Başlangıç

21 2 0
                                    


Büyük parlak ışıklar gökyüzünde çiçek gibi açıldı ve yavaşça aşağıya süzülmeye başladı. Simsiyah gökyüzü, gün gibi parlarken annesinin eteğine daha sıkı tutundu küçük kız. Büyük gözlerini, yere serpilen beyaz ışık huzmelerinden annesine çevirdi ve tuttuğu eteği çekiştirmeye başladı. "Anne. Yıldızlar mı dökülüyor yere?"

Annesi tebessüm ederek kızına döndü. Büyük gözlerini olabildiğince açmış annesine bakan kız da tebessüm etti. "Hayır yavrum. Bunlara havai fişek diyorlar. Aramıza yeni gelenlerin getirdiği bir gelenek kızım."

Küçük kız, hafifçe kafasını salladı. Tombul yanaklarında tebessümü ile oluşan gamzesi onu daha da şirin yapıyordu. Büyük bir patlama üzerine, büyük gözlerini tekrar havaya dikti. Küçük bir ışık gökyüzüne yükseldikten sonra açıldı ve çiçek şeklini aldı. Küçük kızın, büyük gözlerine yansıyan bu görüntü onu daha çok hayrete düşürüyordu. Açılan fişek ile yeşil ışıklar yere serpilmeye başladı tekrar. Küçük kız, annesinin eteğini çekiştirerek yerinde zıplamaya başladı. Diğer eliyle ışık huzmesini gösterdi. "Yıldızlar dökülüyor anne, bak yıldızlar dökülüyor. Hadi gidip bir tane yıldız alalım."

Orta yaşlarına gelmiş olan kadın tebessüm ettiğinde gözlerinin etrafında oluşan çizgileri ile kızına umutla baktı. Daha beş yaşında olan minik kızı her seferinde kendi bildiğine inanıyordu. Annesi ne derse desin önemli olan kendi inandıklarıydı. Bugün onun beşinci yaş günüydü ve bu sefer fişekler onun için patlatılmıştı. Annesi ilk kez izlemesine izin vermişti fişekleri. Kızına sürprizi olduğunu söylediğin de büyük mutlulukla annesine sarılmış, öpmüştü. Ve şimdi sürprizini görüyordu ve mutlulukla havalara uçuyordu.

Yerinde durmadan zıplayan küçük kızının yanına çöktü kadın. Omuzlarından tuttu ve küçük kızının durmasını sağladı. "Bir gün ne dediğimi anlayacaksın kızım."

"Anne bir gün bende senin gibi olacağım değil mi? Her şeyi bilen, güzel bir anne." Kadın, küçük kızının gözlerine baktı. Gözleri dolmaya başladığında kızına sıkıcı sarıldı. O da bunu tüm içtenliği ile istiyordu. Lakin şimdilik kızının büyümesini istemiyordu. Her yaş günün de bu acıyı yaşamak istemiyordu.

İstemeye istemeye kocasının güçlenmesine razı olmuştu. Fakat kocası güçlenirken kızını kaybetme olasılığı vardı. Kendi canını, kendi kanını kaybedebilirdi ve bu nedenle kızının doğum günlerinde içten içe hüzne boğuluyordu. Kurtulması için elinden geleni yapacaktı. Bu yüzden artık her yaş gününde fişeklerin patlatılmasını istemişti. Lanetleri ve kötü ruhları kovduğuna inandıkları için istedi bunu. Kızının üzerindeki kara bulutları dağıtsın diye istedi.


× × ×


"Aa! Şu çiçek çok güzel!"

Çiçek bahçesinde bir o yana, bir bu yana koşturan küçük kızın arkasındaki Çinli kadın, elleri önünde bağlı halde minik adımlar atıyordu. Eline aldığı mavi çiçeği, arkasındaki Çinli kadına uzattı. "Dadı, bak bunu sana kopardım."

"Teşekkürler efendim." Aldığı çiçeği önce hafifçe kokladı sonra, ellerini tekrar önünde bağladı. "Gitmemiz gerek efendim."

Siyahın İçindeki UmutlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin