"Ben, Sonozaki Serena. Neredeyse 5 asırdır Cennetin Kraliçesi ve Güneş Tanrıçası Auriel tarafından seçilmiş bir elçi, bir varisim. Cennetteki en uzun süre taht sahibi olan kişi olarak, bir çok türde sözüm geçmektedir. Melekler, Düşmüş Melekler, yer ve gök periler ve aklınıza gelebilecek daha bir çok ruh.
Sizlere anlatacağım hikaye ise, bizler hakkında. Asırlardır kötü bir kadere sahip olmamızın yanı sıra bir çok kayıpların yaşandığı, acı ve hüzne boğulmuş masum bir aile. Kaderinde, boynunda bir tasma ile, deney tüpleri içerisinde ruhuna ve bedenine işlenecek büyük acılar olan ve bundan hiç bir kaçış yolu olmayanların hikayesi. Ah.. Aile demem yanlış olur sanırım.
Sonozaki Ailesi, normalde Şeytanları yok etmek için 'mutasyona uğramış' gereğinden fazla güç depolanmış melek kuklalar olmaları için yaratıldılar. Ancak, planladıkları şey istedikleri doğrultuda gitmedi ve... Kardeşimle benim üzerimde uygulanan deney sırasında yapılan bir yanlışla kardeşim öldü.
Patronları olan Şeytan, deneğin ölüm haberini duyunca korkmuş olmalılar ki deneyi iptal ederek, beni ve kardeşimin solgun, cansız bedenini aldıkları gibi evimize geri bırakarak ortadan yok oldular. Korktukları için kaçtılar mı yoksa başka bir plan ile gün yüzüne çıkacaklarını günü beklemek için saklandılar mı emin değilim.
Ama olan olmuş, kardeşim ölmüş bense içimde büyüyen garip bir güç ile yapayalnız kalmıştım. Ne yapmam gerektiğini, nereye gitmem gerektiğini bilmeden bir kaç yıl boyunca terk edilmiş evimde kaldım. Kardeşimin bedeni bir kaç gün sonra garip bir parıltıyla kül olmuştu. Tamamen, yapayalnız kalmıştım.
~
Başta da söylediğim gibi ailem şeytanların kökünü kurutmak için yaratılan bir aile. Yaratılan ilk kukla meleğin genlerine sahip olduğumuz için, dış görünüşümüz diğer meleklerden farklı. Kafalarımızda, kedi kulağını andıran iki adet çıkıntı mevcut ve kulaklarımız sivri. Ayrıca, ailemizin laneti yüzünden saç renkleri turuncu, sarı, gri veya beyaz dışında başka bir renk olmuyor. Boyamayı deneyenlerimiz oldu ancak, boya tutmadan akıp yok oldu.
Meleklere kıyasla daha farklı yetenekleri olanlarda var. Kimisi karanlık güçler üzerine yoğunlaşmış, kendini bozuk genetiği yüzünden şeytanlaştırırken, kimisi kendini tamamen aydınlığa adıyor ve onun için yaşıyordu. Vektör adı verilen, sadece kullanıcısının görebildiği sayısız kollara sahibiz. Bunların çoğu elementlere dayalı oluyor; Ateş, Su, Topak ve Hava. Bazıları, farklı güçleriyle birleştirerek; Buz, Zehir ve Kaos'u yaratıyor. Bunun dışında diğer Meleklere kıyasla fiziksel saldırı ve savunma oranımız oldukça yüksek.
Bu size garip gelebilir. Genlerimin bozuk olmasına rağmen bunca yıldır Kraliçe'nin ben olmam. Ama bu benim. Cennetin nihai Kraliçe'si ve koruyucusu olanarak seçildim ve bundan gurur duyuyorum.
Klasik Kraliçelerin aksine, görevim halkı yönetmek yada sarayımda mutlu bir şekilde yaşamak değil. Cennetin Kraliçesiysen eğer, sarayında fazla huzurlu olamıyorsun. Şeytanlar bize huzur vermemek konusunda fazlasıyla başarılılar. Sadece Şeytanlarla kalsa iyi... Kara melekler ve Cadılarda işin içine girdikleri zaman bu durum gerçekten içinden çıkılmaz bir hal alıyor.
Sinir bozucu ruhları ve onların yandaşları olan karanlık perileri söylemiyorum bile.
Fakat, son zamanlarda kara melekler oldukça göze batıyorlar. Ne istiyorlar, neyin peşindeler merak ediyorum ve bunu öğrenmek için ne gerekiyorsa yapmam gerekiyor. Aynı şeylerin, tekrar bu ailenin başına gelmesine müsaade edemem. Etmemeliyim." Masamda duran suyu almak için elimi uzattığımda, kapıda birinin varlığını hiseetim. Tıklanan kapıya bakmadan kalemi bırakıp defteri kapatarak girmesini söyledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melez Prenses
VampirosSize çok güzel bir hikaye anlatmayı çok isterdim. Ama bu hikaye, bir peri masalı değil. Bu, üç ırkın özelliklerini zorla taşıyan, istemediği bir sürü işkenceye maruz bırakılan, güneş ışığında altın gibi parıldayan saçlarının altında kalan ufacık omu...