Bu ne demekti şimdi? Hemen kitabın içindeki mektupları alıp çantama atmıştım. Kasaya gidip kitabı aldığım gibi Beren'in yanına gitmiştim. Korkuyordum bir şey olmasından korkuyordum. Beren'i çekiştire çekiştire kitapçıdan çıkarmıştım."Yeşim ne oluyor? Sen iyi misin?"
"Değilim , değilim . Güvende değiliz."
"Nasıl güvende değiliz ? Ee anlatsana ne olduğunu."
"Şuan olmaz evde her şeyi anlatıcam."
En azından nedenini sorup üstelelememişti. Alperen'e söylesem mi ? Söylemesem mi ?Diye düşünüyordum. Ama söylersem bizi bırakmazdı. Boş yere okuluna gitmemezlik yapmasını istemiyordum. Eve yaklaştıkca aslında bedenim daha da titriyordu. O eve nasıl girmişlerdi? Nasıl o mektupu alıp evden çıkmışlardı? Peki ya bunu yapanlar kimlerdi? Ben böyle düşüncelerime kapılmışken Beren'in sorusuyla kendime geldim.
"Efendim"
"Diyorum ki her ne olduysa Alperen'e söylicek miyiz?"
"Beren bir şey olduğunu Alperen'e söylemicez duydun mu beni?"
"Ama neden?"
"Eğer söylersek o İzmir'e gitmez , boş yere okulundan etmeyelim çocuğu."
"İyi peki , sen bilirsin."
Eve girdiğimizde Alperen çıkıyordu.
"Hadi kızlar , kendinize dikkat edin. Bir an gelmeyeceksiniz sandım ."
"Yeşimle baya dolaştık da saatin farkında değiliz . Ondan hadi iyi yolculuklar."
"Sen de dikkat et kendine Alperen." Diyip sarılmıştık ikimizde ve sonra da uğurlamıştık. Şimdi sıra Beren'e her şeyi anlatmaktaydı.
"Evet Yeşim dinliyorum."
"Sanırım bazı konularda haklısın."
"Ne gibi ?"
"Mektup konusunda. Hani kaybettiğimiz mektup var ya."
"Evet ne olmuş ona?"
Hemen elime çantamı alıp kitapla birlikte kağıtları çıkardım. Berense ne yaptığımı anlamaya çalışıyordu.
"Girdiğimiz kitapçı da bu kitabı elime almıştım ve içini açtığımda bunları buldum."
İki kağıda da dikkatlice inceliyordu.
"Ama bu nasıl olabilir Yeşim?"
"Bilmiyorum. Ama ben artık dinlendiğimizi bile düşünmeye başladım. Evimize girdiklerinide."
"Yani bu kağıdın oraya gitmesi için bu evden almaları gerekti. Anlamadığım zaten geç yattık. Hem Alperen de vardı. Yani hangi ara nasıl hiç birimiz anlamadan girdiler?"
"Aklım almıyor Beren. Ben sana tesadüf eseridir derken kağıdın üstünde 'başımız hiç bir şey tesadüf eseri gelmez' diyor . Bu normal bir şey değil. Konuştuklarımıza kadar haberleri var."
"Ee ne yapacağız peki?"
"Bilmiyorum. Polise haber mi versek ?"
"Ya polise haber verdik diye başımıza kötü bir şey gelirse? Hatta belki bu konuştuklarımızı bile duyuyor olabilirler."
"Bu çok saçma , cidden her şey çok saçma. Ama bir yerden başlamalıyız mesela kapının kilidini değiştirmek gibi."
"Bencede en azından içimiz az da olsa rahat olur. Bu eve biri girip gidiyor belliki ve bunu önlememiz gerek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖKKUŞAĞINDA SAKLI
AdventureBeren ve Yeşim. İstanbulda yaşayan 2 genç kız.Dünyanın farklı yerlerinde farklı ipuçları bulurlar. Bu ipuçuları 7 rengi temsil eder.Acaba bu ipuçlarını çözebilecekler mi ?