0.7

646 102 36
                                    

Elindeki topu bir kez daha duvara fırlattı ve sekerek kendine geri gelmesini sağladı.Birkaç saattir yaptığı gibi...Düşündüğü tek şey Hyungwon'un o telefon konuşmasıydı.Söylediklerini duyduktan sonra yanına gitmek için cesaretini toplayamamış ve onun kendisinin yanına gelmesini beklemişti.Tabi böyle bir durum yoktu.Hyungwon bırakın yanına gelmeyi, onu aramamıştı bile.Hoseok, şu an ne yapabileceğini düşünüyordu.Kalkıp yanına gitse ve ona onu sevdiğini, yanına olmak istediğini söylese fazla mı yüzsüzlük olurdu?

Belki de telefon konuşmasında kendinden bahsettiğini sanarak yanılmıştı.Belki de başka birinden bahsediyordu.Belki de başka birini seviyordu.Bu düşünceyle birden irkildi.Sevdiği kişinin bir başkasını sevme düşüncesi...Derin bir nefes aldı ve topu duvara atmayı bırakarak saatlerdir oturduğu yerden kalktı.Eğer bu odadan çıkmazsa delirecek idi.Hala neler olduğunu çözemiyordu ve ne yapacağı hakkında bir fikri de yoktu.Asla mantıklı bir açıklama bulamıyordu.Belki de mantıklı düşünmeyi bırakmalıydı?

Sandalyenin üstündeki ceketini üstüne giydi.Masanın üstünde duran telefon ve anahtarını da cebine koyarak odadan çıktı.Burada akıl danışabileceği kimsesi yoktu.Gerçi diğer hayatında -ya da geçmişte- de artık yoktu değil mi?Dostu, sevdiği kişi ölmüştü orada değil mi?Onunla yaptıkları en son konuşmayı anımsadı birden.

-

"Hyung merak etme bana bir şey olmaz.Hem altı üstü eve tek geleceğim.Ne olabilir ki?"

Hoseok hattın diğer ucundaki çocuğun gülerek söylediği şeye sinirle karşılık verdi.

"Hyungwon kafede bekle tamam mı?Ben geleceğim seni almaya."

Hyungwon, Hoseok'un kendisini korumak istemesini anlıyordu ama bazen bu çok sinir bozucu olabiliyordu.Çok kısıtlayıcı davranıyordu ve bu bazen Hyungwon'u bunaltıyordu.Eve gece tek başına dönmemesini istiyordu.Cidden tek başına dönemeyeceğini mi düşünüyordu?Yoksa ona güvenmiyor muydu?

"Hyung gerek yok dedim!Tek gelebilirim."

"Chae Hyungwon!Sana dediğimi yap ve kafede dur.On dakika içinde orada olacağım."

"Tek başıma gelemeyeceğimi mi düşünüyorsun hyung?"

"Ha-hayır!Ben sadece sana bir şey olmasından korkuyorum."

Bıkkın bir şekilde cevap verdi Hyungwon."Gelmene gerek yok.Ben zaten yolun yarısındayım."

"N-ne?"diye hattın diğer ucundan gelen bağırma sesiyle Hyungwon telefonu kulağından biraz uzaklaştırdı.Minhyuk'un yanında olmasını kendi de isterdi ama şu an şartlar buna el vermiyordu işte.Eve tek de dönebilirdi.Hyungu bunu neden bu kadar abartıyordu ki?

"Kapatıyorum hyung.Az sonra evde olurum."

"Hyungwon!"

"Ben de seni seviyorum hyung."dedi gülümseyerek Hyungwon.

Hoseok, Hyungwon'un inatçı tavrından nefret ediyordu.Onunla böyle dikleşmesinden nefret ediyordu.Ne olurdu ki onu kafede beklese?Tek başına gelince ya ona bir şey olsa?Hyungwon şu an onun tüm dünyasıydı.Onu normale döndüren, hayata bağlayan kişiydi.Ona bir şey olmasını kaldırmazdı ve bu gibi konularda hassas olarak onu sıktığını bilse de bunun onun iyiliği için olduğunu anladığını düşünüyordu.Yine de ağzından çıkan çıkan şu üç kelimeye hakim olamamıştı."İnadından nefret ediyorum!"

Hyungwon duyduğu şey ile duraksadı.İnadından nefret ediyordu?İnadından nefret ediyordu...

Tam bir şey söylemek için ağzını açmıştı ki ona yaklaşan ışığı fark etmesi ve telefonunun elinden düşmesi bir olmuştu.Ve sonra her şey bir anda gerçekleşmişti.En son duyduğu tek şey ise telefondan yükselen haykırışlar idi.

-

Ona olan son sözü kendinden nefret etmesine sebep oluyordu.Yine de burada bir şansı vardı.Ama sorun şuydu ki burada en baştan başlaması gerekiyordu.Ve bu onun için çok zordu.

Soğuk hava tenine temas ettiğinde ürperdi.Ceketin onu soğuktan koruduğu pek söylenemezdi.Fazla ince geliyordu.Telefonu cebinden çıkarıp bildirimlere baktı.Mesaj kısmını hevesle açtığında ekranda beliren Kihyun'un fotoğrafı ile telefonu yere atma isteğini zor bastırabilmişti.

yookihyun:Bugün benimsin
yookihyun:Planın varsa iptal et
yookihyun:Shownu hyungun evine gideceğiz
yookihyun:Zaten son günlerde tuhafsın
yookihyun:Seni normale döndüreceğim bebeyim

Hoseok ekranda yazanı gördüğünde göz devirmesine engel olamamıştı.

shinhoseok:Bir daha bebeyim dersen
shinhoseok:Shownu hyungun evi yerine hastaneye gidersin

yookihyun:Sert erkek
yookihyun:Sevdim

shinhoseok:Kelleni bedeninden ayırırım Kihyun

yookihyun:Ups...Neyse bir saate orada olurum hazır ol

shinhoseok:GELME

yookihyun:Gelirken sana ramen de alırım tabi ki
yookihyun:Ayıp ediyorsun kaç yıllık arkadaşız şurada

yookihyun kişisini engellediniz.

Telefondan başını kaldırdığında karşıda gördüğü şeyin gerçek olup olmadığını anlamaya çalıştı.Kendisine doğru yavaş adımlarla gelen siyah saçlı sıska çocuk tedirgindi.

Sanki her bir adımında daha da gerilebilirmiş gibi geriliyordu Hyungwon.Düzensiz bir şekilde nefes alıyordu ve hava soğuk olmasına rağmen terliyordu.Vazgeçmek için çok mu geçti?

Hoseok merakla ne olacağını bekliyordu.Sonunda Hyungwon karşısındaydı.Ama o ne yapması gerektiğine karar vermemişti.İkisi de ne yapmaları gerektiğine karar verememişlerdi.

Sessizlik ortamı daha da geriyordu.İkisi de şu an ne olacağını deli gibi merak ediyorlardı.En sonunda sessizliği bozan Hyungwon oldu.

"S-selam."

Hoseok, Hyungwon'un şu an ne kadar sevimli olduğunu düşündü.Gülümsemesine zorla engel olurken o da selam vermişti.

"Hyung sana bir şey söylemem gerek.Ama..."

Merakla ona bakan hyungundan gözlerini kaçırdı.Şu an söyleyeceği tek bir kelime her şeyi değiştirebilirdi.

hero °hyungwonhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin