Bölüm 12 - Kayıp

4 0 0
                                    

         "Biliyor musun seni başka bir doktora yönlendirmeye karar verdim. Bu noktadan sonra senin ilacının bende olduğunu düşünmüyorum" dedi Julce.
"Daha önce iyi tepkiler almadığımdan bahsetmiştim siz modern insanlar hep aynısınız. Merak ettiklerinize ulaşmak için yalanlar söylüyorsunuz. Eğer cevap aklınızda ki cevap ile aynı değil ise cevaptan kaçıyorsunuz." diyerek sıkılmış bir biçimde kapının yolunu tuttu. "Hikayeni dinlemek istiyorum !" bağıran Julia'dı. "Aklı başında bir insana benziyorsun sonuç olarak hikayeni dinlemek istiyorum." diyerek devam etti. Julce'un kızgın bakışlarına umursamadan. "Bu kadar anlattın o yaranın hikayesini de anlatabilirsin bence." Julia dikkatli bir biçimde adamı süzüyordu. "Yazın en sıcak günleriydi..." anlatmaya başladı.

           O zamanlar için büyük bir Kral ve komutan olarak kabul edilen Selahaddin Eyyubi Kudüs'ü almıştı. Ben ise o zamanlar daha güneyde Arap Yarım Adası'nda katiplik yapıyordum. Selahaddin Eyyubi bize haber göndermişti. Kudüs'ün işgaline sinirlenen Avrupalı Krallar yeni bir haçlı ordusu toplayıp Müslümanların üzerine yürüme kararı almışlardı. Kudüs'e birkaç günlük mesafedeydik. Yola çıkmamız için bize bir günlük süre verildi. Bir ailem yoktu ama oradan ayrılışımın hala bende birçok anısı vardır. Orayı bir daha iki yüz yıl sonra gördüğümde tamamen değişmişti. İki bin kişilik asker grubu, birkaç hekim ve mühendis ayrıca iki katip olarak yola çıkmıştık. Yazını çöl sıcağında yol alarak kızgın ocağın üstünde ki çiğ et gibi pişiyorduk. Ancak bu yol mutlaka aşılacaktı. Kral'ın emri o zamanlar yasa gibi uygulanırdı. Kudüs'e varmamıza bir günlük yol kala bizim grubun direk Akka'ya gideceği haberi kampımıza ulaştırılmıştı. Kudüs'e uğramadan Akka'ya doğru yola çıktık.

           İki gün sonra Akka'ya vardığımızda şehirde ki garnizonun tamamen arttığını, gelen deniz ordusunun Beyrut'tan karaya çıkacağını ve ilk savunmanın Akka Kalesi'nde olacağı bildirildi. Sekiz katip o gece komutanlarla Stratejik bir görüşme yapacaktık. Katiplerin sözcüsü olarak ben seçilmiştim. O gece şehri en az kayıpla destek gelene kadar savunmanın onlarca yolunu tartışmıştık. Birçok planımız vardı. Ancak her şey planladığınız gibi gitmiyor.

          Sabaha karşı güneş ışıkları hafif loş bir şekilde odama girmişti. Dışarıda ise gök gürlüyordu. Sabah namazı için ezan okunuyordu. Açıkçası saatin ileri bir saat olduğunu ve havanın kapalı olmasından dolayı güneş ışıklarının loş bir şekilde odama girdiğini sanıyordum. Ancak ezan sesinin namaz için olmadığını anlamam uzun sürmedi. Burnuma gelen yanık kokusu ve dikkatli dinlediğimde kalenin iç kısımlarından gelen çığlıklar. Koşarak kaldığımız odanın sonuna ulaştım. Diğer katiplerde yavaş yavaş kalkmaya başlamıştı. Pencereden dışarı baktığımda hayatım boyunca unutamadığım o manzara karşımdaydı. Yüzlerce gemi, yüzlerce savaş gemisi kaleden görülebilen, alabildiğine bütün okyanus sanki savaş gemileriyle dolmuştu. Beyrut'tan çıkarma yapılması beklenen ordunun 2 katı Akka'dan karaya çıkacaktı. Dün gece konuştuğumuz bütün konular. Bir anda değersiz, basit ve saçma sözlere dönüşmüştü.

          Savaş taktiğimiz seferberliğe dönüştü. Silah kullanabilen herkese silahlandı. Ben de dahi. Silah kullanmasını biliyordum tabii hem de o şehirde ki en tecrübeli savaşçı bendim. Belki en iyisi değildim ancak kendime güveniyordum. Zırhımı kuşandım kapılarda gelen orduyu karşılamak için Güney Batı garnizonuna katıldım. Bir süre sonra okçular ateşe başlamıştı. Dışarıda ne olduğunu göremiyorduk ama bağrışmalar düşmanın yakında olduğuna kesin bir işaretti. Etrafımda çocuk sayılabilecek 15-16 yaşlarında gençler vardı. Tabii o zamanlar için bir çocuğun erkek olması 13 yaşına denk geliyordu. Kapıya koçbaşı çarptı. Kızgın yağlar yukarı doğru götürülüyordu. Kızgın yağın dökülüşüyle kapının arkasından acı çığlıklar duyuldu. Elleri titreyen savaşçılar gördüm. Surun üstünden meydana düşen okçular olmaya başlamıştı. Kapıya arka arkaya 3 darbe sesi geldi. Çatlamaya başladığını fark etmiştim en önlerde değildim ancak çok ağır bir saldırıda birkaç saniye içinde direk göğüs göğüse çarpışmaya gireceğimin bilincindeydim. Birkaç vuruş daha geçtikten sonra kapıda yarık oluştu. Yarıktan dışarı ve yarıktan içeri ok atışları başlamıştı. Daha önce bu kadar acemi askerle bu kadar büyük bir orduya karşı savunulan bir kale görmemiştim.

         Selahaddin Kudüs'ü daha çok önemsiyordu ve ordusunun en iyi birlikleri Kudüs'te idi. Kapı tamamen kırıldı ve düşman birlikleri surlardan içeri akın akın girmeye başladı. Onları kapıda dar alanda karşıladık ve saldırıda olan tarafın sayı üstünlüğünü kullanmasına izin vermedik. Ancak öldükçe yenileri geliyordu. Bizden ise ölenlerin yerleri doldurulamıyordu. Düşman askerleri üst surlara ulaşmıştı. Daha önce yenilgilerim olmuştu ancak bu kadar hızlı ve plansız bir savaşın sonunda ki yenilgi beni korkutmuştu. Kapı neredeyse düşmek üzereydi. Sokaklara dağılmamız ve verebildiğimiz kadar kayıp vermemiz, kaleyi tutabildiğimiz kadar tutmamız gerekiyordu. Bu emri verebilecek bir komutan yoktu. Etrafımda ki askerlerin acemiliğinden faydalanarak. "Geri çekilin! Sokaklara, dar sokaklara çekilin!" diye bağırdım. Birkaç anlamsız bakışın ardından sokaklara kadar çekildik. Evlerin içinde saklanan insanlar pencerelerinden korku dolu gözlerle bizleri izliyorlardı. Çocuklar ağlıyor, kadınlar dua ediyor ve ağlıyorlardı.

         Kalenin yetimhanesi şehrin endar sokağındaydı ve yetimhaneye kadar geri çekilmiştik. Ordu düzeni aldığındagözlerim yetimhanenin penceresine kaydı. 8-9 yaşlarında minik bir kız çocuğuiri renkli gözlerini dikmiş bana bakıyordu. Gözleri hafif sulanmıştı neredeyseağlamak üzereydi. Kılıcımı çektim. Kız çocuğu içeri kaçmıştı. Düşman birlikleride bulunduğumuz noktaya ulaşmışlardı. Göğüs göğüse çarpışmaya devam ettik. Dar alandasayılarının bir önemi yoktu ancak bizden daha tecrübeliydiler. Hiçbir savaştaktiği işe yaramıyordu. Surlara Haçlı Bayrağı'nın dikildiğini gördüm kadınlarıve çocukları öldüreceklerdi. Kız çocuğunun bakışları gözümün önündengitmiyordu. Ne yapacağımı bilmiyordum.    

Zamanın KülleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin