İkinci Bölüm: Nisan

55 7 15
                                    

Nisan çalışırken taktığı siyah, kalın çerçeveli gözlükleriyle konsantre olmuş vaziyette bilgisayarına bakıyordu. Ensesinde topladığı kumral kısa saçlarının gevşemiş tokadan kurtulan bir tutamını kulağının arkasına attı, gözlüğünü sol elinin iki parmağıyla gözüne itti.

Asıl yaptığı şey ise çalışmak değil, bir masa ötesinde oturan iş arkadaşı hafif toplu, kızıl saçlı Elif'in bir yandan gözyaşlarını silip bir yandan eşyalarını toplamasını izlemekti. İzlerken yüzünde hiçbir ifade yoktu, poker suratında her zaman olduğu gibi hiçbir hisse yer yoktu.

Ama içten içe çok eğleniyordu.

Bu işten ayrılmasına sebep olduğu üçüncü kişiydi. İlk ikisini kendi yükselişi ve kişisel nefretleri yüzünden yapmıştı. Uzun uzun planlamış, işten atılmalarına sebep olacak her sebebi ilmek ilmek işlemişti.

Elif öyle değildi, bir anda olmuştu. Önünde bir fırsat belirmiş o da bu fırsatı hemen gole çevirmişti. Yoksa Elif'le beraber bile çalışmıyordu. Ama onu sevmiyordu, fazla sıkıcı ve tembel buluyordu. O yüzden Elif'e bu kötülüğü yapmakta sakınca görmemişti.

Biraz daha orada kalırsa eğlendiğini belli edecek bir ifade suratında oluşacaktı, o yüzden su alma bahanesiyle ayağa kalkıp mutfağa yöneldi. Altında, üzerindeki bol ve büyük beden upuzun kazak olmasa kusursuz hatlarını tamamıyla ortaya serebilecek dar bir pantolon vardı. Ayağında ise tabi ki siyah postalları.

Elinde suyuyla masasına geri dönerken göz göze geldiği Elif'e sevgiyle gülümsedi.

Kötü biri miydi Nisan?

Zaman zaman bunu kendi de düşünürdü.

10 yaşındayken sinirlendiği babaannesinin gözlüklerini kırarken onu yakalayan babaannesi ona "Kötü Tohum" ismini takmıştı.

Galiba kötüydü.

İntikamcı şeytani bir zeka değildi. İntikam almıyordu zaten. İşine gelecek şeylerin olmasını sağlıyor hatta kendine sorulsa zaten olacak olanı 'hızlandırıyor'du.

Canını sıkan birinin canını ölesiye yakmakta hiçbir sakınca görmüyordu. Hırsını alırken ölçüsü yoktu.

Kendine herhangi bir şey yapmayan birini işten attırabilmişti.

Yaptığı şey Elif'le müşteri arasında oluşmaya başladığını gördüğü kavga kıvılcımına su yerine benzin dökmekti. Çünkü Elif bunu hep yapıyordu, müşterilere büyüklük taslıyor, onları ajanstan soğutuyordu. Bu er ya da geç olacaktı, sadece süreci 'hızlandırmış'tı. Müşteriyi kaybetmemek için patronların Elif'i kovmayı tercih edeceklerini biliyordu. Düşündüğü gibi de oldu.

"Nisan bir bakabilir misin buraya?"

Ali onu odasına çağırıyordu. Patronlardan biriydi Ali, Nisan'ı da severdi. "Geliyorum."

Nisan Ali'nin odasına girdi.

"Nisan yarınki Haklı Grup'la toplantıya senin de gelmeni istiyorum. Hangi ürünleri için toplantı istediklerini bile bilmiyoruz henüz, tanışma toplantısı gibi bir şey. Ben ve Işıl'la geleceksin. Sabahtan başka toplantın yok değil mi?"

Nisan gülümsedi. "Yok. 9'daydı değil mi toplantı?"

"Evet. Ben sana adresi, saati falan maille atacağım yine. Sabah orada buluşuruz."

Nisan tamam der gibi kafasını salladı, odadan çıkıp masasına geçti.

Işıl 4 yıldır ajanslarında çalışıyordu. Sadece 1 yıl Nisan'dan fazla orada çalıştığı için üstü sayılıyordu. Yaşıtıydı ama sektördeki tecrübesi daha fazlaydı.

Ve de çok güzeldi.

Nisan başarı, güç gibi konularda çok kıskanç ve hırslıydı. Ama dış görünüş, güzellik gibi konularda hiç öyle olmamıştı. Kadınlara özgü, her kadında az da olsa bulunan o kıskançlık, en azından güzel olana imrenme duygusu onda yoktu. Kendisine sorulsa ofisteki 9 kız arasından kendisini 4. sıraya koyardı güzellikte tereddütsüz. Bu konuda oldukça objektifti. Işıl ise içlerinde en güzeliydi.

Ama bu Nisan'ı zerre ilgilendirmiyordu.

Eğer 1 yıl önce girdiği için kendisine patronluk taslama, emir verme gafletinde bulunursa o zaman tehlikeye girerdi Işıl'ın ajanstaki geleceği. Güzel olduğu için değil. O yüzden şimdilik güvendeydi.

Nisan'ın kıyısından köşesinden bir şekilde hayatında yer alan herhangi biri ne kadar güvende olabilirse o kadar.

Avucumda SenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin