------------------------------------------------

EVETTT. BİR BÖLÜM DAHA.. YORUMLARINIZI BEKLİYORUM.

It's Just Coincidence!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin