Karanlık Geceler

330 53 27
                                    

Gecenin ayazında İstanbul'un en büyük hastanesinin en üst katından gözyaşlarımın yere nasıl süratli indiğini izliyordum. Her gece aynı saatte burada atlamayı düşünüyorum. Bunu becerememin sebebi geride bırakacakalarım mı yoksa kendimi atacak kadar cesaretimin olmaması mı?
Bu seferde beceremedim ve çatıdan aşağıya indim. Karanlık koridorlarda dolaşırken insanların acı öksürüklerini duyuyordum. Sanki ısrarla Azrail'i çağırıyorlarmış gibi.. Odama doğru yaklaşırken zar zor yürüyordum. Başım dönüyordu. Birden bire yere yığıldım. Başımı sert vurmuş olmalıyım ki uyandığımda yatağımdaydım. Annem ve teyzem ağlamaktan gözleri şişmiş bir şekilde bana bakıyorlardı. Başımda doktor vardı. Gözlerimi açıp ışık tutuyordu. Gözlerimi iyice açmayı başardım ve pencereye baktım. Güneş doğmuştu. Sanki herşeyi biliyor ve acıklı acıklı bakıyor gibiydi. Uyandığımın farkındaydım ama konuşmak için ağzımı açacak halim yoktu. Annem kızmak, bağırmak istedi ama sadece öptü.
Doktor odaya girdi ve ameliyat süresini kısaltmamız gerektiğini söyledi. "Kısacası ölümüne az kaldı" diyor. Evet kanserdim ve masada kalacağıma adım gibi emindim. Durumumu bana anlatmak istememelerinden belli zaten.

"Anne, hava almak istiyorum" derken gözyaşım kendiliğinden süzüldü.

"Sen gece çıkmaya alıştın. Şimdi çıkmak sana tuhaf gelir" dedi.

Alttan alttan laf sokması zoruma gitmiyor değildi. Kızıp bağkramayınca böyle yapıyor.
En sonunda dayanamayıp beni hastanenin acil girişindeki banka oturttu. Her tarafım serumla dolu ve insanlar bana acıyarak bakıyordu.

"Sana bişey olmayacak Hayat."

"Anne bak.."

"Sözümü kesme. Sadece beni dinle."

Sessizce başımı salladım.

"Ben bir kez o acıyı yaşadım. İlk ve sondu. Ben seni de kaybetmeyi göze alamam."

"Anne alışman gerekecek."

Sesini hafifçe yükselterek;

"Sende gidersen arkandan gelirim Hayat. Yaşamak için bir sebebim kalmaz. Benim de bir kalbim var kızım. Anca beraber kanca beraber."

Dedi. Şaka mı yaptı ciddi miydi? Anlamadım. Ama girdiğim ölüm depresyonundan çıkarmak istiyor.
Tam ağzımı açıp konuşacakken yanımızdan şimşek gibi geçen ambulansı gördüm. Küçüklüğümden beri ambulanslardan nefret ediyordum. Annem etkilenmeyeyim diye beni kaldırdı, sandalyeme oturttu. Kapıdan girerken arkama baktım. Sedyede yatan kanlı biri vardı. Sanırım bıçaklanmıştı. Birden durdurdum annemi.

"Kapıya yaklaştırsana."

"Saçmalama Hayat. İlacının vakti geçiyor. Hadi oyalanmayalım."

O sırada sedyede yatanın Savaş olduğunu gördüm. Kalbim durdu sandım bir an. İstemsizce titremeye başladım.

"Anne sana kapıya yaklaştır dedim"

Kapıya yaklaştık, Savaş gözümün önünden sedyeyle hızlıca geçip gitti. Arkasından bakakaldım. Arkasından ablası içeri girdi, ağlıyordu. Beni gördü yanıma yaklaştı.

"Hepsi senin yüzünden" diye bağırdı.

Annem kızı itti ve "Defol buradan" diye bağırdı.

"Ne demek istiyorsun?" Dedim sulu gözle.

"Dayanamadın seni terketmesine ve onu bu hale getirttin değil mi?"

"Sen ne dediğini sanıyorsun, sen kimsin ha?" Diye bağırdım.

Başım döndü. Annem korkuyla sandalyemi ters yöne çevirdi ve sürmeye başladı. Odama doğru yol alırken arkamdan seslendi.

"Senle hesaplaşacağız, görürsün sen"

Arkadaşlar ilk defa kitap yazıyorum. Yazım yanlışları yapmamaya dikkat ediyorum. Yaptıysam da özür dilerim. Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın. Yorumlarınızı merak ediyorum.

KIRILAN HAYALLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin