Bölüm şarkısı:LP/Lost On You
#Whenyouread
#Listenandread
#JustletitflowTenime değen sivri ince uzun tırnaklarını kazağımın ve deri ceketimin açıkta bıraktığı boynumda iz bırakırcasına gezdiriyordu.
Henüz yüzünün tamamını göremesemde korkunç kahkahası ve Lily ile Tom'un bakışlarından anladıdığım kadarıyla arkamdaki korkunç sesli kadın;sadece bir tane bulunan kitabın yazarı güçlü cadıydı.
Derin nefeslerim ve hızlı atan kalbim konuşmama izin vermiyordu.
Birkaç saniyeliğine gözümü kapatarak rahatlamaya çalıştım.
Daha sonra kulaklarımı korkunç cadının sesi doldurdu.
-"Benim ormanıma ne cesaretle izinsiz gelirsiniz?"
Hiç birimiz tek kelime dahi edemiyorduk ta ki cesaretimi toplayıp arkamı dönene kadar...
-"B-bbiz buradayız çünkü..."
Cümlemi tamamlayacak doğru sözleri bulmaya çalışırken Tom yardımıma koştu.
-"Biz buradayız çünkü sizi arıyorduk efendim!"
Cadı korkunç bir kahkaha attıktan sonra bize döndü.
-"Peki neden beni arıyorsunuz?"
Bu sefer cevap veren Lily oldu.
-"Biz sadece yazdığınız kitap hakkında konuşacaktık!Büyükbaba hakkında en çok siz biliyorsunuz.Ve bazı bilgilere ihtiyacımız var."
Yaşlı cadının sanki 28 yaşlarındaymış gibi görünen ve hiçte çirkin olmayan hatta aksine göz alıcı yüzü ciddileşti.
-"Size neden güveneyim?"
Bu tarafa doğru yaklaşan Troy ve Becky yüzlerindeki şaşkın ifadeyle bize ve cadıya bakıyordu.
Söyleyeceklerimi kafamda topladıktan sonra konuştum.
-"Bize güvenmeniz için bir kanıtımız yok fakat ben...ben büyükbabanın tornuyum ve büyükannem benden hiç bir sırrını saklamazdı.Bana büyükbabaya karşı gelebilmem için gereken her şeyi öğretti ve anahtarı ise bana bıraktı.Eğer büyükbabayla ortak olsaydık anahtarı ona teslim ederdim fakat birine güvenene kadar anahtarı kimseye vermeyeceğim!"
Cadı düşünürcesine bana baktı.
-"Peki ya anahtar şuan nerde?"
Yüzümün önüne düşen saç tutamını kulağımın arkasına attım.
-"Olması gereken yerde!Yani Charleston'da."
Charleston Batı Virginia'nın başkentiydi ve benim evimin bulunduğu yerdi.
Şuan ki konumumuz ise Virgina da Batı Virginia ve Kentucky eyaleti arasında kalan Blacksburg'tu.
Yaşlı cadının son derece sade döşenmiş küçük ahşap evinde saaterdir oturuyor ve bilgi alıyorduk.
Odada sessizlik olduktan sonra aklıma Austin'in gelmesiyle düşüncelerim beni ele geçirmişti.
Telefon klübesinde sesini duymam ve bir anda klubenin yok olması...
Acaba onu gerçekten aramış mıydım?
Yoksa bütün bunlar sahte miydi?
Düşüncelere öyle bir dalmıştım ki karşımda duran cadıydı farketmemiştim.
-"Emily;bir süre yalnız konuşabilir miyiz,"
Kendime geldikten sonra başımla onaylayıp cadıyla birlikte odadan çıktım.
Dar koridordan geçip dış kapıdan daha önce farketmediğim bir bahçeye çıkmıştık.
Etrafıma büyülenircesine bakıyordum.
-"Sen güçlü bir kızsın Emily fakat seni korkak ve güçsüz kılan bir şey var...Ve eğer savaşı kazanmak istiyorsan iyi niyetini yenmelisin."
Anlamadığımı belirtircesine tek kaşımı kaldırdım.
Bir adım daha atacağım sırada cadı beni durdurdu.
-"Ordaki çizgiyi görüyor musun?"
Ayağımın hemen önünde up uzun ve iki ülkeyi birbirinden ayıran sınır gibi bir çizgi vardı.
-"Bu da nedir?"
Cadının dudakları hafif yukarı kıvrıldı.
-"Burası ölümsüzlerin dünyası ile ölümlülerin dünyasını ayıran çizgi...Ölümlüler bu çizgiyi asla geçemez fakat ölümsüzler ben büyü yapmadığım sürece her iki tarafa da geçebilir."
Ayağımla ileriye doğru gitmeye çalışırken hava sanki duvar gibi çarptı bedenime.
Ne kadar denediysemde karşıya geçemedim.
-"Ama neden?Ben bir ölümsüzsem eğer neden diğer tarafa geçemiyorum?Daha önce geçebiliyordum!"
Cadı ciddiyetle bana baktı.
-"Eğer ben büyü yaparsam asla geçemezsin!"
Neden böyle bir şey yaptığını anlamamıştım.
-"Gözünü kapat Emily!Gözünü kapat ve şuan en çok istediğin şeyi düşün."
Ona uyarak gözümü kapattığımda aklıma sadece Austin geliyordu.
Aniden gelen gürültüyle gözlerimi açtım.
Tam karşımda Austin yere çökmüş ve yardıma muhtaç bir şekilde duruyordu.
-"Nasıl olur?Austin!"
Austine doğru koşmaya başladığım an bedenimin duvar gibi olan hava tabakasına çarpmasıyla olduğum yerde kaldım.
-"Emily!Bana yardım et!"
Austin kahrolmuş bir halde elinde ki makası bileklerine değdiriyordu.
Duvarı yumruklamama rağmen hiçbir etki etmiyordu.
-"Lanet olsun!Kaldır şu büyüyü!"
Cadı tam olarak omzuma dokundu.
-"Senin zayıflığın tam olarak bu Emily!Düşündüğün şey Austin di çünkü onu özlüyorsun.Ve bu senin zayıflığındı.Şimdi vazgeç ondan!"
Başımı iki yana sallıyordum.
-"Hayır!Hayır!Hayır!"
-"Senin ona ihanet ettiğini sanıyor Emily!"
Yumruklarımı daha şiddetlendiriyordum.
-"Yalan söylüyorsun!"
Bana ilk ses sesini yükseltmişti.
-"Emily!Duygularını bastırmayı öğrenmen lazım!Austine senin ona ihanet ettiğini inandırdım,bundan sonra onu düşünmenin senin için hiç bir faydası olmaz!"
Son çare olarak sadece bağırıyordum.
-"Austin!Ona inanma!Seni seviyorum..."
Austin'in elindeki bıçağı bileklerinde gezdirmesiyle çığlıklarımın artması bir oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küllerim Sana Emanet
Teen Fiction-"Küllerim sana emanet çünkü benden geriye sadece onlar kalacak." Bana sadece baktı,bir süre bakıştık ve yutkundu. -"Emily"diye fısıltadığını duydum daha sonra, -"Emily" Gözleri dolmuş çaresizce bana bakıyordu aramızdaki iletişim olmuştu sessizlik. ...