Annem Nasıl Öldü?

24 0 0
                                    

Evlatlık olarak gittiği aileyle birlikte yaşamaya başlamış, her şey başlarda yolunda giderken eve giren bir bebek haberiyle ailenin gözündeki değeri birden sıfıra inmiş ve yaptığı her şey gözlerine batmaya başlamıştı. Dışlanmalar sözlü hakaretlere dönüşünce daha kötü şeylerin olabileceğini düşünerek bir umutla girdiği evden hüsranla çıkmıştı. Aslında O da bu aileyi içten içe kabullenemiyordu. Bir kürkçü misali ablalarının yanına dönmüştü..

  Bütün umutlarını geride bırakmış 'açacak yeni bir sayfam var mı?' diye düşünmeye başlamıştı.. Olgunlaştıkça güzelleşiyor ve çevresinde yoğun bir ilgi oluşuyordu ama bu Onun umrunda dahi değildi. Büyümek istemiyordu ve büyüyordu, büyüdükçe kafasındaki sorulara cevap aramaya ihtiyaç duyuyor ve öğrendiği gerçekler her seferinde canını bir öncekinden daha çok acıtıyordu. Anne ve babasına olan merakı zamanla artıyor ve ablalarına onlarla ilgili sürekli sorular sorup onları bir nebzede olsa tanımayı umut ediyordu.. Tek bir fotoğraf karesine saatlerce odaklanıp bakıyor 'belki onlarla ilgili bir şey öğrenebilirim' diye düşünüyordu. Gözlerinin annesininkine benzediğini farketmiş ve bu yüzden gözlerine her zaman daha fazla değer vermişti. Acaba anne ve babası en çok neyi severdi, nasıl kokarlardı ve Onu seviyorlar mıydı? Bunun gibi milyonlarca soruyla doluydu kafası.. Her gece ablasından aynı şeyleri duysa da tekrardan annesini ve babasını anlatmasını istiyordu. Annesi ve babasıyla ilgili ablasından dinlediği şeyleri hiçbir masala değişmezdi. Onlara bir kere sımsıkı sarılıp kokularıyla soluğunu doldurmak için her şeyini verebilir, her şey yapabilirdi. Ama ne yazık ki bu onları geri getirmezdi.

Annesi ve babasını tanımaya çalışırken ölümleriyle ilgili sorular sormaya da başlamıştı. Verilen cevaplar arasında annesinin ölümüyle ilgili olan cevapların çelişkili olduğunu ve sorduğu herkesin farklı cevaplar verdiğini fark etmiş olmalı ki bunun üzerine yoğunlaşmaya başlamıştı. Aynı zamanda ablaları bu ölüm konusunda o kadar sıkıydılar ki O ne zaman bu konuyu açsa kelimeler hep kaçacak yer arıyordu adete.. Verilen cevapları birleştirip anlam çıkarmaya çalıştığı bir anda Ona anlatılan 'annen siroz hastasıydı ve babanın ölümü de üzerine gelince daha fazla dayanamadı, annemiz babamızla birlikte trafik kazasında öldü....' bu gibi hikayelerin tamamen yalandan ibaret olduğunu ve Onu geçiştirmek için uydurulan şeyler olduğunu anlamıştı.. Her şey daha fazla derinleşmiş ve çıkmaz bir hal almıştı.

Evde oluşan baskılarda cabasıydı. Abisi evlenmiş ve 360 derecelik bir değişim söz konusu olmuştu. Abisi Ondan adete kanını içecek kadar nefret ediyordu. Zamanla abisi nefretini dizginleyemiyor, hakaret edip hastanelik olmasına sebep olacak kadar Onu dövüyordu. Beyninde bir dolu soru ve yaşadığı hayatın gerçekliğinden şüphe duyup hayatına son vermeye karar vermişti.. Artık açacak yeni bir sayfası daha yoktu ve bütün başlangıçlar bitişten, Onun yıkılışından ibaretti. Evde durgunluğun olduğu saatler arasında bulduğu bütün ilaçları içmiş ve artık Azrail'e ruhunu teslim etmeye hazır bir şekilde beklemeye başlamıştı. Zaten hayatı boyunca ölmeyi istemişti, belki saatler kalmıştı son nefesini verip bu dünyadan gerçek dünyaya geçiş yapmasına..

  Gözlerini açtığında bir hastane odasında ve başucunda ablasının ağlayarak Onun için dualar ettiğini görmüştü. Şaşkınlık içerisindeydi. Ölmüş müydü yoksa hala yaşıyor muydu? Ama neden yaşamalıydı ki? Onun için her şey bu kadar kötü ve çıkmaz bir hal alırken, Onu hayatta tutacak şey neydi? Ölüp ölmediğini test etmek amacıyla gözlerini kapatıp tekrardan açtı. Bunu fark eden ablası sevinçle "Yaşıyorsun, Allah'ıma şükürler olsun. Sana bir şey olacak diye o kadar çok korktum ki.. benim birtanecik meleğim, küçüğüm.. Bunu neden yaptın kendine?" Diye sormuştu.. Ölmediğini farkedip içten içe kendine kızmaya başlamış, kendini öldüremeyecek kadar beceriksiz olduğunu düşünürken ablasının "Bunu neden yaptın kendine? Henüz bu kadar genç ve hayat güzelken.." demesiyle kendine gelmişti. Hayat gerçekten güzel miydi, peki ya güzelse O neden bu kadar mutsuz ve ümitsizdi?

Ablasının sorusuna karşılık gözleri dolmuş sadece dilinden " Annem nasıl öldü?" diyebilecek kadar ayık kalmıştı.

Sevgili arkadaşlar kitabım henüz derleme aşamasında olduğu için bölümleri biraz geç yayımlamak durumda kalıyorum.. Umarım okuduğunuz bölümler sizleri tatmin edip güzel bir kitap sefası çekmenizi yardımcı oluyordur.. ☺️

O'NUN ADI: HİÇ KİMSE  #Wattys2017 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin