Jimin ile busan a gelmiştiniz. Normalde Seul'da oturuyordunuz.
Ama busan a ilk defa gelmiştin. Jim'in bir çok defa gelmiştir. Ama sen ilk defa."Hayatım biraz yürüyelimmi"
Diyen jimin e baktın. Şu an otel odasında yatağa uzanmış telefon karıştırıyordunuz."Peki aşkım "
Dedin. Daha yeni gelmiştiniz ama sen yorgun falan değildin. Çantanı alıp birlikte otelden çıktınızAkşam olmuştu. Bütün busan parlıyırdu. Sen otelimizin balkonuna çıkmış deniz manzarasını ve busanı izliyordun. Hafif ılık esen rüzgar içinin yumuşamasına neden olurken boynuna sarılan ellerden dılayı arkanı dönmüştün.
"Tek başına ne yapıyorsun burda"
"Manzara, harika değilmi"
Dedin .
Jim'in sarılmasını sıkılaştırırken"Sen daha harikasın"
Dedi. Bunu demesiyle sevindin ve ellerini ellerine koydun ve"Sen daha muhteşemsin aşkım"
Dedin ve yanağına bir öpücük kondurdu. Jimin güldü ve"Ne içersin hayatım"
Dedi. Sende biraz düşündün ve"Ben bişey içmek istemiyorum, dondurma varmı? "
Dedin. Oda gülerek"Var hayatım hemen getiriyorum"
Dedi ve içeri girdi. Sen içinden jimini düşüne düşüne manzara'ya döndün.Birkaç dakika sonra elinde iki paket dondurma ile gelen jimin Pink magnum'u sana uzatarak
"Senin gibi tatlış bi dondurmaa"
Dedi. Sen de elinden aldın ve tebessüm ettin. Dondurmayı açıp yemeğe başladınız.Dondurmalarınız bitmiş sen manzarayı izliyordun. Bi anda gözün jimin e kaydı. Uyumuştu. Evet o bugün yorulmuştu. Uyandırmaya kıyamadım ve kolundan tutup yavaşça ayağı kaldırdın ve odaya doğru yürüttün. Jimin tişört ile yatmadığı için üzerindeki tişörtü çıkardın ve jimin'i yatağa yatırıp kendi yatağına geçtin. Seninde uyuma vaktin gelmişti. Tam uyuyacakken jimin in sesini duydun.
"Seni seviyorum (adın)