-27-

300 18 3
                                    

GECENİN 03.00'ÜNDE YENİ BÖLÜM YAYINLADIĞIM İÇİN ÜZGÜNÜM. SABAH

FAZLA ZAMANIM OLMADI O YÜZDEN DAHA ŞİMDİ YAZDIM. ÇOK KÖTÜ BİR

BÖLÜM OLDUĞUNUN FARKINDAYIM. AMA BU SAATTE ANCA BU KADAR

OLUYOR. BU ARADA BU HAFTASONU YENİ BÖLÜM YAYINLAYACIM ÇÜNKÜ BU

HAFTA ACAYİP DOLUYUM. YAPABİLİRSEM HAFTA İÇİ YAZMAK İÇİN

UĞRAŞIRIM.

İYİ OKUMALAR!

YORUM VE VOTELARI UNUTMAYIN! SİZİ SEVİYORUM! xoxo :**

❤️🌸➰❤️🌸➰❤️🌸➰❤️🌸➰

Sabah uyandığımda yanımda yatan sevgilime baktım. Sevgilim mi? Eyvah! Erica!! Luke'u

uyandırmadan odadan çıkıp Erica'nın odasına gittim. Yoktu. Demek ki dersi erken başlayacaktı.

Bu demek oluyor ki, biricik sevgilimle başbaşa bir kahvaltı.

Hemen aşağı inip dolabı açtım. Fazla bir şey yoktu, bende Lola'yı alıp markete gittim. Hem biraz

gezmiş olur.

Dün olanlar aklıma geldiğinde ister istemez kızardım. Luke'un yanında ağladığıma inanamıyorum.

Hem de durup dururken. Tam bir zavallıyım.

Lola'yı marketin dışındaki demirlere bağladıktan sonra hemen birkaç bir şey alıp kasaya gittim.

Aldıklarımı ödedikten sonra Lola'yı da alıp eve doğru yürüdüm.

*****

Evet kahvaltı hazır, tek eksik hala uyuyan Luke. Yukarı çıkıp yavaş adımlarla yanına gittim.

Omuzunda dürtünce birden beni belimden kavrayıp yanına çektiğinde küçük bir çığlık attım. O

gülerken ben kollarında kurtulmaya çalışıyordum. O kadar sıkı tutuyordu ki birazdan iç

organlarım dışarı çıkabilir.

"Luke hadi ama.. Kahvaltı hazır." dediğimde belimi sıkıca tutan kollarını gevşetip beni kendine

yaklaştırdı. "Benim için kahvaltı mı hazırladın?" gülümseyerek başımı salladığımda o da

gülümsedi. Ayağa kalktığımızda onu elinden tutup mutfağa götürdüm.

"Daha önce bana kahvaltı hazırlayan olmamıştı." dediğinde ona şaşkınlıkla baktım. "Annem hariç."

dediğinde güldü. Onaylayan bir ses çıkartıp gülümsedim.

*****

Kahvaltımızı bitirmiştik, ama saate baktığımızda okula geç kaldığımızı gördüğümüz için boşverip

okula gitmedik. Bizde dışarı çıkıp biraz Sydney'i turlamaya karar verdik.

Bir banka oturduğumuzda kolunu omuza atıp beni kendine iyice yaklaştırdı. "Seninle tanışacağımı

bilseydim Avusturalya'ya daha önce gelirdim." dediğimde bana baktı. "Önceden gelseydin

tanışamazdık, turneye çıkmıştık unuttun mu?" diye sorduğunda başımı salladım. "Biraz turneden

bahsetsene, nasıldı?" diye sordum. Bana dönüp anlatmaya başladı.

"Harikaydı. Bir sürü insanın içinde şarkı söylemek inanılmaz bir şey. Turnedeyken biraz yoğun

oluyorduk ama yine yaşadığım en iyi şeylerden biriydi. Milyonlarca hayranımız var ve bu çok güzel

bir şey." diye anlatırken gözleri parlıyordu. Bunu yapmayı çok seviyor. Yani konserler verip şarkı

söylemek.

"Bu işi seviyorsun öyle değil mi?" diye sorduğumda başını salladı. "Hem de çok." dedi.

"O zaman bunu yapmalısın. Yani Lise'yi dışardan da bitirebilirsin." dediğimde gözlerime baktı.

Sanki bunu o da istiyormuş gibi. "Bunu bende isterim ama üniversiteye gitmem lazım." dediğinde

yüzü asılmıştı.

Elimi yanağına koyup yüzüme yaklaştırdım. "Bunu sende istiyorsun ve yapmalısın. Yeteneklisin, ve

ayrıca sevdiğin işi yapacaksın. Üniversite kimin umrunda. Ben senin yanındayım, her zaman."

dudaklarıma yaklaşıp öpmeye başladı. "Teşekkür ederim." dediğinde tekrar öpmeye başladı.

Kollarımı boynuna doladım. Ayrıldığımızda alnını alnıma yasladı."Seni seviyorum." "Ben de seni."

*****

Bir Starbucks'a girip ikimize de kahve aldım. Evde buluşacağımız için hızlı adımlarla eve vardım.

Havuz kenarında oturan Luke'un yanına gidip kahvesini uzattım.

Kahvesinden bir yudum aldıktan sonra bana döndü. "Zayn aradı. Yarın burada bir konserleri

varmış ve buraya geliyorlar. Bizde kalabileceklerini söyledim." dediğinde ne diyeceğimi bekliyordu.

Öksürmeye başladığımda kaşlarımı çatarak ona baktım. "Ne dedin? Ne dedin?" diye sorduğumda

yalvarır bir şekilde bana bakıyordu.

"Yanlızca birkaç gün Harry, Louis ve Nial sizde kalıyor. Hadi ama lütfen." daha da kaşlarımı

çatarak ona baktım. "He birde Harry benim evimde kalıyor? O kıvırcık saçlı kendini beğenmiş

aptalla aynı evde kalmam ben." dediğimde hala ısrar etmeye devam ediyordu. "Pekala yanında ben

kalırım olmaz mı? Hem Harry ben varken sana bir şey yapacağını sanmıyorum." dediğinde zorda

olsa kabul ettim.

"Ama benim yanımda yatacaksın. Ve yanımdan ayrılma lütfen. Ona katlanamıyorum." dediğimde

gülümseyerek başını salladı. Kahvesini yere bırakıp beni kucağına otutturdu. Kollarımı boynuma

sarıp dudağına bir öpücük kondurdum. "Peki.. Heni ben senin yanında yatacağım ya... Şey biz..."

diye bir şeyler gevelerken dudağını tekrar öptüm. "Bakarız." dediğimde gülümsedi. Elimdeki

kahvemi alıp kendi içti. Bende yerde duran onun kahvesini alıp içtim.

"Bir şeyleri paylaşmamızı seviyorum." dediğinde başımı salladım. "Biz hiç ayrılmayacağız." diye

devam ettiğinde "Nereden biliyorsun?" diye sordum çarpık bir gülümsemeyle. "Çünkü biz Romeo

ve Juliet'iz." dediğinde kaşlarımı kaldırdım. "Ama ikisi sonunda ölüyor benim akıllı sevgilim."

dedim yanağına kocaman bir öpücük kondurup.

"Biz Jenny ve Luke'uz."

It's Just Coincidence!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin