Final

611 92 24
                                    

Hyungwon elindeki paspas ile yere dökülen kahveyi temizlerken Minhyuk bezmiş bir şekilde yanına gelmişti.Hyungwon, Minhyuk'un niye böyle göründüğünü soracakken Minhyuk ona izin vermeden konuşmaya başlamıştı.

"Şu lanet sevgilini al başımdan!Sabahtan beri her yarım saatte bir arıyor.Bunaldım artık!Tam Kihyun ile konuşuyoruz telefonda alttan bir çağrı geliyor.Bil bakalım kim?Hoseok hyung!Çağrıları reddettikçe mesaj atıyor.Deli olacağım!"

Hyungwon arkadaşının bu halini komik bulmuştu.Gülümsemiş ve onun saçlarını karıştırmıştı.Minhyuk söylenerek saçlarını düzeltirken Hyungwon sordu. "Ne dedi?"

"Ne diyecek?Seni sordu tabi."

"Peki sen ne dedin?"

"Ne diyeceğim?Domuz gibi dedim."

Hyungwon gülerek yeri silmeye devam etmişti.Bu sırada da Minhyuk ile ondan bundan konuşmaya başlamışlardı.Onlar konuşmaya dalmışken birden Minhyuk'un çalan telefonunu duyduklarında ikisi de yerinden sıçramış sonra da kendi hallerine gülmüşlerdi.Minhyuk arayanın Kihyun olduğunu gördüğünde sırıtmış ve döneceğini söyleyerek soyunma odasına gitmişti.Minhyuk'un gitmesi ile koşarak geri çıkması bir olmuştu.Telaşla bir şeyler gevelemiş ve aceleyle kafeden çıkmıştı.Hyungwon, Minhyuk'un arkasından şaşkınca bakakalmıştı.Birkaç dakika beklemesine rağmen Minhyuk geri dönmemişti ve onun için endişelenmeye başlamıştı.

Kafe bugün sakindi.Sabahtan beri gelen müşterilerin sayısı iki elinin parmağını geçmezdi.Bu yüzden paspasla işi bitince bir masaya oturdu ve çantasından aldığı kitabı okumaya başlamıştı.Ama okuduğu tek kelimeyi anlayamıyordu.Derin bir nefes aldı.Minhyuk için endişeleniyordu ama beyninin büyük bir kısmı hala Hoseok'un söylediklerini düşünmekle meşguldü.Yani Minhyuk ile ilgili tahminleri o kadar sınırlıydı ki...

İşten çıkmasına az bir zaman kalmış olmasına rağmen geri dönmemişti.İlk başta onu arayıp aramamakta tereddüt etse de cebinden telefonunu çıkarıp Minhyuk'u aradı.Ama sonuç koca bir sıfırdı.Minhyuk'un telefonu kapalıydı.

Kafedeki son müşteriyi de gönderdikten sonra soyunma odasına giderek üstünü değiştirmiş ve diğer çalışanlarla biraz konuşmuştu.Kafeden ayrıldığında saat akşam sekize geliyordu.

Yolda yürürken cebinden telefonunu ve kulaklığını çıkardı.Kulaklıkları kulağına takarken bir yandan da yürümeye çalışıyordu.

Hyungwon'a sokak olması gerekenden daha ıssız gelmişti.Hava soğuktu ve beredeyse yağmur yağmak üzereydi.Sokakta kedilerin miyavlaması ve Hyungwon'un adım sesleri dışında hiçbir ses yoktu.

Yavaşça müzik kulağına dolarken rahatladığını hissetti.Müzik her zaman onu rahatlatmıştı.Karsıdan karşıya geçerken birden öne doğru itildiğini hissettiğinde kulaklıkları kulağından çıkmış ve yere düşmüştü.Dehşetle arkasına baktığında gördüğü manzara yüzünden nefes alamaz hale gelmişti.

Lüks bir arabanın önünde, kanlar içinde yatan Hoseok...

Hoseok yerde kanlar içinde yatıyordu.Ona çarpan arabaya baktığında camın çatladığını gördü.Camın üstünde kan görmesiyle korkusu daha da artmıştı.Her halinden sarhoş olduğu belli olan şoför hızla koşarak oradan uzaklaşmıştı.Hyungwon yerde hareketsizce yatan Hoseok'a baktı.Gözleri dolmuştu.Telefonuyla hemen ambulans çağırdı.

Koşarak Hoseok'un yanına gitti ve yere oturdu.Zorla nefes alan genç adamın yüzünü elleri arasına aldı.

"H-yung...?"

Birkaç kere öksürdükten sonra cevap vermişti genç adam."Hyu-ng-gwon."diyerek gülümsedi.Gülümsemek yüz kaslarına ne kadar ağrı verse de Hyungwon'un endişlenmemesi için gülümsemeliydi.

"S-seni kendi ha-ayatım pahasına bi-bile olsa ku-kurtardığım için mutluyum."diye devam etti genç adam.

"Beni kurtarmamalıydın hyung."derken ağlamaya başlamıştı Hyungwon.Hoseok zorlansa da kolunu kaldırmış ve elini Hyungwon'un yüzüne yaklaştırmıştı.Nazikçe yanaklarındaki yaşları sildi.

"A-ağlama."dedikten sonra derince bir nefes aldı ve devam etti."B-ben seni delicesine s-sev-seven ve sensiz yaş-aşy-yaşayamayan bir a-aptalım Hyungwon."

Hyungwon burnunu çekti ve ağlamayı kesmeye çalıştı.Ne kadar uğraşsa da ağlaması geçmiyordu.İçindeki boşluğu dolduran sevdiği genç gözünün önünde bu haldeyken ağlamasını durduramıyordu.O bu haldeyken onun için bir şey yapamamak canını yakıyordu.Onu böyle görmek canını yakıyordu.

"Uy-uykum var Hyu-hyungwon."dedi uyuşuk bir sesle Hoseok.

"Hyung!Sakın uyuma.Lütfen.Benim için uyuma.Eğer uyursan bir daha beni göremem ihtimalin var hyung.Lütfen uyuma.Sana yalvarıyorum."

"Seni sevmeme izin verdiğin için teşekkür ederim."dedi ve gülümsedi
Hyungwon'un gözlerine bakarak.

Birkaç saniye içinde gülümsemesi yok olmuş ve gözündeki yaşam enerjisi birden yok olmuştu.Hyungwon daha şiddetli bir şekilde ağlamaya başladı ve Hoseok'un göğsüne başını koydu.Ambulansın sesi kulaklarına doluyordu.

"Seni seviyorum hyung!S-sensiz yaşayamayan bir aptalım. Lütfen geri dön."

hero °hyungwonhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin