We Were Born To Die 4

149 0 0
                                    

Selam! Müzik kısmında ki şarkıyı yazarken dinlemiştim. Okurken dinleyebilirsiniz. ^_^  Bir dahaki bölümde Aiden'in resmini vermeyi düşünüyorum. ^_^

Avm'ye gittik. Ve ta taa! Aradığım elbise buldum! Aslında aradığım gibi değildi ama çok çok beğendim ve hemen aldım. Üzerime de çok yakıştı. Leer çok beğendi.  Elbisem göğüs kısmı incilerle dolu alt kısmı da simdiyah bir elbise çok güzel! Leer de baktı ama çok beğendiği olmamış o yüzden almadı. Oradan doğru İtalyan restorantına gittik. Ben oranın yemeklerini bilmiyorum tabii ki. Leer'in annesi yarı İtalyanolduğu için o yemeklerimizi sipariş etti. İsmini bilmediğim makarnya benzer börek gibi birşey yedik.  Ama harikaydı! Oradaan çıktık. Eve gittik üzerimizi değiştirip akşam Cody ve Connor ile birşeyler içmeye gittik. Biraz beyaz şarap içtim. Çok fazla içemem çünkü deli gibi oluyorum. Cody ve Connor ile kardeş gibiyiz. Yanlış düşünülmesin. Onlardan sonra Leer ile biraz sahilde yürüyelim diye çıktık. Biraz yürüdük. Hava çok soğuktu. Leer Gitmek istediğini söyledi. İtiraz etmedim çünkü topuklularla yürümek bana ölüm gibi geliyordu. Tam arabaya biniyordum. Birisi Pariss, Pariiis diye sesleniyordu etrafa baktım. Aiden'in bana koşar adımlarla geldiğini gördüm. Yanıma geldi "merhaba" dedi. Merhaba dedim ve gülümsedim. " Biraz yürümek istermisin dedi" hayır teşekkürler dememe kalmadan Leer " ay evet o da yürümek istiyordu ben gitmek istedim siz yürüyün" dedi. Leer'e öyle kaş göz hareketleri yapıyordum ki. Aidenin farketmemesi imkansızdı. Leer bindi arabaya gitti. Biz de Aiden ile sahilde yürümeye başladık. İçimde tuhaf bir his vardı. Korku heyecan gibi. Hiç böyle hissetmemiştim önceden. Konuşmadan sadece yürüyorduk. Bir ara elini tutmayı deli gibi istedim ama beni belki de oynatmak istiyordur diye düşündüm. Bir süre hi konuşmadan yürüdük ama konuşmak için içim içimi yiyordu. En sonunda "maçlar nasıl" diye aptalca birşey çıktı ağzımdan. "iyi, gayet iyi, takip ettiğini sanıyordum" dedi. "Hayır takip ediyorum zaten ama sadece senden duymak isteim dedim. Biryere oturalım mı dedi. Saat 01.00 gibiydi. Tamam dedim. Sakin bir bara girdik. Sanırım her zaman gittiği barlardan biriydi çünkü garsonlardan birine kaç göz hareketleriye birşeyler söyledi. " Aslında Carly sanırım beni sevmiyor ve seninle dertleşmek istedim dedi" Kahretsin! Benim düşündüğüm şeye bak! Seni seviyor diye düşünüyordum! Aptal ben! İşte bu popülerler böyle. Akşamları kullanırlar ve sonraki sabah ismini bile hatirlamazlar. Ben de " Bilmem, seviyordur sanırım. Hiç beni delicesine seven biri olmamıştı senin Carly'i sevdiğin gibi o yüzden gerçekten bilmiyorum" dedim Sanırım anlamadı boş gözlerle bana baktı. "Onu seviyorum, çok seviyorum ama onun Ryan ile öpüşmelerini yediremiyorum kendime diyorum" dedi. "Belki de gerçekten Ryan'ı seviyordur" dedim. Çünkü Aiden'in canını yakmak istiyordum. Acı çeksin istiyordum gözlerimin önünde.Onun bana yaşattığını yaşatmak istiyorum. "Belki de" dedi. " Sen onu çok seviyorsun sanırım?" dedim. Biraz duraksadı. Sanki düşündü emin olamadı. Ve başını iki yana salladı. Emin değilim demekti bu. " Sen iyi birisin" dedi. Gözlerimi devirerek baktım. Bira istemiş. Onlar gelmişti. Susamıştım. İçttim biraz. Tuhaf tuaf baktı. Gülümsedim. En sahte gülümsememden hem de. Dişlerini gösterek güldü. Bunu herkese yapmaz. Bir yudum daha aldım. İçime bir deli cesareti gelmişti. "Carly seni sevmiyor. Ryanı seviyor! Barız belli. Gerçeklerle yüzleş artık" dedim. Ve birden ne dedim ben diye düşünüp çantamı alıp koşarak çıktım oradan. Arkamdan Aiden koşuyordu. Ve lanet topuklu ayakkabılar yüzünden düştüm. Aiden geldi kaldırdı beni. Oradaki banka oturduk. Omzuna yattım ve ağladım. Neden olduğunu bilmiyordum içimden çelmişti sadece. Aiden hiçbirşey demedi. Sadece bir baba gibi bakıyordu. Koruyucu ama bir o kadar da sevecen. Ve sonra "evet aslında haklısın sanırım" dedi. "Bana inanma, sen mutluluğuna bak dedim. Birşey demedi. "Artık gidelim mi dedi" Kalktım. Arabasına gittik. Tam arabayı çalıştırdı. Dudağıma doğru geliyordu. Sonra geri çekildi. Ben de istemiyordum şu anda zaten. Beni eve bıraktı. "Korkarsan seninle kalabilirim" dedi. Başımı evet anlamında salladım. Biraz bira içtik ve ben odamda o kanepede uyuduk. Sabah uyandığımda "Antremanlarım var erken çıkmak zorunda kaldım. Kendine iyi bak!" yazılı bir not vardı. 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 18, 2013 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

We Were Born To DieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin