Bölüm 1 - Topraktaki Ayak Sesleri

62 6 2
                                    

     Uzun ve yorucu bir günün ardından televizyonun karşısına geçmiş bir elinde sigarası diğer elinde kalemi gününün nasıl geçtiğini günlüğüne yazıyordu. Günlüğü onun için bir rehberdi ve asla yanından ayırmazdı. Saman kağıdından sayfalarına dolma kalemini usulca sürüyordu. Yazısı güzeldi ama bir kusuru vardı ne kadar uzun sürerse sürsün yazacakları bitmeden elini dinlendirmiyordu. Bu da her detayı atlamayan bir adam için fazlasıyla uzun bir süreydi tabii doğal olarak sigaranın külleri yerleri mahvediyordu. Sigarası tamamen bittiğinde genelde yazacaklarının yarısına gelmiş olurdu. 

      Evi bir deponun üzerindeydi. Depo kendisine aitti orada eşyalarını saklıyordu. Genelde vaktini orada geçirir düzenleme ve yenileme yapardı. Komşuları onun adını bilmezdi ama o herkesi tanırdı. Elinin uzanabileceği yerde kitaplığı vardı. Kitapların çoğu eskiydi ama tertemiz ve bakımlı duruyordu. Şehrin tepe kısmında depo üzerine kurulu 4 odalı bir ev. Manzarası güzeldi akşamları şehrin ışıkları ona gece lambası görevi görüyordu bu durumdan gayet memnundu.

       Yazısını bitirdi günlüğünü paltosunun cebine sokuşturdu ve duşa  girmek için hazırlandı. Ellerindeki ve kollarındaki kurumuş kan lekelerini dikkatle temizledi. Ayakları yara bere içerisindeydi. Duştan çıktığında kendi yaptığı kremle yaralarını sardı. Normalde doktora gitse 1 hafta yatmak zorunda kalacaktı. Altay dağlarından topladığı bitkilerle yaptığı bu krem onun yarın sabah uyandığında sorunsuz bir şekilde devam etmesini sağlayacaktı. Hava kararmaya başlamış akşam üzerinin sessizliği onu hep rahatlatmıştı. Eski bir arkadaşının ona verdiği 200 senelik ipek battaniyeye sarılıp  uykuya daldı.

        Gecenin bir yarısı deponun kapısından gelen ayak seslerine uyandı. Sakince doğruldu deponun kapısının açılma sesi geldi. Hiç sakinliğini bozmadan üstüne paltosunu geçirdi. Misafirleri pijamayla karşılamak ona göre değildi. Depoya indi 2 kişinin eşyalarının arasında göz gezdirdiğini gördü. Gizlice onları izliyordu. Hırsız oldukları her hallerinden belliydi. İçlerinden birisi diğerini çağırdı ve bir eşyayı gösterdi. Antik bir mezar taşının parçasıydı bu. Kim bilir ne kadar para ederdi sadece bu mezar taşı servet değerinde olabilirdi. Hırsızlar tecrübeliydi ve böyle bir şeyin ne kadar önemli olabileceğini biliyorlardı. Hemen çantalarına koydular ve kapıya doğru yöneldiler. Kıvrak bir hareketle karşılarına çıktı. " Hoş geldiniz beyler. " dedi sakince. Adamın eli arkasında birleşmiş şekilde konuşmaya devam etti " O götürdüğünüz şeyin ne olduğunu biliyor musunuz ?" . Hırsızlar tedirgin bir şekilde ellerinde bıçakları adamın yüzünü seçmeye çalışıyorlardı. Konuşmaya devam etti " Büyük İskender'i hiç duydunuz mu çocuklar. O lahit parçası onun hiç giremediği mezarına ait.  Büyük bir adam için kötü bir son. Size İskender'in nasıl öldüğünü anlatmak isterdim ama adımlarınızı kapıya doğru usulca yaklaştığını var sayarsak aceleniz var sanırım. " . Hafiften gülümsedi ve hırsızlar adamın bir elinin hızla havaya kalktığını fark ettiler. 1 saniye geçmeden bir vızıltı ve aniden yere düştüler. Ne olduğunu bile anlamamışlardı. Sanki damarlarının içinde demir parçaları varmış gibi canları yanıyordu ama bağıramıyorlardı sesleri çıkmıyordu sadece ağızları açık hava verebiliyorlardı. Adam iyice yaklaştı " Biliyor musunuz İskender küçükken çok sevimli bir çocuktu. Sürekli oradan oraya koşuşturur sürekli sorular sorardı. Ne yazık ki insanlar değişiyor Makedonya Kralının oğlu olması da bunu etkiledi tabii. Babası genç zamanlarında tavsiyelerime hep kulak verdi. Aynı şeyi o da yapsa belki şu an farklı bir Dünya'da yaşıyor olabilirdik. Ya da siz farklı bir eşyayı çalmaya çalışsanız kendi kanınızda boğulmadan ölebilirdiniz. Bu arada bir kaç saniye içinde acılarınız tamamen geçecek ee ne de olsa iç organlarınız yırtılmaya başladı bile. İskender'i görürseniz nasıl öldüğünü ona sorarsınız. İyi uykular. ". 

     Bitirdiği işi temizledikten sonra hafif sıkılmış bir şekilde yatağına geri döndü ve garip duygular içinde uykuya daldı. Yarının ona ne getireceğini bilmeden.

Zamanın KülleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin