Bölüm 13 - Ölüler Duyamaz

6 0 0
                                    

      Nefes almak zorlaşmıştı. Hayatımda ilk defa öleceğimi orada anlamıştım. Binlerce yıldır yaşadığım dünyaya, tüm sevdiklerim gibi veda etmemin zamanı gelmişti. Ama neden? Neden bunca sene boyunca hiç ölmedim. "Neden şimdi?" Diye düşünmekten kendimi alamıyordum. En azından ben öleceksem o küçük kız yaşayacaktı. O gün ben öldüm. Merhametim de öldü. Savaştım. Önüme gelen her askere kılıcımı savurdum. Vücudumda kesikler vardı. Kollarımda kesikler vardı. Her kılıcımı bir daha savurmak için kaldırdığımda, bir yara daha ve kılıcım her yere indiğinde, biraz daha ağırlaşıyordu. Kalan son gücümle vurmaya devam ediyordum bulduğum ilk açıklıkta canımda kalan son güçle koşup askerleri yetimhaneden uzaklaştıracaktım. Bir şansları olması için. Ama o açıklığı hiç bulamadım. Arkamda ki askerler direk yetimhaneye girmişti bile. İçerde neler olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu. Ama kulağıma birbirine sürtünen kılıçların çığlıklarından başka bir ses gelmiyordu. Kan kokusundan başka bir şey yoktu. Hissettiğim şey ise. Daha önce hissetmediğim ölümdü. Buz gibi bir ölüm hissi. Ağırlaşan bedenimi kaldıramamaya başladım. Üzerimde ki kesikler çok fazlaydı. Diz çöktüm ve karşımda ki haçlı şövalyesini gördüm. Kalan son nefesimle ona çocuklara dokunmamaları için yalvaracaktım. Ancak ağzımı açtığım an kan akmaya başladı. Tarifi imkansız inanılmaz bir acı. Sanki iç organlarım parçalanmış gibiydi. Yere düşerken diğer askerlerin bakışlarında büyük bir şaşkınlık olduğunu fark etmiştim. Kılıcımı bırakıp elimi göğsüme koyduğumda göğsümde ki mızrağı hissettim.

Gözlerim hala açıktı. Daha ölmemiştim ama öleceğimi biliyordum. Bir göğüs yarasıyla saniyeler içinde ölen askerler görmüştüm. Neden ölmüyordum? Neden bu kadar uzun sürüyordu. Artık düşman askerleri için bir eğlence olmuştum. Ölmediğimi birbirlerine gösterip diğer askerleri çağırıyorlardı. İçlerinden birisi göğsümde ki mızrağı tuttu ve birden çıkardı. Artık acı hissetmiyordum. Artık ellerim tutmuyordu. Gözümü kapattım ve göz kapaklarımı bile açamıyordum. Ancak olan biteni duyuyordum. Askerler artık öldüğüme kanaat getirmişti. Artık nefes almadığımı konuşuyorlardı. Ben ise çok net duyuyordum. Kılıçların çığlıkları bittiğinde. İçerden çocukların çığlıklarını duymaya başladım. Gözüm açık değildi ancak o küçük kızın bana bakışlarını hala görebiliyordum. Sanırım bu dünyaya bir çocuğun gözleriyle veda edecektim. Öyle de oldu. Son hatırladığım şey o kızın gözleriydi.

"Öldün mü?" diyerek Julia şaşkın bir şekilde bana bakıyordu. "Evet ben o gün öldüm." Diyerek cevap verdim. Julce ise dikkatli bir şekilde ellerini bağlamış beni izliyordu. "Bakacağım" dedi. "Bu söylediklerine internetten bakacağım." Diyerek devam etti ve bilgisayarında araştırmaya başladı. Julia ise "Nasıl öldün? Ölseydin burada olmazdın yaşıyorsun işte." Diyerek konuşmasına devam etti. "O farklı bir insandı ben Dünya'yı yeniden görmeye başladığımda. Duymaya başladığımda. Farklı bir insan olarak başladım hayatıma." Dedim. "Başka bir bedende mi?" dedi tekrar Julia. "Bunun mümkün olduğunu sanmıyorum. Kişiliğimin tamamen değişmesinden bahsediyordum." Diyerek devam ettim. "Gözlerimi açtığımda bir çadırdaydım. Sarazenlerin arapça konuşmalarından bir şekilde tekrar Eyyubilerin kampına ulaşmıştım ve iyileştiriliyordum." Konuşmam tam olarak bitmeden Julce bana döndü. "Bu inanılmaz. Haçlılar şehirde ki tüm Müslüman ölüleri Eyyubilerin kampının önüne atmış. Burada bir Müslüman komutandan da bahsediliyor. Eyyubilerin komutanı ona mucize adam demiş. Bu adam sırtında oklar göğsünde bir mızrak deliği ve vücudunda onlarca kılıç yarasıyla nefes alıyormuş. Üstelik bu olay savaşın 3. Gününde gerçekleşmiş ölülerin bir kısmı çürümeye başladığında bir askerin hala yaşadığını görmüşler. Göğsünde ki mızrak yarasından kanlar süzülüyormuş. Bazı Müslümanlar bu adamın Tanrı tarafından gönderildiğini ve avucunda ki Ay işaretinin bunun bir kanıtı olduğunu söylüyorlarmış." Julce ve Julia tekrar bana baktıklarında avucum açık bir şekilde onlara dönmüştü. Avucumun içinde ki Ay'a benzeyen lekeyi gördüklerinde gözlerinde hem korku hem şaşkınlıkla dona kalmışlardı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 15, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Zamanın KülleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin