Bu gün hava sağanak yağmurlu.
IImmmm... En sevdiğim. Hiç anlamıyorum böylesine güzel havada niye insanlar şemsiye ile geziyorlar. Bence Allah ruhumuzdaki kirler temizlensin diye yağmur yağdırıyor. Şemsiyesiz dolaşıyorum diye insanlar alayla, küçümsermiş gibi bakıyorlar. Hatta eminim içlerinden "Delirmiş herhalde" diyorlardır. Ama aksine, ben onlara alayla gülüyorum. Kendi kirli ruhlarında kayb olub, giden insanlar onlar.
Düşünüyorumda her kes mi kötü peki?. Bence, değil. Bence, her kesin içinde kendisiyle saklanbaç oynayan bir iyilik var, bir köşeye saklanmış sobelenmeyi bekliyor. Ben düşünüyorum yağmursa, yağıyor. Ruhum temizleniyor, ama, her yağmur damlası üzerime düştüğünde yalnızlığım yüzüme-yüzüme vuruyor gibiydi. Her halde insanların yağmurdan saklanmalarının nedenlerinden biride budur.
Ahh...
Deminden beri anlatıyorum ben, kendimi tanıtmadım değil mi?. Merhaba. Ben, İstanbul. İsmimi İstanbul koymuşlar, ama, bence yalnış.
Benim bu şehirle hiç bir alakam yok.
Ben bu şehir kadar acımasız.
Bu şehir kadar vicdanlı.
Bu şehir kadar tehlikeli.
Bu şehir kadar güvenli.
Bu şehir kadar karanlık.
Bu şehir kadar aydınlık.
Bu şehir kadar yalnız.
Bu şehir kadar kalabalık.
Bu şehir kadar kirli.
Bu şehir kadar temiz en önemlisi; bu şehir kadar muhteşem ve bu şehir kadar vazgeçilmez değilim. Sadece İstanbulum ben. Kendini bildi-bileli yapayalnız olan İstanbul. Şimdi de yalnızlığımı almış eve gidiyorum. Belki mısır patlatır film izleriz.
Sokağa girince garip sesler duydum. Önce -bana ne- deyip, yola devam etmek istedim, ama, merakta ediyordum, ne olduğunu.
Kendimle eve mi yoksa ses gelen yönemi tartışmamdan sonra, merakıma yenik düşüp, ses gelen yöne gittim.
3 adam vardı.
Onları görünce bir köşeye saklandım ve gizlice onları izlemeye başladım. Adamlardan biri diz çökmüş, diğer iki adama yalvarıyordu. Yüzü-gözü kan içindeydi. Belli ki bayağı hırpalamışlar. Kendi-kendime "aman kavgaymış" dedim. Tam gidecekken adamlardan biri silah çıkardı.
Olduğum yerde kaldım. Şoka girdim.
Belki korkutmak içindir diye düşünüyordum ki, pat diye ses geldi.
Diz çökmüş adam yere yığıldı.
Her yer kan içindeydi.
Bir anlığına nefes almayı unuttum. Kendime geldiğimde arkamı dönüp kaçmak isterken, ayağım takıldı. Düştüm ve ağzımdan minik bir çığlık koptu. Sokak boş olduğu için sesimi duymuş olmalılar. O iki adam peşime düştüğünde hızla evime doğru koşmaya başladım. Evime ters yönden gittim.
Karanlık olduğu için belki kafaları karışır da beni bulamazlar diye ümit ediyordum. İzimi kayb ettiklerinden emin olduktan sonra, eve girdim. Kapıyı sıkıca kapatıp, yere çöktüm. Korkuyordum ve tehlikedeydim.Göz yaşlarıma hakim olamayıp, ağlamaya başladım. Resmen bir cinayete tanık olmuştum. Üstüne birde yakalanıp, takib edilmiştim.
Üzerimdekileri çıkarıb kendimi duşa attım. Duştan çıktıktan sonra, kendimi biraz toparlamıştım. Ya da bana öyle geliyordu.
Polisi arayıp aramamak konusunda kararsızdım. Ararsam, beni de bulup öldürürler diye korkuyordum, ama, aramazsam vicdanımın sesini bir ömür boyu dindiremem. Ne yapmam gerektiğini biliyorum.
Polisi aramak...
Ama, korku hissim buna izin vermiyor.
"En iyisi uyumak ve sabah sakin kafa ile düşünmek" diye düşündüm ve uyumak için yatak odama gittim. Uzun bir süre uyuyamadım. Ne zaman uyuya kaldığımı hatırlamıyorum.
Gece tıkırtı seslerine uyandım. Saate baktığımda 5-i 10 geçiyordu. Korkarak kalktığımda kalbim tehlike sinyali veriyormuş gibi çarpıyordu. Kendimi korumak için elime alabileceğim bir şey yoktu. Bende çantamı aldım. Çantayla kendimi ne kadar koruya bilirsem artık.
Sakince odadan çıktım. Işıkları açmaya çalıştım, ama, elektrikler gitmişti. Bu beni daha da korkuttu. Telefonumu elime alıp, ışığını açtım. Önce oturma odasına baktım. Sonra sırasıyla mutfağa ve banyoya baktım.
Hiç kimse yoktu.
Her halde olayın şokundan bilinç altım bana oyun oynuyor diye düşündüm. Arkamı dönüp odama girmek isterken, ensemde yabancı bir nefes hiss ettim.
Geriye döndüğümde gerçekten de bir adam vardı. Bağırmak isterken ağzımı kapadı. Ben debelenmeye başladım. Elinden kurtulmaya çalışıyordum.
Sonra burnuma bir koku geldi. Gözlerim yavaş-yavaş kapanmaya başladı, ellerim uyuştu. Sanki yeri ayağımın altından çektiler. Zaten sonrası yok. Son hatırladığım şey birileri beni sürükleyerek götürüyordu.
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
EVET İLK BÖLÜM GELDİ. EVET BİRAZ KISA AMA İLK BÖLÜM SONUÇTA. DİYER BÖLÜMLERİ UZUN YAZMAYI DÜŞÜNÜYORUM. KİTABIM SERİ ŞEKLİNDE OLUCAK. İNŞALLAH BEYENİRSİNİZ. YORUM VE VOTELERİNİZİ BEKLİYCEM. İYİ OKUMALAR.