0.1

2.4K 160 48
                                    

Hyungwon sakin bir şekilde sokakta yürüyordu.Aklında birkaç gün sonra olacak düğün vardı.Annesi tekrar evleniyordu.Her ne kadar annesi babasına ihanet ediyormuş gibi hissetse de babası yıllar önce ölmüştü ve annesinin de tekrar evlenip mutlu olmaya hakkı vardı.Annesini suçlayamazdı.

Birden ona çarpan sarı saçlı çocuğa baktı.Çocuk eğilerek özür diledi.Başını kaldırdığında ise Hyungwon'a hayalet görmüş gibi bakıyordu.Birden sarışın olan siyah saçlı olana sıkıca sarıldı.Hyungwon şaşkınlıktan ne yapacağını ilk bilemese de sonra karşısındaki çocuğu itti.Çocuk yere düşmüştü.Kaşlarını çatmış karşısındaki çocuğa bakarken sarı saçlı olanın ağladığını fark etti.Yine de ona durduk yere sarılması Hyungwon'u sinirlendirmişti.Tek bir kelime etmeden hızlıca sarışının yanından uzaklaştı.

Hyungwon'un onu tanımamazlıktan gelmesi Hosoek'un canını acıtmıştı ama yaşıyor diye geçirdi içinden.Sevdiği kişi yaşıyordu.Daha az önce onun cenazesinde iken şimdi onu yaşarken görüyordu.Bu çok garipti.Belki de o değildi.Belki de sevdiği kişiye çok benzeyen başka bir insandı.Yine de yaşadığını düşünmek istiyordu.Eğer o gün Minhyuk onu bekleseydi,birlikte eve dönselerdi Hyungwon tek başına sokakta dolaşmayacaktı.Yaşayacak ve Hoseok'un yanında olacaktı.Birlikte ramen yiyecek ve Han Nehri'nin yanında dolaşacaklardı.Minhyuk'u çileden çıkartacaklardı.Bunları düşünürken tekrar ağladığını fark etti sarışın çocuk.Hızlıca yüzünü elleriyle sildikten sonra yerden kalktı.Minhyuk'u suçlamak istiyordu ama yapamayacağını da biliyordu.Büyük annesi hastaydı ve ona bakması gerekiyordu.Hoseok olanlar için ne kadar Minhyuk'u suçlamasa da Minhyuk kendini suçluyordu.

En yakındaki markete doğru ilerledi.İçinin yandığını hissediyordu bu yüzden belki soğuk bir şey içmeliyim diye düşündü.İçecek reyonundan eline gelen ilk içeceği aldı ve kasaya ilerledi.Kasiyer içeceğin fiyatını söylediğinde Hoseok'un dikkatini kasanın yanında duran gazeteler çekmişti.Kasiyere bir saniye dedikten sonra gazetelerden birini eline aldı.Gazetedeki başlık ona çok tanıdık geliyordu."Han Nehri'nden Atlayarak İntihar Eden Genç İş Adamı"Bunu daha önce nerede gördüğünü düşündüğünde aklına geçen ay geldi.Hyungwon bu haberi okuyordu.Hatta bu konu hakkında onunla konuşmaya çalışmıştı ama Hoseok geçiştirmişti.Geçen ayın haberi hala gündemde olamaz diye düşündü.Bu saçmalıktı.Gazete eskiden kalmış olmalıydı.Gazetenin yayım tarihine baktı.Geçen ayın tarihiydi.Tahmin ettiği gibi.Gazeteyi yerine koyarken diğer gazetelere de baktı.Hepsinde geçen ayın tarihi yazıyordu.Kafası karışmıştı genç adamın.

"Buradaki gazeteler eski mi?"diye sordu kasiyere.Kasiyer başını olumsuz anlamda salladığında bu sefer "Bugünün tarihi ne?"diye sordu.Kasiyer geçen ayın tarihini söylediğinde Hoseok kaşlarını çattı.O mu aklını kaçırmıştı yoksa diğer herkes mi?İçeceği almayacağını söyleyip dışarı çıktı.Etrafına biraz bakındığında Hyungwon'un biraz ilerideki banklarda oturduğunu gördü.'Acaba' diye geçirdi içinden.'Acaba gerçekten zaman yolculuğu gibi bir şey olabilir miydi bu?'Eğer öyle ise Hyungwon'u kurtarma şansı vardı.Onun yaşamasını sağlayabilirdi.Onunla mutlu olabilirlerdi.Ama niye Hyungwon onu tanımıyordu?Şimdilik neler olduğu umurunda değildi.Madem Hyungwon onu tanımıyordu o zaman ilk önce kendini ona tanıtması gerekiyordu.Sonra da onu koruyabilirdi.Bu düşünceyle istemsizce gülümsedi.Onu korumak.Daha birkaç dakika öncesine kadar çok uzak görünen bu düşünce şu an içini ısıtmıştı.Soğuktan kızaran burnu çok tatlı gözüküyordu.Başına geçirdiği bere de ona çok yakışmıştı.Ama üzerindeki ceket biraz inceydi.Bu havada o ceketle üşürdü.Hoseok bir an gidip ona üstündeki ceketi vermek istese de yapamazdı.Bu cidden çok garip olurdu.Markete tekrar girdi ve iki tane kahve aldı.Çıktığında Hyungwon'un hala orada olmasını diliyordu.

Hyungwon az önce ona sarılan çocuğun niye ağladığını merak etmişti.Şimdi düşündüğünde üstünde siyah giysilerin olduğunu yeni fark etmişti.Büyük ihtimalle birinin cenazesine gitmişti.Sevdiği birinin.İnsanların sevdikleri kişileri kaybetmeleri büyük bir acımasızlıktı.Ama bu niye ona sarıldığını açıklamıyordu.Görüş alanına giren sıcak kahveyle duraksadı.Kafasını kaldırıp baktığında o çocuk olduğunu gördü.Ona bakarak gülümsüyordu.Hyungwon kahveyi aldı.Sıcak kahve ellerini ısıtmıştı.Gerçekten üşüyordu.Hangi akılla bu ince ceketi giydiğini bilmiyordu.İçip içmemekte tereddüt etti.

"İçebilirsin.Tek şekerli."dedi çocuk.Tek şekerli içtiğini nereden bildiğini merak etmişti Hyungwon.Yine de bir yudum aldı kahveden.İçini ısıtmıştı.

"Oturabilir miyim?"diye sordu sarışın olan.Hyungwon kafasını olumlu anlamda salladı.

"Tek şekerli içtiğimi nereden biliyorsunuz?"

Hoseok duraksadı.Ne cevap vereceğini bilemiyordu.Ona her şeyi anlatabilirdi ama bu sefer de onun deli olduğunu düşünürdü ve bunu istemiyordu.Bir ay diye geçirdi içinden.Onu kurtarmak için bir ayI vardı.

"T-tahmin ettim."dedi.Eli istemsizce cebindeki gazete haberine gitmişti.Hyungwon'un ölüm haberinin olduğu gazete haberi...Bunu engellemek için bir ayı vardı.

"Az önce bana niye sarıldınız?"diye sordu Hyungwon.

"Seni birine benzettim.Özür dilerim."

"Özür dilemenize gerek yok."dedi Hyungwon gülümseyerek.Hoseok onun gülümsemesini görünce aklına onun cenazesi gelmişti.Cenazedeki resmi.Orada da böyle gülüyordu.Birden gözleri doldu genç adamın.

Hyungwon yanlış bir şey mi söyledim diye düşünüyordu.Karşısındaki çocuğun gözleri dolmuştu.Zorla da olsa ona tekrar gülümsediğinde içinde bir şeylerin burkulduğunu hissetti.Bu gülümseme gerçek bir gülümsemeden çok uzaktı.Hüzünlü bir gülümsemeydi.Karşısındaki çocuğu tanımasa da ona karşı bir samimiyet hissetmişti.

"Sanırım sevdiğiniz birine benziyorum."dedi bu sefer Hyungwon.Hosoek başını olumlu anlamda salladı.

"Bu arada başınız sağ olsun."dediğinde Hosoek afallamıştı.Sonra aklında üstündeki siyah giysiler gelmişti.Hyungwon büyük ihtimalle tahmin yürüterek bu sonuca ulaşmıştı.Akıllı sevgilim diye düşündü.

"Ben Chae Hyungwon."dedi bir elini uzatarak.

"Hosoek.Shin Hosoek."dedi onun elini sıkarak.

Hyungwon,Hosoek'un eli onun eline değdiği an vücuduna yayılan bir sıcaklık hissetmişti.Garipti ama iyi hissettiriyordu.Hoseok'a baktı.Gözlerinin altı morarmış ve gözlerinin kırmızı damarları bir metre uzaktan bile belli olabilecek derecedeydi.Her kimi kaybettiyse onu çok seviyor olmalı diye düşündü.Hatta bir an keşke o kişi ben olabilseydim diye düşündü.Ama bunun saçmalığını fark ettiği zaman bu düşünceyi kafasından attı.

Hoseok şu an karşısında ona gülümseyerek bakan Hyungwon'u öpmek istese de kendini tuttu.Onu öpmeyi özlemişti ama sabretmesi gerekiyordu.Aklına takılan bir sürü soru vardı ama içlerinden en büyüğü Hyungwon'un onu niye tanımadığı idi.Onlar çocukluktan beri tanışıyorlardı halbuki.Şu an bunun mantıklı bir açıklamasını bulamıyordu.Aslında şu an olan hiçbir şeyin mantıklı bir açıklamasını bulamıyordu.

"Benim gitmem gerekiyor.İşe geç kalmamalıyım."

Hoseok başını olumlu anlamda salladı.Hyungwon yanından uzaklaşırken o cebindeki gazete haberini çıkardı.Hyungwon'un ölümü bir vur-kaç kazasıydı.Ona çarpan arabanın şoförü hapse girmiş olsa da Hoseok'un içi rahat değildi

.Yayalar için yeşil ışık yanarken gelen hızlı bir araba.Ön camda sevdiği kişinin kanı vardı.Onunla konuştuğu son şeyin saçma sapan bir kavga olmasını istememişti.Telefonunda hala ona gönderdiği sesli mesajlar duruyordu.Onları silmeye de niyeti yoktu.Aklına kamera görüntüleri geldiğinde nefesi kesilmişti.En ufak saniyesine kadar her şeyi kaydetmişti kamera.Hyungwon'un son anları o kameradaydı.Zorla da olsa Hoseok o kaydın kopyasını alabilmişti.Ona bakmak ne kadar acı da olsa onun hayattaki son anlarıydı o görüntüler.Onlardan hemen vazgeçemezdi.Yanaklarının ıslandığını hissettiğinde derin bir nefes almaya çalıştı ama başaramadı.Ağlamasını durdurmaya çalıştı ama başaramadı.Durdurmaktan vazgeçti genç adam ve ciğeri yırtılana kadar ağladı.İçinden tekrar ediyordu.

'Bunu durdurmak için bir ayım var.'

Nerede kalabileceğini düşündü genç adam ve aklına ailesinin oteli geldi.Ama belki oradaki çalışanlar da Hyungwon gibi Hoseok'u tanımayacaklardı.Yine de bu riski göze alacaktı.

Ama tahmin ettiği gibi olmadı.Oradaki çalışanlar Hoseok'u tanıdı ve ona hemen bir oda ayarladılar.Hoseok Hyungwon'un onu niye hatırlamadığını böylece daha da merak etmiş oldu.

hero °hyungwonhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin