7.BÖLÜM #

26 3 0
                                    

Poyrazla geziniyorduk. Okul çıkışı fazla konuşmadık. Belkide konuşmak yerine susarak anlaşıyorduk. Sessizliği bizan Poyraz oldu.
"Eee susacak mıyız güzelim yoksa susarak mı anlaşalım?
"Konuşmamı mı istiyorsun? Biliyorsun konuşmaya başlarsam susmam."
"Susma.Ben seni dinlerim. Ama susarak konuşsakta sıkıntı yok."
"Yani susmanı tercih ediyorum diyorsun? "
"Yaa... Hayır o anlamda demedim. Yani şey... Sussan da güzel olur.. yani tamam susma. Ama zorlamıyorum. Susadabilirsin. Ya da susma tamam. Yani sus-..."
"Poyraz konuşma sen. Çünkü konuştukça batıyorsun. Anladım ben seni."
"Iıı... Tamam Susayım."
"Eee nerwye gidiyoruz o zaman. Söyle de sen de kurtul ben de kurtulayım."
"Bir kafeye gidelim dedim. Birşeyler içeriz?"
"Tamam."
Kafeye girsoğimizde bir yere oturduk. Bir sürü kız vardı. Tabi doğal olarak bütün gözler Poyraza kaydı bu durumda. E adam yakışıklı yani bakmayıp da napacaklar?
Ama buna karşın bir şey oluştu içimde. Sanki o bakan kızların gözünü oyasım geliyordu. Bu neydi böyle? Poyrazdan hoşlanmadığımı kendi kendime kabul etmiştim. Sadece buradaki tüm kızlar gibi yakışıklı olduğu için etkilemiştim ama artık bunula son verdim. Düşüncelerimi bölen Poyrazın adımı söylemesi oldu.
"Su. Suu! Artık cevap verecek misin?"
"Hıı? Ne? Dalmışım yaa. Noldu?"
"Garson ne alırsınız dedi."
"Ben.. ben limonata alayım."
"Iyi misin?"
"Evet daldım sadece."
"Tamam."
Bir yandan limonatamı yudumlarken bir yandan Poyrazı süzdüm. Beyaz bir gömlek altına lacivert pantolon gitmişti. Üstüne siyah deri ceket almış, Ayakkabı olarakta beyaz bir spor ayakkabı tercih etmişti. Gayet iyi taşıyordu üstündekileri. Tekrar bakışlarımı yüzüne döndürdüğüm de bana sırıtıyordu. Ve ne kadar tatlı olduğundan haberi yoktu. Ne dedim ben yaa. Siz sonuncuyu unutun.
"Noldu neye sırıtıyorsun?"
"Yaklaşık 5 dakikadır beni kesiyorsun güzelim. Sence de sırıtmak için iyi bir neden değil mi güzelim?"
"Y-yok öyle bir ş-şey."
"Bence de yok güzelim. Bu yüzden gözlerini kaçırıyorsun yaa" dedi hala sırıtarak. Kaçırdığım gözlerimi hemen onun gözlerine diktim. Yüzümü buruşturarak;
"Bonco do yok gozolom!!" dedim.
Sırıtması daha da genişlerken yüzüme yaklaştı. Nefesini dışarı verdi ve nefesi yüzüme çarptı. Gözlerimi birkaç kez kırpıştırdım.
Ardından konuştu. 
"Bu kadar beni taklit etme bence. Çünkü benim kadar sempatik ve tatlı olamıyorsun."
Bunu demesi ile afalladım ama hemen toparlanıp işaret parmağımı alnına koyarak geriye ittim.
" Egoist olduğunu bilmiyordum."
"Evet söyleyenler olur ama ben söylediklerinden daha da egoistim."
dedi sırıtarak.
"Belli oluyor. Onu kovmalısın dışarıya."
"Kimi kovmalıyım?"dedi şaşkınlıkla.
Sırıtarak 'yaklaş' diye elimle işaret verdim. Yeterince yaklaşınca;
"Egonu tatlım. Yoksa egon tavana değmekle yetinmeyip üst kata çıkacak."dedim. Hala sırıtıyordum.
O da afallasada sonra toparladı.
Cevap vermeyip kahvesinden bir yudum aldı. Cevap verememesiyle zaferle sırıtarak arkama yaslandım.
Kafeden tam kalkacaktık ki bir kız Poyrazın yanına geldi.
"Selam."
Poyraz önce bana baktı. Sonra sırıtarak kıza döndü.
"Selaam."dedi gıcık Poyraz.
Kizda yüz buldu tabii. Hemen atladı.
"Beraber birşeyler içelim mi diyecektim. Sen ve ben."
Poyraz tekrar bana döndü. Asık suratımı görünce sırıtması genişledi. Tam kıza cevap verecekken atladım ortaya.
"Yok canım biz içtik bir şeyler sen git başkasıyla iç!"
Kız beni yeni görmüş gibi bana döndü ve yüzünü buruşturdu.
"Seni görmedim tatlım yaa pardon ama ben bu yakışıklı beyefendiye söyledim."
Sürtük kız. 'Yokoşoklo boyofondoyo soylodom.'
Poyraza döndüm. Hala sırıtıyordu.
"Biz kalkıyprduk canım hadi görüşürüz sonra."dedim ve Poyrazın kolundan tutup kaldırdım ve dışarıya çıkardım. Tabi kii zeki bir kız olduğum için parayı kalkmadan masaya bıraktım. Poyraza yüzümü döndüğümde önce tuttuğum koluna sonra yüzüme baktı. Sırıttığını söylememe gerek yoktur umarım. 
Kafamı 'ne var' anlamında salladım.
O da 'sen hayırdır' der gibi salladı.
Ben de omzumu silkip tuttuğum kolunu bıraktım ve karşıya geçtim. O da yanımda geldi tabi. Hemen banklardan birine oturup Poyrazın yanıma oturmasını bekledim. Oturunca bana döndü ve sırıttı. Önce sırıttığı için bakmadım sonra sinirlenince ona döndüm. 
"Ne diye bana bakarak sırıtıyorsun!?" dedim kaşlarımı çatarak. O ise hala aynıydı. 
"Hiiiiçç." dedi.
"Dökül Poyraz. Ne var?" dedim. O da hala aynı tepkiyi veriyordu. Yahu bir insanın bu kadar süre bir mimiği bile kıpırdamaz mı yaa?
"Beni kıskandın."dedi gayet sakin bir şekilde. Benim de ağzım 'o' şeklini almış Poyraza bakıyordum. Gerçekten kıskanmış mıydım?
"Y-yoo n-ne alakası var.. Ben sadece b-böyle kızları sevmiyorum."
"Nasıl kızları anlamadım Su."dedi sırıtarak.
"'Yokoşoklo boyofondo' falan diye yavşayan kızları."
dedim ve aklıma bir plan gelince sırıttım."Ve bu kızlara yüz veren kroları da sevmem." dedim. Yüzündeki sırıtma bir anda yok oldu.
"P-peki hiç böyle bir tip gördün mü? " dedi emin olmak istercesine. Yüzüne baktım ve sırıttım. "Evet tam karşımda oturuyor."dedim. O da sinirlendi biraz. Ben de istediğimi almışcasına gülümsedim. " Ben kro değilim kızım. Bana kro diyemezsin. Hem ben kıza yüz vermedim yaa. Nereden çıkarıyorsun?"
Kahkaha atmamak için kendimi zor tutuyordum. "Tabi tabi. Yüz vermedin. Zaten kız geldiğinde ağzımdan salya akarak ben 'Selaam'dedim dimi Poyraz?" dedim.
O da şaşırdı bir anda. Cevap vermesini beklemeden atıldım tekrar.
"Poyraaaz. Galiba egon tavandayken yere çakıldı. Bi el atsan mı acaba bilemedim."dedim üzülmüş numarası yaparak ve dudak büzdüm. O hala ağzı açık bana bakarken kahkahamı serbest bıraktım. O da toparlanarak kaşlarını çattı. Sonrada sırıttı. 
" İşte şimdi bittin kızım sen." dedi ve kafasını yana çevirdi. Ben de çevirip baktığımdaysa bir çocuğun elinde hayvan kadar su tabancası vardı. Korkarak ayağa kalktım ve koşmaya başladım. Poyrazın arkamdan kpştuğunu ayak seslerinden fark ettim. Gülerek kaçıyordum.
"Benden hızlı olduğunu mu sandın!"
diye bağırdı. Kahretsin! Tabikii benden hızlıydı ama olsundu. Beni belki yakalayamazdı. Aniden belime sarılan bir çift elle havaya kalktım. Bir anda çığlık attım hem gülerek hem korkarak. Ellerin sahibime baktım. Tabikii tahmin edebilirsiniz. POYRAZ. Hizla beni kaldırarak aynı zamanda geri gidiyordu. Sanırım tabancayı almaya. Ben de en iyi yaptığım şeyi yaptım. Yalvarmak.
"Yaa Poyraz indir beni özür dilerim nolur ıslatma suyu sevmiyorum ben yaa..."
"Olmaz cezanı çekeceksin. Bana kro diyemezsiniz hanımefendi."
"Yaa nolur bak bir daha demem indir beni Poyraaazz!" dedim gülerek. 
"Hayır kızım. Nerden bilicem bir daha demeyeceğini ben."
Bu sırada beni indirdi ve çocuğa bir 50 lira uzatarak silahı aldı elinden. Ohaa lan! Ciddi ciddi 50 lira verdi çocuğa. " Rüşvetçii!! İndir beni aşağıya yaa!"
Beni yere bıraktı ve ben tam kaçacakken bileğimden tutup kendine çekti.Birden ona çarpınca irkildim. Kafamı kaldırdığımda bir adet bana bakan ve nefesi yüzüme çarpan bir eli ile hâlâ benim bileğimi tutan diğer elinde su tabancası taşıyan Poyraz vardı. Bir süre sessiz kaldık. Sonra ben geri çekilmeye çalışınca Poyraz beni kendine iyice çekti ve ona yapışmamı sağladı. Ve sonra kendisi geri çekildi ve tabancayı üstüme tutarak sıktı. Tiz bir çığlık ilr ellerimle yüzümü koruyordum. O ise gülerek bana sıkmaya devam etti.Bir anlık dalgınlıkla silahı indirip gülmeye başladı.Ben de elinden silahı kapıp ona doğrulttum. O da kafasını bana çevirdi ve gözlerini büyüterek bana baktı. 
"Roller değişti Poyraz Bey" dedim ve tabancayı sıktım. Kendi kendine küfür mırıldanıp eliyle yüzünü kapattı. Ben gülerken o somurtuyordu. Bu dha iyiydi benim için tabi.
"Su yapma şunu kess!"
"Banane sen de bana yapıyordun. Noldu Poyraz Bey. Yoksa egon mu ıslandı?"dedim ve gülmeye devam ettim. Poyraz tek koluyla beni tutup ters yöne çevirdi ve arkadan bana sarılarak ellerimden silahı aldı. Bir süre böyle kaldık. Adalet istiyorum! Adam benden x11849 daha güçlü yahu!
Yavaşça kulağıma eğildi ve bir şeyler mırıldandı.
"Senden daha refleks sahibiyim ve güçlüyüm güzelim. Sence de bunu yapman biraz cesaret işi değil miydi?"dedi. Gözlerimi kapattım. Birazdan olacakları hayal etmeye çalıştım. Şimdi daha kötü bir ceza verecekti. Haklıydı. Sonuna kadar haklıydı. Cesaret için ne yeniyordu?
Ben onu yemeden bunu yaptım. Heralde onuda yesem bir volkan dağına atlar tırmanış yapardım.
Kendini geri çekti ve beni kendine döndürdü. Hizla tişörtünü çıkarmaya başladı. Gözlerimi hemen yumup arkama döndüm. 
" Napıyorsun hayvan! Insan haber verir dimi? Sapık! Ama doğru sen insan değilsin ki haber vereceksin. Pis öküz!!"
Arkadan gülme sesleri gelince ona döndüm ve gözlerimi açtım. Açmamla gözlerimin faltaşı olması bir oldu. Adamın nasıl bu kadar kası olabilir yaa? Ne ara yaptı bu kasları, baklavaları!
Beni kendine çekti ve çıplak, altını çiziyorum çıplak tenine yapıştırdı. Allah'ım sana geliyorum. Bu ne böyle yaa.Birden Poyraz bana yaklaşmaya başladı. Iyice yaklaştı ve gözlerini kapattı. Ben kapatamadan arkamızdan gelen sesle korkudan zıplayarak geri çekildim. Poyrazda hemen gözlerini açtı ve sese doğru baktı. Kaşları çatılmıştı. Ismimi söyleyen kişinin sesi o kadar gür çıkmıştı ki.
Poyraza doğru yaklaştı. Poyraz beni arkasına çerek yaklaşmaya başladı o da. Birbirlerinin arasında bir adım bile kalmamıştı.Resmen burunlarının arasında bir santim vardı. Korkmuştum. İşte şimdi ortalık karışacaktı...

Selamm! Ben geldim. Gecikti biliyorum ama sınav haftam çok yoğun geçiyor. Hergün ya bir ya da iki sınav oluyor. Bu yüzden geç geliyor. Kusura bakmayın. 💗💖💗

HERŞEY GİZLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin