Ümidin Kelepçesi

217 47 3
                                    

Uyandığımda saat 18:00 civarlarındaydı. 2 gün sonra ameliyata girecektim. Doğruyu söylemek gerekirse korkmuyordum. Savaş benim eski sevgilim. Beni kanserim diye terkettiğinden beri kendime gelmiş değilim ve o terkettiğinden beri hep ölmek istiyorum haklı olarak. Onun o halini gözümün önünden geçirmeden yapamıyorum. Bunu ona kim niye yapsın ki?

"Merak etme kızım. Savaş'ın durumu iyi"
İçim rahatladı ama:

"Banane, niye söylüyorsun bunu bana."

"Bilmek istersin belki"

"Anne onu görmek istesem..."

"Hayır tabi ki"

"Niye ya lütfen?"

"Onun yüzünden hastalığın ikiye katlandı. Hala onu görmeyi nasıl istersin, delirdin mi?"

"Beni anlamayacaksın değil mi?"

"Şu an yoğun bakımda ve o çatlak ablası da yanı başında bekliyor. Onla muhattap olmanı istemiyorum. Yarası derin değil, hafif sıyırmış ama kriz geçirmiş. Yani endişelenmene gerek yok."

"Endişelenmiyorum anne."

"Ha bu arada bu gece yanında uyuyacağım. Hiç kovmaya falan çalışma."

"Off. Teyzem nerede?"

"Dışarıda sigara içiyor."

"O da benim gibi mi olmak istiyor?" Dedim hafif gülerek.

Doktor içeri girdi ve ameliyata çok az kaldığını, nasıl bir işlem yapacaklarını anlattı. Çok riskli olduğuna değinmeden edemedi. Öleceğimi biliyorum ama %0.1 yanılma payı bırakıyorum.

"Anne lavaboya gitmem lazım."

Beni lavaboya götürdü. Elimi yüzümü yıkadım. Artık haraket etmekte bile zorluk çekiyorum. Ellerim çatlamış ve delik deşikti serum takılmaktan. Kafamı kaldırdığımda aynaya baktım. Bir yıl önceki Hayat'la aramıza dağ dikmişler sanki. Tüylerimin çoğu dökülmüştü. Kirpiklerim, kaşlarım gitgide dökülüyordu. Çok sık aynaya bakmadığım için kendimden korkmuştum. Gözümün altı mosmor, ten rengim sapsarı, saçlarım uzun ve kahverengi ama çok seyrelmiş. Yüzümdeki tek yıldız, güzel duran tek şey gamzelerim oldu artık. Önceden kendimi çok güzel bulurdum. Makyaj yapmaya ihtiyacım bile yoktu. Olsun. Yine de şu an ki halime şükrediyorum. Daha fazla kendime bakmak istemedim.
Lavaboda kendime bakarken bir kadının bana acıyarak baktığını gördüm. Arkama döndüm ve ona baktım. Ona baktığımı görünce yörüngesini değiştirdi.

"Ne var? Ne bakıyorsun?"

Dedim. Sessiz durdu ama sonra:
"Geçmiş olsun" dedi.

"Niye?"

"Şeyy.."

"Hasta değilim ben"

Bir şey demeden bir kadının yanına gitti. Konuşmalarını istemsiz duydum.

"O kız kimdi?"

"Akciğer kanseriymiş. Annesini tanıyorum."

"Psikolojik tedavi görse daha iyi olur."
Dediler aralarında.

Lavabodan çıktığımda kapıda annem yoktu. Tekerlekli sandalyem burada duruyordu. Yavaşça oturdum. Tekerleklerinden tutarak sürmeye çalışırken biri arkamdan beni sürüklemeye başladı. Çok hızlı sürüyordu. Arkama baktım. Savaşın ablası: Şeyma!

KIRILAN HAYALLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin