FAIRY TAIL ÇETE

Acaba?

Aman Allahım ben miyim bu tatlı yüz?!
Yok canım daha neler! Hâlâ rüyada olmalıyım. En iyisi çimdiklemek. "Jelal, beni çimdikler misin?"dedim. Jelal ise şaşkınlıkla "Tamamdır!" diyip tam çimdiklemeye yeltenirken banyonun girişindeki parke ile fayansın birleşme yerine takıldı ve üzerime düştü. Tam ayağa kalkacakken salak Gray, "Altta kalanın canı çıksın diye bağırıp üzerimize atladı. Sanki üzerimde hayvan Jelal'in bir ağırlığı yetmiyormuş gibi Gray ise bunun üzerine tuzu ve biberi oldu. Bu anı fırsat bilen Juvia ise Gray'in üzerine atladı. En son Lucy'nin bir hamle yaptığını gördüğüm an gözümü kapattım. Lucy kilolu bir kız değildi. Aksine fıstık gibi kızdı. Fakat güzel fiziği yüzünden ağır olabilirdi de. Birden cennete ulaştığımı düşündüm. Her yer bembeyazdı. Tam gözümün önünde bir ışık belirdi ve ışık gözümü alıyordu. Birden bir melek gördüm. Sapsarı, parlak, uzun ve göz kamaştıran güzellikte saçları vardı. Pürüzsüz bembeyaz bir yeni ve kahverenginin en güzel yönündeki gözleri vardı. O kadar güzeldi ki. O küçük yüzüne oranla büyük gözleri vardı. İşte o an cennette olduğumu anladım. Hayatımın en güzel anlarından biriydi bu. Bir dakika hayatımın en güzel anlarından biri olamaz çünkü ben öldüm. Ama olsun çok güzeldi. Sonra pürüzsüz yumuşak ve huzur veren bir ses duydum. Bana sanki bir şey söylemeye çalışıyordu. Her şey biraz daha netleşmeye başladı. Birden melek kayboldu. Ve Gray gözümün önüne geldi. Cennette Gray'in ne işi var ya? Hemen ayağa kalktım o meleği tekrar görmek istiyorum. Etrafına daha dikkatli baktığımda salondaydım ve herkes başımda toplanmıştı. Erza, Gray, Jelal, Juvia vardı. Ama Lucy eksikti. Tabi ya o melek Lucy'di. Elinde kolonya ile Lucy geldi. Ne oldu ki herkes başıma toplandı böyle. En iyisi bunu onlara sormak. Tam yattığını yerden ayağa kalktığımda salondaki aynada kendini gördüm ve ne olduğunu hatırladım. Hemen koşup hüzünle Lucy'e sarıldım. "Lucy, bana ne olacak şimdi, ben ne yapacağım?" dedim. O da "Natsu üzülme ben sana normal haline dönünceye kadar yardım ederim" dedi.
-----------------------------------------------------------------

Lucy bunu söylediğinde kızların ezici bakışlarına maruz kaldı. Lucy bunu görünce biraz fırsatı. Yaptığı hatanın farkına geç vardı. Ama iş işten geçmişti.
İlacın etkisi geçene kadar buaradalardı. Herkes suskun kaldıktan sonra Erza'nın aklına şeytani bir fikir gelmişti. Belki de bunu fırsat olarak kullanabilirlerdi. Hiçbir zaman olmayan özgürlülerine sahip olabilirlerdi. Artık biraz olsun bu çürük dünyada biraz olsun eğlenebilirlerdi. Jelal ise bunu bir fırsat olarak değerlendirebilirdi kendi adına. Aklına gelen fikri hemen söyledi. Bir havuz partisi fena fikir değildi aslında. Neyseki alt katta kapalı havuzları vardı. Kızlar ise yüzmeyi biliyorlardı ve - çünkü erkek oldukları zaman yüzmeyi öğrenmişlerdi- bu onlar için muhteşem bir fırsattı. Hemen kabul ettiler. Fakat bir sorun vardı. Natsu artık bir kızdı. O nedenle bu fikirden vazgeçtiler ve kızların aklına şeytani bir fikir geldi. Juvia hemen Natsu'ya " Kullanmadığınız ya da küçük gelen kıyafetleriniz var mı?" diye sordu. Natsu ise olduğunu söyledi ve kızlar birbirlerine bakıp aynı anda "Aynı şeyi mi düşünüyoruz?" dediler. Ve birden Erza kendini kaybedip Jelal'in yakasına yapışıp kendisine o kıyafetleri, birkaç ip ve iğneyi getirmesini söyledi. Jelal ise korkmuş bir vaziyette Erza'nın istediklerini getirmeye gitti. Bu sırada Lucy ise Gray'den bir kurdele istedi ve Gray ise kurdeleyi mutfaktan getirmeye gittiğini söyleyip mutfağa gitti. Natsu hala olan bitenin farkında değildi. Gray kurdeleyi getirince Erza hemen Natsu'ya beline kurdeleyi doladı belinin ölçüsünün ne kadar olduğunu az çok kestirdi. Hemen ihtiyacı olan yerlerin de ölçüsünü aldıktan sonra Jelal geldi ve kıyafetleri Juvia'ya verdi. Artık işin şov anı gelmişti. Lucy odaya çıkıp kağıt, kalem almaya gidip gelmişti. Kağıda bir şeyler çizip kızlara verdi. Kızlar beğendiğini belirten bir ses çıkardılar. Gray ise sıkıp televizyonu açmıştı. Natsu ve Jelal de Gray'e katılıp televizyon izlemeye başladılar. Aradan 15 dakika geçtikten sonra kızlar Natsu'yu kaldıkları odaya çağırdılar. Natsu ise nezaketen - sonuçta kızlar misafirdiler - kızların yanına istemeden de olsa gitmek zorunda kaldı. Bir süre sonra odadan garip sesler gelmeye başladı. Jelal anlam veremese de üstelemedi.