Tiz Bir Çığlık

145 13 3
                                    

Uyandıktan sonra çok düşünmüş ve kararını vermişti. Kendini fırtınaya teslim etmeyecekti. Hele ki böyle bir dünyada. Evet, Jelal'den hoşlanmıştı ama bir esir gibi yaşamak istemiyordu. Çünkü Jelal'e güvenmesi için herhangi bir sebebi yoktu. Zaten kimseye güvenemezdi - Juvia ve Lucy hariç- böyle bir dünyada. Jelal, Erza kadar kıymetini bilemezdi özgürlüğün. Sonuçta onlar köle gibi görülmüyordu. Hala onu ispiyonlayanilirdi ya da ispiyonlamasa bile o Erza'ya köle gibi davranabilirdi. Buna izin kati surette veremezdi. Kendini şaşmaz, katı ve güçlü göstermek zorundaydı. Böylelikle ona asla zarar veremezdi. Ne fiziksel ne ne ruhsal. Şimdi de mutfağa doğru gidiyordu. Karnı acıkmıştı. Buzdolabında çileki kek bulma umuduyla yoluna devam etti. Mutfağa geldiğinde ise gördüğü şey tam anlamıyla katliyamdı. O güzel çilekli kekten geriye sadece bir lokma kalmıştı. Bunu gören Kızıl sadece olduğu yerde kaldı. Sonra keke bir çatal batırıldı. Çatalı batıran kişiye baktı. Jelal? O da mı çilekli kek seviyordu? Jelal ise bir şey sezdi-bu da ancak Erza'nın odaya yaydığı enerjiden olsa gerek- ve kapının girişine baktı. Erza'nın keke attığı bakışı gördü ve dayanamayıp ayağa kalktı. Çatala bağırdığı kek ile Erza'nın yanına gelmeye başladı. Ama Erza daha olayı kavrayamamış bir vaziyette mutfağın girişinde duruyordu. Jelal Erza'ya yaklaştı, yaklaştı ve yaklaştı. Sonra keki Erza'nın ağızına doğru götürdü. Erza ise gözünün önündeki çilekli keki görür görmez kendini ona kitlemişti. Ağızını açtı ve keki yedi. Keki yerken adeta gözleri parlıyordu. Jelal ise bunu görünce Erza'nın çilekli keki ne kadar fazla sevdiğini anladı. Erza çilekli keki yedikten sonra olayı kavrayınca hemen birkaç adım geri çıktı. Sonra Jelal'e ufak bir bakış attı. Yüzünün kızarması da cabasıydı. O anda yapabileceği en iyi şeyi yaypıp oradan uzaklaşmayı tercih etti ve doğruca tuvalete girdi. Jelal ise yaptığı hareketten dolayı utandı ama bir derece de olsun içinde mutluluk vardı. Acaba Erza ona kızmış mıdır? Kızsaydı yemezdi di mi? Bu sorular kafasını meşgul ederken gerçek hayata dönme kararı verdi. Acaba kahvaltı hazırlasa mıydı? Belki Erza kahvaltıyı aynı keki yediği gibi ederdi. Yine Erza hakkında düşünmeye başlamıştı en iyisi bir elini yüzünü yıkamalıydı. Tuvaletin önüne gelmişti ki içeriden fısıltı düzeyinde bir şey duydu. Erza olabilirdi acaba dinlemeli miydi? Kızıp kızmadığını da öğrenmiş olurdu ama bu etik değildi. En sonunda dinlemeye karar verdi. Tam kapıya yaklaştığında kapı suratına çarptı. Öyle canı acımıştı ki! Eliyle burnunu tutarken burnunun kanadığını farketti. Gray ise Jelal'e korku dolu gözlerle bakıyordu. Tabiki olacakları tahmin edebiliyordu ve bunları yaşamak istemiyordu. Ne yapıp ne etmeli bu işin içinden çıkmanın bir yolunu bulmalıydı. " Jelal sen artık kapıları mı dinlemeye başladın? Ayıp ayıp bak neler oldu şimdi? Neyse gel burnunu yıkayalım." dedi. Jelal ise peçete tutmayı daha uygun gördü. Jelal çarpıldığını düşünmeye başlamıştı artık. Tam o sırada yanlarına kızların geldiğini fark etti Gray. Juvia -tam bir Meraklı Melehat- " Jelal burnuna ne oldu?" dedi. Gray boş boğazlığıyla kapı dinlerken olduğunu söyledi. Jelal ise ona öldürücü bakış attı. Bunun anlamı seninle sonra hesaplaşacağızdı. Gray ise oradan uzaklaşmanın en doğru karar olduğunu anlayıp Juvia'ya " Juvia , ben sana bizim arka bahçemizi gösterdim mi? Çok güzel bir manzarası var. İstersen sana göstereyim " dedi. Juvia ise buna dünden razıydı ve hemen kabul etti Gray'in teklifini. Erza ise hemen olaya atlayıp "Juvia hapını içmeyi unutma içip çık dışarı biri görürse sıkıntı çıkmasın." dedi. Juvia da hatırlattığı için Erza'ya teşekkür edip çantasından hapı çıkarmak üzere yattıkları odaya çıkmaya başladı. Odaya geldiği zaman çantasına doğru yöneldi sma çantasında hapı bulamadı. Sonra mutfağa bırakmış olabileceğini hatırlayıp tekrar mutfağa indi. Tam da tahmin ettiği gibi hap mutfaktaydı. Gray de mutfaktaydı ondan du istedi. Gray ise mutfak dolabından bardağı çıkarırken birden elinden bardağı düşürdü. Kapının oraya doğru bakıyordu ama gördüğü şeyden pek emin olamamıştı. O yüzden gözlerini ovuşturup tekrar baktı. Evet gördüğü şey gerçekti. Uzun pembe saçları ile çok güzel yüz hatları ile karşısında çok güzel bir kız duruyordu. Kızın üzerinde ise ona çok bol olan kıyafetleri vardı. Sanki o kıyafetler ona ait değildi. Pembe saçlı kız " ne bakıyorsun öyle öküzün trene baktığı gibi" dedi. Gray ise şaşkındı. İçinden saçma bir ihtimal geçti. Kıza dönüp " Natsu?" dedi. "Hee benim ne oldu mankafa? dedi. Herkes şok içinde Natsu'ya bakmaya başladı. Erza ise hemen durumu kavrayarak bir adım öne çıkıp Natsu'ya "Sende bir gariplik sezdin mi?"dedi. Natsu ise "Evet biraz fazla mı kilo verdim acaba?" dedi uyku sersemliğiyle. Sonra sesindeki farklılığı ve vücudundaki anormalliği fark edip hemen tuvalete koştu. Birkaç saniye sonra tuvaletten tiz bir çığlık geldi.

FAIRY TAIL ÇETEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin